yüreğimde açılmış
derin mi derin bir yara’sın
her sözünle üzerine tuz ektiğin
her dem taze tuttuğun,
damar damar kanattığın
kızgın demirle dağladığın
umrunda mı 24 saat ağladığım
derdin mi şimdi duçar olduğum
bir zamanlar “çarem” bildiğin
göğsümde “yarem”
gönlümde “yârim” dediğin
hiçbir şey olmamış gibi
elini sol yanıma koyup büyük bir zevkle
hem de şifa niyetine ‘yarasın’ dediğin
oysa sen bendeki iyileşmez yara’sın
bir çift ateş gülüdür taşıdığım
ve cehennem misali yandığım
bütün okyanusları döksen de nafiledir
muhtaç olduğum bir damla gözyaşındır
içten içe büyüyen, kabuk tutmayan,
her dem taze kalan, bir türlü kapanmayan
derin mi derin bir yara’sın
halime bakıp da öyle uzaktan uzağa
sakın deme bana bir daha yarasın
salma beni ağlamaktan ağlamaya
ateşe benzinle,
cehenneme odunla gitme
yaradan vermiş onulmaz yarayı
sana pay düşmez artık bu yaradan
kendini de yok yere ateşe atma
günahına günah katma,
beni ağlatma,
kanatma.
GÜRHAN GÜRSES