Cayır cayır yanarken ormanlar cahil cahil paylaşımlar yapmanın bir anlamı yok. Çatır çatır yanarken her şey kalkıp da oh iyi olmuş demenin insanlıkla alakası yok. Allah aşkına insanlığınızı nerede kaybettiniz? Manavgat yanıyor, Bodrum, Marmaris, Alanya, Kayseri, Adana, Osmaniye, Mersin, Kozan, Muğla, Didim, Kütahya, Kocaeli… Aynı anda onlarca yer, biri düğmeye mi bastı yine? Lanet olsun o düğmeye basan ele ve o ateşi yakan kalıba. Ebabil olup da su taşımamız gerek yanan her bir karışa. Yanan ormanların her bir karışına da fidan dikmemiz gerek yeniden.
Kömürden bir heykel gibi duran sincaba bakın, yavrusuna kanat geren kuşa, dumandan boğulan yılana, küle dönen kaplumbağaya, yok olan ormana, kirlenen havaya… Kalbiniz varsa yanmalı, gözünüz varsa yaşarmalı ve diliniz varsa oradaki her bir canlının kurtulması için dua etmeli…
Bir yangına sebep olan binlerce cana sebep oluyor. Bir kibrit koca bir ormanı yakıp kül ediyor, binlerce canlıyı… Bize düşen her yanan ağacın yerine binlercesine yeniden dikmek… Önayak olmalı herkes fidan dikimine ve yanıp kül olan her santimetrekareye fidanlar dikilmeli. Kimseye peşkeş çekilmemeli yanan yerler, imar ve iskana açılmamalı… Şer görüneni hayra çevirmeli, kriz olanı fırsat bilmeliyiz. Ağaç bayramı ilan edilebilir. Ve her yıl milyonlarca fidan toprakla buluşturulabilir.
Yangındır bu, her şeyi yakıp kül eder; insanı, hayvanı, nebatı… Bundan kimse mutlu olamaz, olmamalıdır. Yanabilmek yürekten, hayatını kaybeden her canlıya, gözyaşı dökebilmek kül olana. Çünkü benim lügatimde insan olmak bunu mecbur kılıyor. Rabbim düşmanın başına dahi getirmesin bu belayı.
Hayvanlar telef olmuş, ağaçlar kül olmuş, evler, arabalar… Bu tabloya bakıp da mutlu mu olmalıyız yani? Siz mutlu oluyorsanız ben sizden değilim, inanın. Geçin insanı, bir farenin dahi yanması insanın yüreğini sızlatmalıdır; bir fidanın, çiçeğin, börtü böceğin… Sahi bu kadar kötü müyüz? Bu kadar düşman mıyız ülkemize? Siyaset için ya da otel açma ve benzeri yerlere zemin hazırlamak için ormanları mı yakmalıyız, ağaçları mı kesmeliyiz, insan dışındaki canlıları mı yok etmeliyiz? Hiçbir ideoloji, makam ya da güç kömürleşmiş bir sincabın canından daha kıymetli değildir nazarımda. Alın başınıza çalın bir kaplumbağadan ya da ağaçtan daha ehemmiyetli gördüğünüz davanızı.
Dünyanın neresinde olursa olsun bu tür felaketlerin sevinilecek yanı yoktur. Eğer göğsümüzde kalp taşıyorsak bu acıya ve felakete maruz kalan herkese ve her şeye içten yanmalıyız. Bu yanma, insanlığın halen ölmediğini gösterecek ve gelecek nesiller adına dünya barışı ve kardeşliği için de birer umut ışığı olacaktır. Bir fidan yanmış olabilir ama biz o fidanın yerine binlercesine dikmeyi kendimize vazife bilmeliyiz. Bir can yitmiş olabilir ama biz bundan sonra binlerce canın yaşamasını sağlamaya çalışmalıyız. O yanan ormanlara bakıp daha büyük ormanları hayal etmeli ve bu hayali gerçekleştirmeliyiz.
Kim yakar ki ormanı? Hangi insan? Hangi vicdan? Eli kırılmaz mı o çakmağı çakanın? Kalbi körelmez mi, gözleri kurumaz mı? İflah olur mu bundan sonra eline benzin bulaşan? Uykusunu bölmez mi kömürleşen sincap? Rüyasına girmez mi kabuğu yanmış kaplumbağa? Vicdanını yoklamaz mı gölgesinde serinlediği ağaçlar? Bundan sonra bu ormanları yakanlara yaşamak da haram olmalıdır. Küle dönen her canlının hesabı sorulmalıdır. Orman yakanlar, cehennem olsup yansınlar ilelebet. Budur onlara lanetim.
Asıl yangın kalplerde, beyinlerde, vicdan ve şefkatlerde… İnsanlık yerlerde, yangınlarda ve küllerde. İnsan olan yakar mı ormanı? Tavşanı, kirpiyi, kaplumbağayı; otu, fidanı, ağacı… Merhamet de insana aittir, vicdan da. Bir insanın yanması ne demektir? İnsanı bırakın herhangi bir canlının… Kaplumbağanın, serçenin, sincabın, yılanın… Salkım söğüdün, çınarın, iğdenin…
Acının yurdu yoktur, acı her insanın yüreğindedir. Dünyanın neresinde olursa olsun ortaya çıkan bir acıyı yüreğimizde hissedebildiğimiz kadar insanız. Rabbim halkımızın yardımcısı olsun. Elimizden bir şey gelmiyor. Hiç değilse kötü konuşmayalım. Bu, bir nevi insanlık ve vatandaşlık vazifesidir. Eksiklerimiz, yanlışlarımız yangınlar söndürüldükten sonra masaya yatırılmalı ve tartışılmalıdır.
Asıl yangın “iyi olmuş” diyenlerin fikrinde ve kalbindedir. Yağmur söndürebilir yangını, itfaiye, uçak helikopter ya da… Ama ülkemizdeki bazı insanların zihnindeki yangını söndürebilecek bir şey yok! Ne hazin ama?
Rabbim, bu tür felaketlerde insanların, hayvanların ve bitkilerin yâr ve yardımcısı olsun. Ve bu afetlere gülenlere de birazcık insanlık nasip etsin. Geçmiş olsun ülkem. Yaralarımıza merhem olsun yazdıklarımız. Gün nefret günü değildir. İntikam günü hiç değildir. Gün, insanlık günüdür. Ormanına, hayvanına ve insanına sahip çıkma günüdür.
Kömürleşmiş canlar… Küle dönmüş ağaçlar… Biz merhem dahi olamıyorken olan bitene bari benzin olup canları yakmayalım. Hiç değilse susalım, yanarken birileri. Zorda kalana elini uzatanların çoğaldığı, darda olana dudakların dua ettiği, felakete duçar olana destek olanların arttığı bir dünyada yaşamak inanın yeryüzündeki her insanı ilgilendirir ve mutlu eder.
Biz üzülenleriz. İnsanlık derdiyle hemhal olanlarız. Yanan her bir cana, telef olan her bir canlıya, küle dönen her bir ağaca kalben üzülenleriz. Rabbim hiçbir millete bu şekilde feci musibetler yaşatmasın diyorum.
GÜRHAN GÜRSES
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.