Sözcü, 2021’in ilk gününde skandal bir manşetle çıktı. 2020’de yaşanan felaketler listesine Ayasofya Camii’nin açılışını da ekledi. Yıllarca müze olarak hizmet veren Ayasofya Camii, 86 yıl sonra ibadete açıldı. Dünya tepki gösterdi.”
Tamam da sana ne oluyor?
Asıl sen kimsin?
Neci’sin?
Necis’sin.
Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?
Hangi akla hizmettir?
Hangi hakka sığar kendi değerini felaket olarak addetmek?
Hangi kıt zekânın manşetidir?
Bizim gazeteler bize “bizim gözümüz”le bakmıyor.
Düşman gözüyle bakıyor.
İbadete açılması kötü mü?
Ayasofya Camii, 1934’te ibadete kapatılmışsa ve 2020’de ibadete açılmışsa bunu felakat olarak mı görmemiz gerekir?
Deprem felakettir, amenna.
Çığ da felakettir, amenna.
Corona da felakettir, amenna.
Sözcü de felakettir, billah!
Lakin Ayasofya Camii felaket değil zarafettir.
“Sözcü” kimin sözcüsü acaba?
Milletin mi, illetin mi?
Dili Türkçe ama zihni Frenkçe…
“Milliyyeti nisyan ederek her işimizde
Efkâr-ı Firenge tebaiyyet yeni çıktı” (Her işimizde millî benliğimizi unutarak Batı düşüncesine körü körüne bağlılık yeni çıktı) Ah Ziya Paşa, ne de okkalı bir beyitle derdimizi ifade etmişsin!
Kendi tarihine, devletine, devlet adamlarına, şairine, yazarına, sanatkârına, değerlerine bizim kadar küfreden ve bunları hakir gören başka bir millet yoktur. Güçlü müyüz, elbette ki güçlüyüz. Dıştan ve içten bu kadar düşmana rağmen ayaktayız.
“Suskunluğum asaletimdendir.
Her lafa verecek bir cevabım var.
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye,
Bir de söyleyene bakarım adam mı diye.” Mevlana Hazreteleri asırlar evvelden reçeteyi yazmış bizlere. Bizler de o reçeteye tabi olarak cevap verme hakkımızı kullanıyoruz:
“Lakin bir lafa bakarım laf mı diye
Bir de söyleyene bakarım “gazete” mi diye?” değilmiş, bir kağıt parçasıymış meğer!
2020’deki en büyük felaketler listesine “Sözcü”yü de ekliyorum.
Felaketin de felaketi vardır ama Sözcü’den beter felaket yoktur.
KAPTAN