Hüzün bakışlı Kaptan
Siyah sana çok yakışıyor.
Dalınca gözlerine
İnsan sana alışıyor
Ah Kaptan!
Yine mi sabahlayacaksın.
Ezan okumak üzere
Horozlar ötmek…
Dertlerini dökmek zor mu bu kadar
Bir taş bir tatlı canın böbreğinde dökülür
Ansızın.
Hissederim sancısını
Yalnızlığını…
Sahipsizliğini…
Bin yaş senin benli gözlerinde dökülür
Anlarım çaresizliğini…
İhmal edilmişliğini…
Bir taş
Milyon yaştır sende…
Bir kalp kırılır
Canına batar kırıklıkları o canın
Ruhuna batar, kanatır.
Acıtır da acıtır.
Susma Kaptan.
Bu neyin sessizliği?
Bu neyin ifadesi?
Sesini duyduğunda çocukça mutlu olurken
Susarken dahi yanında olduğunu bilirken
Bu boş vermişlik yakışır mı sana?
Bu kendini koyuvermişlik şık durur mu sende?
Hüzün akıyorsun baştan ayağa
Hüzün kokuyorsun
Hüzün senin adın Kaptan!
Duyuyor musun beni’
Yağmur var bu gece şehirde Kaptan
Gözlerinde yaş var yine.
Sen mi ıslatıyorsun yeri yoksa!
Espri bile yapıyorum halime bak
Ağlıyorsun bak
Barajın mı olacak bu denli!
Barajın mı dolacak gözyaşlarınla.
Acılar barajı olsun bari adı
Sevgiliye elektrik mi vereceksin
-Bak yine espri yaptım-
Allah aşkına, bak şu haline Kaptan!
Adamım
Kendine gel
Sonra dünyaya…
Sonra bize…
Terk et içinde mahkûm olduğun hazan kulübesini
Yakup mu olacaksın?
Bak Yusuf yüzlü, Yusuf gönüllü Kaptan,
Züleyha tavırlı, işveli yâre bak!
Ne kadar da sakin ne kadar da emin
Ne kadar da umursamaz, takmaz.
Yaranı taze tutar her daim
Daha çok pişman olacaksın der
Daha çok ağlayacaksın der.
Seni hiç ama hiç bilmiyor ki Kaptan
Kaç ummanı alt ettiğini
Kaç fırtınayı mat ettiğini
Kaç dağ acısını fethettiğini…
Bilir mi şimdi neden Kaptan’ın
Gemisini terk ettiğini?
Anlayabilir mi?
Sanmam.
Vakit çok geç sabah olacak nerdeyse
Uyu Kaptan
Sigaraya mı başladın
Yok artık daha neler!
Gözlerinde şafak atmış baksana
Ne kadar da kızarmış
Dur bakayım
Ağladın mı yine
Ah Kaptan!
Bu hal reva mı sana
Bu vaziyet seza mı?
Gül yaprağına çiğ tanesi düşmüş,
Kirpiklerin ondan ıslanmış
Ölürüm ben sana Kaptan!
Ölürüm ben sana.
Dayanamam ağlama.
Kanama içten içe, pansuman olamam.
Yâr eli istersin olamam
Yâr eli bıçak eli
Baksana yüreğine
Kimin eli var bıçakta
Kimin eli kanlı bu aşkta
Kimin umurundasın kaptan!
Kimin takmışlığında…
Bir nehir gibi sana akmışlığında…
Yapma be Kaptan böyle de sevilmez ki!
Bu kadar da ölünmez ki!
Senin türkünü bilmiyor belki
Kalbini görmüyor sanki!
Canlı canlı gömüyor işte seni
Razı olma
İlk toprağı yedin üzerine tamam da
Tam gömülmediğin sürece ölü değilsin be Kaptan!
Ölü değilsin be Kaptan!
Uykunu çalanı unut
Kalbine mühürleyeni sil…
Bir kalemde silinecek denli ucuzsan eğer
Bir gözyaşı kadar dahi ehemmiyetin yoksa
Kadrin böyle biliniyorsa
Ağlamak boynuna asılıyorsa bir ferman gibi
Ne bileyim be Kaptan
Bu hal iyiye işaret değil!
Bir şey olacak sanki
Bir şey olacak sana…
Ah Kaptan,
Demek sevgilinin koyduğu yağda kavrulacaksın yine
Yanacaksın alev alev
Pişeceksin ateş ateş
Ah Kaptan
Aşksın sen biliyor musun?
Bakan yanar artık
Dokunan küle döner
Takılan kula döner.
Ben gidiyorum Kaptan
Seni ayrılığınla baş başa koyuyorum
Sancınla koyun koyuna bırakıyorum.
Çilen biterse gelirsin ardımdan
Sen Kaptansın biliyorum
Ustamsın.
Kahramanımsın.
Aşkın açık olsun
“Allah’a emanet ol” demedi sevgili sana biliyorum
Deseydi eğer bu duanın gereği
Ölmeden de ölse mutlaka uykunu alanı görürdün.
Görürdün be Kaptan.
Ha unutmadan Kaptan!
Elazığ’ı niye o kadar sevdim diye soruyordun ya bana
Şimdi biliyorum ben bu sorunun cevabını
Kaptan bir numarasın inan.
Sevgili bunu bilirse ne ala!
Elazığ demiştin değil mi?
Acı içinde dahi harikasın Kaptan!