Dizilerde mafyavari hareketler… Sokaklarda da bunun yansıması eli tabancalı mafya taklitçisi sahte tipler…  Vuran vurana…  Kıyan kıyana…

Burcu da vuruldu. Eşi tarafından hem de kaç el sıkılarak… Burcu, Golan’da defnedildi. Rabbim mekanını cennet etsin, ailesine de sabır versin. Onu katledeni de kahretsin. Adalet sert, keskin, kesin ve hızlı olmalıdır böylesi durumlarda. Bir nebze de olsa içimiz ferahlasın diye.

Bu nasıl bir öfkedir, nasıl bir caniliktir ve böylesi katillere nasıl silah veriliyor? Belinde silahı olan herkes “ali kıran baş kesen” oluyor.  Değişik bir psikolojiye giriyor, dünyanın en güçlüsüymüş gibi hareket ediyor. Oysa silah geri kalmış toplumların göstergesidir. Onunla poz veren, onunla erkeklik taslayanın ciddi manada ruhsal sorunu vardır. Bir şairi, yazarı yahut sanatkârı elinde bu sanat eserini meydana getirdiği aracıyla gördünüz mü hiç? Alışveriş merkezlerinde, çarşıda, pazarda belindeki silahıyla, ki bunu göstererek, kasılıp gezenleri gördükçe inanın çocuklarımızın ve bizim geleceğimizle ilgili endişem artıyor.  Silah marifet değildir.

Kimseyle tartışmayın. Levyeler, sopalar, bıçaklar ve silahlar anında size doğrultulur. Haklı da olsanız nasiplenirsiniz. Kimse kimsenin umurunda değil. Kimse kimseye saygı duymuyor. En temel hak olan yaşama bile.

Silahın kolayca temin edildiği, belde taşındığı ve bunun çok büyük bir marifetmiş gibi gösterilip paylaşıldığı bir ortamdayız. Gel de huzurlu yaşa, gel de güvende ol! Elinde silahı olan kendisini güçlü sanıyor. Ahkam kesiyor, yargı dağıtıyor ve daha da trajik olanı can alıyor.

Kimse kimsenin bilerek, isteyerek Azrail’i olamaz, olmamalıdır da. Lakin öyle olmuyor işte. Daha dün ilçemden bir kadın cinayete kurban gitti. Kaç anne ağlayacak böyle yavrusunun  cansız bedenine sarılıp? Kaç baba kanlı gözyaşı dökecek yitip giden evladının ardından? Ateş düştüğü yeri yaktı yine.  Sen önce sancısını çek, sonra doğur. Binbir zahmetle büyüt, sonra okut. Ekonomik özgürlüğünü kazansın diye emek sarf et. Kula baş eğmesin, namerde muhtaç olmasın diye çabala. Sevgisiyle yaşa, hasretiyle kal. Doya doya sarıl, şefkat duy. Sonra kızını emanet olarak verip evlat kabul ettiğin bir cani tarafından katledilsin canparen. Adalet diyoruz ya işte burada şunu demek istiyorum: Zaman geçmeden bu cani idam edilsin. Merhumenin mezar toprağı soğumadan, taziyesi bitmeden.

Yürek soğumaz bir daha. O ateş düştü mü o ananın yüreğine, o babanın ocağını yaktı mı bir daha sönmez? Biz istediğimiz kadar buradan lanet okuyalım o katile, nafiledir. İstediğimiz kadar teselli edelim o anayı babayı, boştur. Can gitmişse istediğimiz kadar ahkam keselim… Her şeyin öncesi önemli. Psikopatlardan uzak durmalı canlarımız, manyaklardan, sapıklardan, iflah ve ıslah  olmazlardan. Devletimiz de acil olarak kolay yoldan  şu silah edinme olayına çare bulsun. Silahlı güçlere alınacak personele de öyle gerekli raporlar alınmadan silahı teslim etmesin. Neticede insanın bir kurşunluk ömrü var. Siz bu silahı caniye teslim ederseniz o da kalkıp önüne gelene sıkar. Araba sürmeye ehliyeti olmayan birisine teslim eder misiniz o arabayı?

Okula başlayan çocuklarımıza ilk olarak ahlak, merhamet, şefkat eğitimiyle beraber insan ve hayvan sevgisini de vermeli, onları yarının sağlıklı ve güvenli Türkiye’sini kurmaları için eğitmeliyiz. Allah korkusunun olduğu, insan canının aziz bilindiği ve inancın insanı yaşatmak için var olduğunu acilen kavratmamız gerekir.

Hayatının baharında bir kızımız katledildi. Daha 1 ay önce evlendiği ve yazın düğün yapacağı resmi olarak eşi olan bir uzman çavuş tarafından çalıştığı hastanenin önünde tabancayla kafasına ve göğsüne sıkılarak… Hem de kaç el… İşte darağacı böylesi caniler için elzem. Herkes istediği gibi bir yerleri basıp racon kesebiliyor, kurşun sıkabiliyor ve infaz yapabiliyor. Kimseyle tartışmayın artık. Evladınızı da iyice tanımadığınız, bilmediğiniz insanlara teslim etmeyin lütfen! Zıvanadan çıkmış bir toplumdan bahsediyorum. Daha dün merhamet gösterip arabasına aldığı adam tarafından vuruldu bir taksici. Namaz kılarken göğsünden bıçaklanarak öldürüldü Diyarbakırlı Ramazan ve bugün de Burcu’muz resmi nikahlı eşi tarafından kaç el sıkılarak katledildi.

Rabbim ne günahımız vardı da dünyanın böylesi rezil ve kahredici günlerine denk geldi ömrümüz? Affet bizi.

Önceki İçerikİYİLER KAYBEDER Mİ
Sonraki İçerikABDULMARUF ARSLAN
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.