İstanbul Kadıköy’de dün gece donarak öldü. Evsizdi. Yunus’un,
“Kimseler garip olmasın
Hasret oduna yanmasın” dediği ruh halindeyim şu an.
Kim bilir hangi dertten muzdaripti? Sokağın çamuruna ve soğuğuna neden razıydı? Kar, fakire beyaz ölüm diye yağar. Belediyeler, kaymakamlık ve valilikler ne iş yapar kış günü? Kimse görmez mi sokakta kalanları, ihbar etmez mi görmeyen kurumlara insanlık adına?
Tinerciymiş, şarapçıymış, sarhoşmuş, ayyaşmış, fakirmiş, gurebaymış daha bilmem neymiş? İnsan durup dururken bu hale gelmiyor. Hangi derde hamalmış yürekleri? Hangi çileyle sarmaş dolaşmış akılları?
Ne kadar kör olduğumuzun resmidir bu ölüm. Nasıl sağır olduğumuzun başka seslere. Nasıl dilsiz kesildiğimizin başkasının çaresizliğine. Masamızda soğuyan bir bardak çay olur biz öldüğümüzde.
Sami amca soğuktan öldü diyorum oysa.
Herkes suçlu! Her yer suç mahali… Keyfinden ölmedi Sami amca. Keyfinden sokakta kalmadı. Keyfinden açlık çekmedi. Saçı sakalı keyfinden karışmadı birbirine. Kim bilir hangi derde duçardı.
“Söyler dilim ağlar gözüm
Gariplere göynür özüm”
Kış günü… Görürseniz dışarıda kalan birini arayın ilgili ve yetkilileri. İnsana kör olmayın. Kâfir olan fakirliktir işte, kalpsizliktir. Evsizlik sorundur dünyada sarılırken battaniyenize bunu düşünün. Varsa üstünüzde çatınız çatısı gökyüzü olanı hayal edin.
Adaletin bu mu dünya? Milyonlar Mesut Özil’i bekliyor heyecanla Sami amca ölmüş ama hiçbir kimse görmemiş. Kimse beklememiş yanında akıp giderken; milyonlarca ayak ve göz ve kulak ve dil… Bunun neresi adil?
Biz ölsek en fazla soframızdaki çorbamız soğur geriye. Yatağımız soğur, son model montumuz ve içi tiftikli botumuz. Dün gece İstanbul Kadıköy’de Sami amca donarak can verdi.
“Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar” İçin çorbanızı şimdi afiyetle.Sarılın battaniyenize sımsıkı.Montunuzu ilikleyin ve botunuzu bağlayın iyice.
Sırf bulundukları makamdan dolayı yalandan övdüğümüz ve şişirdiğimiz, onlarla bir fotoğraf çektirip sosyal medyada marifetmiş gibi paylaştığımız, sırf güldü diye dünyanın en iyi idarecisi amiri bildiğimiz, yapması gerekeni yaptığı için takdire boğduğumuz, bize el salladı diye alkışladığımız, bizimle aynı masada oturdu diye dünyanın en mutlu insanı olduğumuz, halkın arasına karıştı diye müthiş biri kabul ettiğimiz, taziyeye geldiği için muhteşem gördüğümüz, bayramımızı kutladı diye kutsal biri diye adlandırdığımız, en son model simsiyah arabasının içinde indiği vakit paspas olduğumuz, yaptığı her espriye sırf makam sahibi diye kahkaha attığımız, söylediği her sözü hayranlıkla ve sorgulamadan kabul etiğimiz o kadar çok insan var ki yaşadığımız ülkede bu yüzden hepimiz suçluyuz diyorum. Bu kadar mükemmel ve kusursuzların olduğu ve onları alkışlayan insanların da var olduğu bir yerde Sami amca ölmüş Allah aşkına kimin umurunda? Ne zaman düzeliriz biliyor musunuz? Alkışı hak etmeyeni alkışlamadığımız, makama layık olmayanı baş tacı yapmadığımız, saygıya müstahak olmayana saygı göstermediğimiz, hizmet ehli olmayanı hizmet ehliymiş gibi kabul etmediğimiz, liyakatli olmayana liyakatliymiş gibi davranmadığımız zaman.
Soğuk bir kış günü Sami amca donarak ölmüş İstanbul Kadıköy’de ve Mesut Özil İstanbul’a inmiş.
Kaptan