“Tam 7 dakika…” utanmadan “Tam 7 dakika sürmüş.” diyor, bir de kalkmış insanım diye nutuk atıyor ve “Ülkemin intikamını almak için yaptım.” diyor. İnsan mısın sen? Senin aldığın her nefes yazıktır, ciğerine dolan her hava haramdır. O çocuğun can çekişine şahit olan gözlerine karanlık bile azdır, onun derisini yüzen ellerin ve parmakların birer paslı bıçak gibi batsın canına her saniye. Ruhun sana isyan etsin, aklına sana küssün. Sol yanında kalp diye taşıdığınsa köpeklere atılacak sakatattır.

İnsanlığın yerin en dibine battığı, kahrın yüreklerde zirve yaptığı, lanetin dillere dakikada yüzlerce kez dolandığı 7 dakika. Nabzınız kimin için atıyor bu 7 dakikada; aklınız neye çalışıyor, kalbiniz neye odaklanıyor ve diliniz neyi söylüyor?

Derisi yüzüldükten sonra 13 yaşındaki bir çocuk 7 dakika yaşayabiliyormuş! Deneyi yapılmış, ispatlanmış ondan 7 dakika diyoruz ve marifetmiş gibi bunu yapan hayvan, kendi ülkesinin halk kahramanı sayılmış. Bize göreyse canı cehennemedir.

Bu çocuk Azeri’yse kimse sesini çıkartmaz, Bosnalıysa kim görmez, Burmalıysa yanan cesedinin kokusunu kimse hissetmez, Suriyeliyse kıyıya vurmuş küçücük bedenin hiç bir göz yaşartıcı etkisi de yoktur.

Tam 7 dakika, nasıl can çekişmiştir 13 yaşındaki Azeri çocuk; nasıl ağrımıştır canı, insansızlığını yüzlerine nasıl vurmuştur onların, nasıl da tükürüyorum dünyadaki çocuk katillerinin yüzüne, nasıl da küfrediyorum ağız dolusu, nasıl da lanet okuyorum.   

Rabbim, sen bizleri çocuksuz ve çocukları da zalimlerin zulmüne bırakma asla bir daha. Ermeni halk kahramanıdır güya Zori Balayan! Onu kendi ülkesinde kahraman yapan olaysa 13 yaşındaki Azeri çocuğu canlı canlı yüzüp 7 dakikada ölmesine sebep olmasıdır. Eski milletvekili, doktor, gazeteci, yazar gibi unvanları var ama bir tek insan değil bana göre.

Ermeni askerler 13 yaşındaki Azeri çocuğu kollarından duvara mıhlamışlardır. Zori Balaban’ın aklına bir deney yapmak gelir. Kendi çocuğuna ya da başka bir Ermeni çocuğa bu deneyi yapmak gelmez aklına, Azeri çocuğu görünce aklına gelir! Düşmandır nasılsa, can değildir ona göre! Vahşetin de zirvesidir aklına gelen bu deney. Tam 7 dakikada sürsün senin ölümün ve her dakikası bir ömür olsun. Aklına çakılsın her gece mıhlar, seni zımbalasın işkence duvarına vicdanın. Uykun kaçsın, gözlerin tersyüz olsun, her daim nevrin dönsün.

Sahte halk kahramanı Balayan, 13 yaşındaki Azeri çocuğun derisini canlı canlı yüzdü, sonra sandalyesine oturdu ve acılar içindeki çocuğu izledi. Bu nasıl bir düşmanlıktır, nasıl bir insanlıktır? Seninle şu an bile aynı atmosferi paylaşmak bile züldür bize. Lanet olsun yediğin her şeye, içtiğin her şey zıkkım olsun canına. Acılar içinde kıvranan 13 yaşındaki Azeri çocuk, 7 dakika içinde hayatını kaybetti. Tüm bunlar olurken sahte halk kahramanı Balayan’sa güya bilim adına not alıyordu kurulmuş olduğu sandalyesinde. Seni insan sayanadır küfrüm, selam verenedir, sahip çıkanadır. Düşmanlığın bile erkekçesi olsun, kabulümdür bir derece ama bu olmaz, olamaz.

Zori Hayvanyan, imza attığı vahşeti yıllar sonra bu cümlelerle anlatacaktı: “Biz arkadaşımız Haçatur’la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırış çağırışları çok duyulmasın diye Haçatur, çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu. Daha sonra bu 13 yaşındaki Türk’ün başından, sinesinden ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü. İlk mesleğim hekimlik olduğuna göre hümanisttim, bunun için de Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim ama ruhum halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlandı. Haçatur, daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı, köpeklere attı. Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık, ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim.”

7 dakika tutun şimdi ağlayın insanlığa. Bakmayın kim olduğuna, ne olduğuna aldanmayın. Dua edin o çocuğun ruhuna ve lanetinizi bir gram bile eksik bırakmayın hayvanyana.

Bu olay 26 Şubat 1992′ de Hocalı’da oldu, bugün 26 Şubat 2021. 7 dakikaydı Azeri çocuğun derisi yüzüldükten sonra yaşaması oysa insanlığın patlayan ve çatlayan ar damarı hâlâ kanıyor bu lanetli vahşetin üzerinden 29 sene geçmesine rağmen.

KAPTAN

Önceki İçerikYARATICI YAZARLIK PROJESİ
Sonraki İçerikBUGÜN YARASI OLUYOR İNSANIN “BAŞKASI”
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.