Amedspor’a yapılan ırkçı saldırıyı şiddetle kınıyorum. Kendini bilmez üç beş çapulcu demek istiyorum ama sahaya atılan maddelerden tutun da açılan pankartlara kadar buna göz yuman herkes bu ırkçılık ithamını hak ediyor. Stada nasıl girer bu maddeler, hele o pankartlar “Beyaz toros” ve “Yeşil” resmi… Neyi ima ediyorusunuz desenize? Hangi aklıevvel bunu oraya getirdi, astırdı. O karanlık günlere özlem duyanlaradır sözüm: ”Bu ülkede sizin gibilere yer yok, Amedsporlulara değil!” Yani Bursa – sağduyulu Bursalıları tenzih ediyorum- bembeyaz da Amed simsiyah mı? Biri bedava o zaman diğeri parayla… Kudret eliyle verilmiş olanı beğenmeyiz de kul eliyle onu şekillendirmeye çalışırız. Vardır elbet hikmeti diye akletmeyiz de kendimize eziyet ederiz. Eksiksiz verilmiş bir kıyafet için teşekkür etmeyiz de yok şurası böyle burası öyle diye serzenişte bulunuruz. Ne diyeyim? Şimdi kalkıp da Amed’i terörist diye suçlarsanız kusura bakmayın “Höst ulan!” deriz biz de. Ülkenin profesyonel liglerinin birinde top oynayan takım Amedspor. Farklı mı diğer takımlardan, illegal mi? Şimdi ülkenin batısı çok vatansever de doğusu komple vatansevmez mi? Çok komiksiniz.
Amed misafirperverdir oraya gitmemişseniz o yönden çok eksiksiniz. İnsanın düşmanı dahi gelse sizin gibi karşılamaz. Hele bu gelenler asrın felaketine uğramış bir güzide şehrin takımıysa… Diyecek o kadar çok şey var ki… Biz neleri yitiriyoruz bunu fikredin. Tahammülü, hoşgörüyü, birliği, beraberliği… Dışarda kalmazsınız orada, paranız yoksa, yatacak yer bulamamışsanız çaldığınız her kapı size açıktır. Amed cömertliktir, sofrasına oturmamışsanız kendinizi cömert bilirsiniz. Ciğercilerine varana değin gidin izzet ikram görün ve utanın. Masanızı en güzel şekilde en uygun fiyata donatmazlarsa gelip hesap sorun. Paranız yoksa da ikramları olur bunu da bilin. Amed tarihtir. Kalesine çıkıp seyreyleyin maziyi. Bu ülkenin zenginliklerinin ayırdına varın da utanın bir zahmet. Günde kaç tur otobüsü ülkenin farklı yerlerinden insanları taşıyor ve Amed’in güzelliklerini gösteriyor. Siz bilmediğinizin düşmanısınız, görmediğinizin, tanımadığınızın. Ön yargılısınız bu yüzden sevmeye vaktiniz kalmıyor, yargılıyorsunuz. Amed güzelliktir. On Gözlü’de Dicle’ye bakıp tavşankanı kaçak çayınızı yudumlayın ve kendinizin farkına varın. Kimse kimseye karışmıyor, kimse kimseyi ötelemiyor sizin gibi. Tam tersine o şehre dışarıdan gelmişseniz itibar görürsünüz. Amed Ulu Cami’de huzura yelken açın. Bu ülkenin birlikteliğine – inanın – sahaya attığınız yabancı maddeler, yaptığınız olumsuz tezahüratlar bir halel getirmez. Amed, Amedliğinden bir şey kaybetmez ama siz insanlığınızdan çok şey kaybedersiniz. Ahmed Arif Müzesi’nde kahve için ve onun belleğime nakşolan şu dizelerini ezberleyin lazım olur size bir gün.
“Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.” ve artık ülkeye mal olmuş markaların kadayıflarını yiyin de birazcık o baldıran zehirli ağızlarınız ballansın.
Amed’in kalbi beyaz, aklı hür, sesi gür, imanı bol, vicdanı akupak, gönlü derya gibidir. Coğrafyası – size göre diyorum bunu- doğu olsa ne çıkar! Hem Amed siyah olsa kime zarar, beyaz olsa kime yarar! Herkes et ve kemikten giyinmemiş mi? Kumaşı rengarenk diye insanları suçlayacak mıyız? Sen Doğulusun diye terörize edilir mi insanlar? Hangi akıl kabul eder bunu, hangi izan? Yüzü kara diye dışlanan var da kalbi karadır diye dışlanan yok! Teni karadır diye uzak tutulan var ama ruhu karadır diye ırak edilen yok! Dışı mamur içi harap olmaktansa dışı harap içi mamur olmayı yeğlerim. Bu zamanda para eder mi bu, diye sorarsanız eğer evet para etmez ama rabbimin katında kıymetim olur derim. Bu doğuludur, Kürt’tür diye ötelenir mi insanlar? Şaka gibisiniz. Birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu felaket günlerinde provokasyon kokan ve bizleri derinden sarsan, kırılmalara yol açan ve bunun oluşmasına zemin hazırlayan ve göz yuman her kim varsa inşallah tez zamanda cezalandırılır.
Rabbim sen en güzeli bilensin, en doğruyu, en şaşmazı… Bizleri yolundan çıkanlardan eyleme, hakkı bilenlerden eyle! Kudret eliyle yüzü nakşedilenlerden eyle, kalbi sen aşkıyla atanlarda kıl bizi, gönlü sen mürekkebiyle tezhip olanlara meylet, sen hattıyla kaderi yazılanlara ekle bizi. Coğrafyanın, ırkın, dilin, dinin ayrımcılığını yapanlardan eyleme bizi! Yüzü siyah diye kimseyi hor görmeyin. Nice kalbi siyah olan var yüzü güzel olanların içinde ve nice kalbi bembeyaz olan var yüzü siyah olanların içinde! Kürt diye de hakir görmeyin hiçbir insanı. O statta pankart açıp sahadaki Amedsporlulara madde atan, küfreden herkesin yüzü beyaz da kalbi çok mu temiz? Rabbine şükredenlerden olalım. Verdiği ve aldığı her şeyin hikmetini fazlasıyla bilenlerden olalım. İsterdim ki Bursa’da sahaya atılan onca petin, bozuk paranın, bıçağın, merminin yerine depremzede şehrimizin takımına çiçekler atılsaydı. Bu zorlu süreçte -Allah için- hangisi yararımıza olurdu?
Seçim arifesinde çok dikkatli olmamız gerekiyor. Harici ve dahili o kadar hain var ki bizi oyuna getirmeye çalışan, kardeşi kardeşe düşman etmeye çabalayan ama buna mukabil asrın felaketinde elindeki lokmayı, suyu afetzedelerle paylaşmak için yola revan olan ülkemin her köşesindeki belki de “dini, dili, rengi, ırkı, coğrafyası” farklı milyonların bizi ümide sevk eden yara sarmasını da gördüm. Tek yürek olduk. Dolayısıyla damarlarımızı tıkamaya çalışan bu tür olayların da tez elden kesilip atılmasını istiyor ve bir daha bu benzer – ülkemin hiçbir şehriyle alakalı- öteleştirici tavrın değil statta, çarşıda, pazarda ezcümle hiçbir yerde yaşam alanı bulmamasını temenni ediyorum.