Kitaplarının cildi toz tutmuş ülkelerin aydınlığı sahtedir.
Kararmaya mahkûmdur o ülkeler.
Koronavirüs tablosu gibi kitap okuma tablosu açıklansa… “Düşük- mavi, orta-sarı, yüksek- turuncu, çok yüksek- kırmızı” diye renk kodlarına ayırsak nasıl bir tablo çıkar karşımıza? Merak ediyorum.
Her hafta bu renk kodları kitap okumaya göre değişse ve herkes en yüksek dereceyi elde etmek adına hiç durmadan okusa…
Hayat eve sığar.
Şüphesiz.
Hayat da kitaba sığar ,ev de; yaşadığımız dünya da kitaba sığar insanlık da.
Kitap dedikodunuz yapmaz.
Kuyunuzu kazmaz.
Kötülemez sizi.
Zorda koymaz.
Aldatmaz.
Yaralamaz.
Öldürmez.
İşte insana kötülüğü olmadığı için de rağbet görmez. Hani derler ya biri sana “Seni seviyorum” derse ona dönüp “ Hayırdır, sana ne gibi bir kötülüğüm oldu?” diye sorun.
Elinde silah olacağına kitap olsun.
Hiç değilse suçunuz makul görülür.
Silah sizi hapse ya da mezara götürür.
Kitap da sizi hayata bağlar ve başka alemlere götürür.
Tercih sizin.
Kütüphaneler Haftası’ndayız.
Ülkemde ne de yetim öksüz kalır kütüphaneler.
Ya kahvehaneler, kafeler…
Ya sokaklar caddeler…
Hem de coronanın ve yasakların olduğu günlerde oturun kitap okuyun.
Uzar gider bu fasıl. Kitap izlenir, mafyavari filmler okunur ülkemde(!) Yürüyüşlerimizde, konuşmalarımızda, giysilerimizde öykünürüz kabadayı olana da ne hikmetse kitapla düzeltmeyiz kendimizi. Düşüncelerimizi genişletmeyiz, ufkumuzu açmayız, Türkçemizi güzelleştirmeyiz.
Bir elimdeki kitap diğer elimdeki cep telefonu kadar kıymet görmüyor.
Karizma sayılmıyor yazıyor ya da okuyor olman, saçın sakalın tarzsa tamamdır havan.
Kitaplar bizi yükseltir ve yüceltir.
Her bir kitabı bir basamak olarak görmeliyiz.
Yükselmek istiyorsak eğer kitapları üst üste koymalıyız.
Okumanın hikmetini okumayanlar bilmez.
Bu yüzden bu ülkenin canını okuyanlar hiç kitap okumayanlardır.
Okumayı sadece paranın üzerindeki değerler olarak görenler de okuyanları yönetemez.
Neyse kitap okuyun ve okutun lütfen.
Sessiz olun lütfen, bir ülke kitap okuyor sansınlar.
kaptan