3 Mart 2013, rahmetle…
Bir numaraydı bir zamanlar. Lülemsi saçları, sanki yapıştırılmış ve dudaklarının üzerine bastırılmış olan bıyıkları, mahmur gözleri ve yarı ayık sesiyle gönlümüzde taht kurmuştu. Taklitleri vardı onlarca, dinleyicileri vardı milyonlarca. Fenomendi o, babaydı. 90’lı yılların bir numarasıydı, arabesk denince akla gelen ilk isimdi.
Fanatikleri vardı ellerinde jiletleriyle konserlerinde oralarını buralarını çizerlerdi. Bu yüzden eleştiri konusu olurdu Müslüm bazen de espri: “Müslüm GÜRSES konserine bir bilet alana bir jilet bedava!” diye.
Allah rahmet etsin, sevenlerine sabır versin. Jiletçi hayranları yüzünden çok eleştirildi. Fanatizm derecesinde tutkunu olanlar vardı, hayran kitlesi hep belli tiplerdi; ezik, yıkık, kırık, dökük. Şarkılarda bu yaranın üzerine serpilen tuz tadında olunca acısı bol bir tarz ortaya çıkıyordu ve dinleyenleri uçuruyordu ama o hep zirvede kaldı yine, arabeskin kralıydı o!
Müslüm Baba’sıydı bu ülkenin. Biz ne babalar gördük diyeceğim ama galiba en sıcak olanı ve kabul göreni Müslüm Gürses’ti. Onun en çok sevdiğim şarkısı “Konuşsana Birtanem”di. Aklımda hep bu şarkısıyla kalacak:
“Konuşsana birtanem!
Neden hep susuyorsun?
Susmak neyi halleder?
Neden anlatmıyorsun?”
Bu onun ikinci ölümüydü, nasıl mı? Müslüm Gürses,1978’de Tarsus’tan Adana’ya giderken ağır bir trafik kazası geçirdi. Kazada Gürses’in şoförle birlikte öldüğü sanıldı ve ünlü sanatçı Adana’da morga konuldu. Ancak morg görevlisi Gürses’in bacaklarının kıpırdadığını görünce onun yaşadığını anlayıp onu dışarı çıkardı. Bir dizi ameliyat geçiren Gürses’in beynine plaka takıldı, koku alma duyusunu neredeyse tamamıyla yitirdi ve işitme duyusu da ciddi biçimde zarar gördü. Ancak yıllarca kafasına alacağı en ufak darbede kör kalma hatta ölme korkusuyla yaşayan ve hiç dinmeyen baş ağrılarıyla mücadele eden Gürses, bütün bu zorlukları aşıp Türkiye’nin en ünlü ses sanatçılarından biri oldu. Burada bir parantez açıp herkese şunu söylemek istiyorum: “Kimse elleri cepte başarı merdivenlerini tırmanmamıştır.”
Bu kazayı Müslüm BABA daha sonra şu şekilde dile getirecekti: ‘‘O kazada şoför öldü, beni de öldü sanmışlar. Sonra beni alıp hastaneye götürmüşler. Ben ölümü yaşadım aslında. Bana göre yeniden hayata dönmüş olmam Allah’ın bir lütfudur. Alın kemiğim un ufak olduğu için en küçük bir darbede ölebilir ya da kör kalabilirim. Ameliyatta alnıma beynimi koruyacak plaka gibi bir şey taktılar. O korkunç kazadan sonra koku alma duyumu yitirdim, hiçbir kokuyu alamıyorum ne yazık ki şimdi! Çok kuvvetli parfümler ispirto kokusu veriyor bana. Ayrıca işitme duyumu da yüzde elli yitirdim, çok ağır işitirim. Neyse, buna da şükür, yaşıyoruz işte!’’
Şimdi şunu demek istiyorum: Size dünyanın en zengini olmanızı önerseler ve bunun karşılığında sizden koku alma ya da işitme duyunuzu talep etseler ne cevap verirdiniz? Şükretmeyenedir lafım! Baba olmak kolay değil, Müslüm olmak ve o ismi doldurmak hiç de kolay değil! Ünlü olmak, öyle haybeden bir iş olmasa gerek değil mi? Müslüm, acılar içinde başarıyı yakalamış bu yönüyle de örnek teşkil eder insanımıza inşallah.
Çocukluğunda hiçbir filmini kaçırmadığı ve büyük bir hayranlık duyduğu sinema oyuncusu Muhterem Nur’la 1982’de çıktığı Malatya Turnesi sırasında karşılaşan şarkıcı, 1985’te onunla evlenir. Son nefesine kadar hanımefendiyle birlikte mutluydu, iyi birer eşti, birlikte çok şeyi aştılar. Herkes Muhterem’e ve Müslüm’e alıştı. Bir elmaydılar, bir kalp, bir çiçek.
Bir dönem insanının istisnasız bir şekilde hayatına müziğiyle girmiş adamıydı o ülkemin. Müslümcüler ve Gayri- Müslümcüler diye ikiye ayrılırdı insanlar, işin esprisi bir tarafa; bir çizgiydi, bir keskin hattı, bir sınırdı. Bir dev adamdı, bir arabesk tavırdı ve bir isyan haliydi. Yolun cennet yolu olsun Müslüm Baba!
GÜRHAN GÜRSES
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.