5 yaşındaki çocuğunun önünde eski eşini öldüresiye dövdü, tekmek tokat giriştiği kadını hastanelik etti. Sosyal medyaya yansıyan görüntüler infial yarattı.
“Bir anda gözüm döndü.” diyor beyefendi! “Sinir krizi geçirdim.” diye devam ediyor. “Görüntüleri izledim, kendimi tanıyamadım.” diye de son noktayı koyuyor.
Samsun’da sokak ortasında dövüldü bir kadın. Eski eşi olacak herif tarafından hem de yanında öz çocuğu… 8 Mart Dünya Kadınlar Günü evveli… Mutlaka vardır bu dayağın da evveli. Cinayete teşebbüsten tutuklandı adam. Yediği dayaktan hastaneye yatırıldı kadın. Çocuksa ömür boyu unutamayacağı bir şiddeti baskıladı hafızasının en diplerine. Kalacak orada ve kaoslara uyanacak belkide.
Daha ne kadar kadın dövülecek, ne kadarı öldürülecek? Şefkatten yoksun insanlar arasındayız. Vicdandan mahrum canilerle soluk soluğayız. Rabbim musibetlerden ders almıyor insanoğlu, verdiğin canı almaya kalkıyor; incitiyor, kırıyor, asıyor ve yakıyor. Kimseyi takmıyor da utanmıyor da hiç sıkılmıyor da. Elinde silah olsa sıkacak, bıçak olsa kesecek, ip olsa boğacak. Erkeklik dövmek değildir kadını. Sövmek hiç değildir.
Şeytan taşlama artık ülkemde de yapılmalı. Baksanıza bütün şeytanlar dolaşıyor yengeç yengeç. Tek marifetleriyse kadın dövmek! Racon kesmeler fazla, posta koymalar gırla! Oysa en güzel racon kesme insan olmaktır, en güzel posta koyma güzelliğe posta koymaktır, iyiliğe. Bilumum dizi film kaçkını sokaklarda volta atıp duruyor. Oysa hayat bir film sahnesi değildir. İnsana bahşedilen yaşam hakkından daha kutsalı da yoktur. Bu dublörlere ve dubalara bunu hatırlatmak lazım.
Merhamet adında dersimiz olmalı okullarda. Çocuklarımız vicdan sınavına girmeli, şefkat dersinden ek ders almalı. Ahlak dersi baraj dersi olmalı. Robotlaştırdığımız, sınav ve testlerle insani her şeyden uzak tuttuğumuz çocuklarımız! Nezaketten mahrum bıraktığımız, zarafetten habersiz koyduğumuz, estetikten uzak tuttuğumuz çocuklarımız! Bugünü kurtaramayız ama sonrasını kurtarmak adına bunu yapmalıyız.
Allah korkusu kalplere nakşedilmeli.
Ve kadın sevilmeli…
Oysa!
Aydın’da yalnız yaşadığı evinde ölü bulunan 92 yaşındaki kadının 23 yaşındaki komşusu tarafından cinsel saldırıya uğradığı ve boğularak öldürüldüğü ortaya çıktı.
“Eve girdiğimde kendisini tutup itekledim.” diyor bu beyefendi de.
“Yere düşünce de kaçıp gittim.” diyor utanmadan ve alkollü olduğu için de evde yaşanılanları hatırlamadığını öne sürüyor.
Sapık var, cani, adalet hani? İnsan hakları, özgürlüğü… En mühimi de yaşam hakkı! Bu katiller neyin hödüğü, kimin böcüğü? Nasıl türediler bu kadar? Çoğalarak hem de, etrafa yayılarak…Her mahallede her sokakta varlar. Hayvan barınakları neden boş? Çünkü bu caniler dışarıda dolaşıyor! Hiç mi gören yok? Şikayet eden… Trafik canavarı diye tabelalar asılıyor bunlar da kadın canavarı işte! Posterleri asılmalı yaşadıkları her yere, ele güne karşı rezil edilmeli ve bir daha sokağa çıkacak denli yüzleri kalmamalı. En sert şekilde rencide edilmeli, yüzlerine tükürülmeli, yetmedi mi tekmelenmeli…
O kadar çok bahaneleri var ki! Bir o kadar basit! Kimse demiyor psikolojim bozuk. Dengesizin önde gideniyim demiyor. Manyağın daniskasıyım hiç demiyor. Allah’tan korkmam, kuldan utanmam da demiyor. Mağdur olan daima suçlu! Dağdan gelip bağdakini kovuyorlar. Hırsızın hiç mi suçu yok?
Hırsızlık yapıyorsun yetmiyor, tecavüz ediyorsun yetmiyor, öldürüyorsun o da yetmiyor. Hiçbir şeyi hatırlamıyorsun öyle mi?
Batsın bu dünya!
Korona’nın aşısı bulunur ama bu sapıkların bulunmaz.
Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü!
Kutlu olur mu şimdi?