Bu dünyayı canına yük edenedir lafım. Bir ezanla doğdun bir ezanla öleceksin, çıplak geldin çıplak gideceksin. Özden kopup sözde olanı yaşıyorsun elbet öze tekrar döneceksin. Hiç ölmeyecekmiş gibisin, malın mülkün dünya kadar olsun tacın tahtın eksik olmasın. Bir gün mutlaka tabut senin de tahtın olacak, el üstünde taşınacaksın, musallaya konacaksın. Kefen örtün, toprak mülkün olacak.

Cahit Sıtkı ne de güzel ifade etmiş:

“Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.”

Gülüşünü saklıyorsun herkesten, öfkeni sergiliyorsun herkese. Kızıyorsun önüne gelene, sevmiyorsun hiçbir kimseyi, kendini bile! Sana verilmiş en büyük nimettir akıl ve kalp! Göz, kulak, ağız, el, kol, parmak ve ayak… Bu ne ayak?

Yargılıyorsun herkesi, anlamaya çalışmıyorsun kimseyi. Kibrin maşallah Ağrı Dağı, tevazunsa derecik misali! Fikret bir kerecik, sana lazım olan ne? Okyanus gönüllü olsan da kirlenmesen asla, dört koldan sana akıp gelse insanlar. Şu avucuna aldığın toprak parçasına bir bak! Acaba hangi ölmezin ya da hangi kendini bilmezin! Eti nerede, kemiği? İbret al çürüyüp giden etten ve kemikten! Geride kalan güzel namdan haber al! Senden sonrasına güzellikler sal.

Bir adam, Afrika’da yürürken arkasından bir aslanın koştuğunu görür. Hızla kaçarken tam önünde bir kuyu görür ve hızla kuyuya iner. İpe sarılıp kuyuya inerken alt tarafta büyük bir yılan görür. Yılan hızla adama doğru yükselirken adamcağız: “Ne yapacağım?” der. Üstte aslan, altta yılan. O sırada iki tane fare; biri beyaz, diğeri siyah ipi kemirmeye başlar. Her yönden başı beladayken bir anda yüzünde ıslak bir şey hisseder. Bir arı bir damla balı adamın ağzına bırakır ve tam da balın tadı damağındayken uyanır adamcağız kanter içinde. “Oh be rüyaymış.” der. Sonra bu rüyasını bir Seyyit’e anlatır: “Rüyamın yorumu ne?” diye. “Anlamadın mı?” der gülerek Seyyit? “Peşinden koşan aslan ölüm meleğidir, içinde yılan bulunan kuyu senin mezarındır, sarıldığın ip senin hayatındır. Beyaz ve siyah fare geceyle gündüzdür ömrünü kemirir. Peki ya o bal nedir dersen? Dünyanın geçici lezzetidir, ölümün arkasında bir hesap olduğunu sana unutturur.” Bu kıssa kâfidir anlayana, yalana bel bağlayana, hayali lebaleb yaşayana. Azrail takipte vadeyi beklemekte, insan ne zaman öleceğini bilmemekte! Acziyet budur işte.

“Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi

Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi”

Mezarı hazırdır herkesin, insan hep ona nazırdır ama ben girmem başkası girer diyen de gafildir.Bir gönle girmektir asıl hüner.Gerisi balon gibi söner.Yiğitlik bir kalbi inşa etmektir, güzellik bir aşkı nakşetmektir yeryüzüne. Yoksa Hitler de insandı, Mevlana Hazretleri de! Aralarındaki fark şuydu: Biri gönül yıktı, biri gönül yaptı. Hayırla yad edilmek bu olmalı en büyük dilek! Bütün dünya benim diyen senden evvelkiler hani? Küçük dağları ben yarattım zanneden, canını alan kim? Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan avucumdaki bu toprak kimin?

“Dünyasına dünyasına

Aldırma dünyasına

Dünya benim diyenin

Dün gittik dün yasına.”

GÜRHAN GÜRSES

Önceki İçerikMAO KİMDİR
Sonraki İçerikEvlâ leke fe evlâ
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.