Serçeler ağladıkları zaman ölür. Bir yandan leş yiyici İsrail ve güruhu, diğer yandan serçe misali ağlamaktan ve yalnız kalmaktan bitap düşmüş Filistin. Leşçilerin önüne salınan serçedir Filistin. Mazlumdur bu dünyada ve öz yurdunda mahkumdur. Filistinliler ağlıyor ve ölüyor.
Al Jazeera’nın Kudüs muhabiri Şirin Ebu Akile, siyonist israil askerlerinin açtığı ateş sonucu katledilmiştir. İsrail; görevi başında üzerinde yelek olduğu halde bir gazeteciyi başından vurdu, cenaze evini polislerle bastı ve vurulan gazetecinin abisini cenazenin yanında göz altına aldı. Şimdi de dirisine saldırdığı yetmedi tabutuna saldırıyor. Müslümanlara yapılan zulümlere alışkın olan dünyaya hatırlatalım: Şirin Hristiyan’dı. İsrail ‘in ne ölüye ne diriye saygısı var. İnanç ayrılığını geçtik, insanlık nerede?
Ey akvamı beşer! Hiç mi vicdanın yok! Şefkatin kendinden olana mı bir tek? Mermiye karşı taş, uçağa karşı sapan, tanka karşı yumruk… Midem bulanıyor çağdaşlığından her tarafın kusmuk…
Niye susuyorsunuz? Neden görmüyorsunuz? Nasıl böyle sağır kalabiliyorsunuz? Farkınız var mı zulüm yapandan? Susarak o zulme taraf olmuyor musunuz? Başınızı kuma gömerek vicdanınızı mı rahatlatıyorsunuz? Akıl teraziniz bu kadar hafif sıklet mi?
Zafer inananlarındır zerre miskal şüphe yoktur bundan. İsrail kazandığını zannediyor oysa kaybediyor. Filistin’in kaybettiği düşünülüyor oysa Filistin kazanıyor.
Ebabiller havalansa kimi taşlar acaba bugün?
İsrail’i mi yoksa 1,5 milyar Müslüman’ı mı?
İnsan değil misiniz? Mazlumu tutmuyor musunuz? Yüreği sağlam, inancı tam olandan yana mısınız yoksa küçücük bir çocuktan dahi korkan ve zulmün en kralını yapandan yana mısınız? Elinde fotoğraf makinesi olandan mı korkuyorsunuz silah olandan mı? Susarak ölüyorsunuz aslında, yok oluyorsunuz. Azalıyor, küçülüyorsunuz.
İnsanlık yol ayrımında bugün! Ya iyiden, güzelden, doğrudan ve haktan yana bir tavır koyacak ya da kötüden, çirkinden, yanlıştan ve haksızdan yana olacaktır. Lamı cimi yok bunun, ortası da!
Siz vurdukça daha çoğalacak Filistinliler.
İçlerinde büyüyecek öfkeleri.Vakti geldi mi çökecek üzerinize bir çığ gibi. Yaptığınız katliamların karşılıksız kalacağını sanmayın.
Susa susa büyüyen ve sizi sağır edecek çığlıklar vardır. Kırıla kırıla sağlamlaşan yürekler vardır. Yıkıla yıkıla temeli sağlam atılan bünyeler vardır. Yeri geldi mi size isabet edecek attığınız her mermi.Döktüğünüz her damla kan vakti geldi sizi boğacak.
Bir’ler on’lara, on’lar yüz’lere, yüz’ler bin’lere ve bin’ler de milyon’lara katılıyor Filistin’de. Vurabilirseniz vurun hepsini. Siz öldürdükçe onlar çoğalacak ve sizi kendi kuyunuzda boğacaktır. Şahit olacaksınız. Yer ve gök arasında karşılıksız kalmayacak bir masumun toprağa dökülen kanı. İçine akıttığı gözyaşı zehriniz olacak.
Nasıl ki Filistin de yapay bir doğumla İsrail var edildi yarın da İsrail’in içinde kocaman bir Filistin doğacak ve bu gerçekleştiğinde İsrail diye bir topluluk kalmayacaktır. Farkında değiller, idrakten yoksunlar. Nice zalim heba olup gitti. Kimi tanrı yerine koydu kendisini, kimi peygamber saydı. Birine sivrisinek musallat oldu, birine Kızıldeniz mezar oldu. Ahirde hepsi de belasını buldu. Yusuf olana zindanlar cennetin eşiğidir. Yakup olana kulübeler hüzünden ziyade muştunun evvelidir. Evren hiçbir kötülüğü karşılıksız bırakmaz.
“Filistin’iz hepimiz.” diyebilmeliydik bugün. Bir’iz diyebilmeliydik. Diyemedik ama! Dün de diyemedik, bugün de diyemiyoruz, yarın da diyemeyeceğiz. Nasıl da bölünmüşüz; bölüne bölüne ezik ve silik olmuşuz. Zalime alkış tutar hale gelmişiz.
Rabbim şahitsin bugünkü zulme ve zulüm karşısında susana. Düşmana yoktur sözüm, özümedir sözüm. Mahşere kalmasın bunların cezası. Kardeşi katledilirken seyredene, kutsalı zapt edilirken susana, dur bakalım daha ne olacak diyene haddini bildir ya rabbim.
Şirin katledildi.
Ne ilk ne de son bu cinayet.
kaptan