“Bu dünyada başınıza gelen en güzel şey nedir?” diye sorsam bana ne yanıt verirdiniz? Anne mi, baba mı, yavru mu, yavuklu mu, makam mı, şehir mi, ülke mi? Nedir sizin başınıza gelen en güzel şey, hiç düşündünüz mü bunu? Aşk mı yoksa, arkadaş mı, aş mı, iş mi, eş mi? Okuduğunuz bir kitap mı, sevdiğiniz bir yazar mı, yoksa şair mi? Bir film artisti mi, bir pop yıldızı mı, yoksa bir topçu mu? Aklınıza ilk kim gelir hesap edin lütfen! İsim sayın hemen olmazsa olmazınızdır diye. Sizin için ölüme gelen midir gözü kapalı? Aldığınız kararlara bakmadan altına imza atan mıdır sırf sizindir diye? Kavgada yanınızda olan mıdır? Hastalandığınızda su veren midir yoksa yolda sizi koyuverip giden midir? Kalbinize her an doğan mıdır güneş misali?
Sahi bu dünyada başınıza gelen en güzel şey nedir? Aşk mı yoksa, meşk mi, eşk mi? Kaç kişi bir yüreği mesken edinmiştir, bir yüreğe sığıp ömrünü orada tamamlamıştır? Kaç âşık maşukuna bakıp evim sensin diyebilmiştir? Anbean silinen bir hafızada kaç kişi kalıcı olabilmiş, gerçek aşkı yakalayabilmiş ve tadabilmiştir ölesiye?
Ağladınız mı son zamanlarda doya doya, iç çeke çeke? Gözyaşlarınızı herkes görecek denli döktünüz mü hiç? Dokunabildiniz mi gözyaşlarınıza ellerinizle? Yüreğinizi boşaltabildiniz mi günlük meşgalelerin yüzüne? Sizde önemli olan nedir, kimdir diye sorsam ne cevap verirdiniz bana? Evim sensin diyebileceğiniz kaç yürek var etrafınızda? Ne kadar yalnız kaldığınızın farkında mısınız? Ne kadar tek olduğunuzu görebiliyor musunuz? Bir yüreğe misafir olup orada ebedi olarak kalabilmek hüner ister. Sağlığında ve hastalığında o yüreği gözetip koruyabilmek, ona sahip çıkabilmek ve onu son anına değin yaşatmaya çalışabilmek ciddi kuvvet ister.
Şimdi kalkıp en sevdiğiniz kimse ona doğru gidin yok yok koşun ve bakabiliyorsanız gözlerinin tam da ortasına bakıp “EVİM SENSİN” deyiverin.
Üç artı birleri, dubleksleri, tripleksleri atın bir kenara; eşyalarınızın olup olmaması hiç önemli değil inanın. Arabanızın sıfır model olmasının da bu hayatta pek bir manası yok, bilin. Varsa yüreğinizde biri yeter de artar bile. Tadını çıkartın olduğunuz günlerin. Yarın geç olmasın, ah demeyin sonraki gün, keşkelere bulaşmayın, şimdiki aklım olsaydılara gelmeyin.
“Bu dünyada başınıza gelen en güzel şey nedir?” diye sorsam ne yanıt verirdiniz bana, hiç düşündünüz mü? İşten başınızı kaldırıp düşünün şimdi. Paraya para katmaktan birazcık ayrılıp manaya mana katın. Sevgiliden sevgiliye koşmaktan ar edip biraz da ev olana yoğunlaşın bir zahmet! Başınıza güller gibi dökülen ve farkında olmadığınız, yüreğinize inciler misali saçılan fakat ayırdında olmadığınız şey nedir? Egonuz mu, şatafatlı cep telefonunuz mu, güneş gözlüğünüz mü, aklınız mı, gönlünüz mü?
Evet, herkes başını önüne eğsin bir dakika düşünsün şimdi? Herkes yüreğini eline alsın ve seçsin kendisi için bu dünyadaki en güzel şeyi ve bir ömür boyu onunla olsun. Allah’tan dileğim budur hepinize. Aşksa aşk, makamsa makam, paraysa para…
Filmde adam, bir kıza:
—Evim sensin! dedi.
Kız da:
—Tamam, dedi. Ben sana ev olurum, tek mutlu ol sen!
Kız öldü filmin sonunda. Adam ağlayarak:
—Yalancısın sen, hani evim sendin, dedi.
Ölmeden birileri, gitmeden, yitmeden, bitmeden bilin kıymetini. Ağlamadan, sızlamadan, haykırmadan görün hizmetini.
Evim sensin diyebileceğiniz birileri olmalı etrafınızda. Bulun onu, girin o eve ve yaşayın doyasıya.
—Kalbin saraydır, herkesi almışsın tek kendini dışarıda bırakmışsın. dedi kız bir filmde sevdiği adama. Sakın kendinizi de ihmal etmeyin, kapı dışında bırakmayın! Alın kendinizi de o eve. Ev olun sevdiğinize, ev bulun kendinize.