Bir ağlayan görmeyeyim, dayanamam. İçim paramparça… Tuz eksinler yaralarıma, sesim çıkmaz. Kabuğunu tazeyken kaldırdı yaramın. Ona kıyamazdım. Kızamazdım.
Görmek için bahane arardım. Her şey bahane olurdu. Bir şiir, bir şarkı, bir hikaye… Şimdi her şey kocaman bir yalan sanki hiç yaşanmamış gibi.
Dağıtmışım kendimi. Toplayanım yok.Yürüyordum eve doğru, sokak lambasının altında kaldırımın üstünde oturmuş bir kadın gördüm. Hüngür hüngür ağlıyordu. Göğe çekilen bulut gibiydi gözleri. Yaklaştım yanına, elimi omzuna koydum. İrkildi birden, bana baktı. Hiçbir şey dememe fırsat vermeden şunu söyledi:
– Meğer seviyor gibi yapmış, aslında hiç sevmemiş beni!
Oturdum onunla ağladım bende.
Kurşun olaydı ya!
Ok ya da…
Zehir.
Bu cümle haftalardır aradığım ama bulamadığım cümlelerdi.
Nasıl ağladım o an Allah bilir!
Bir de buna şahit olan adını bilmediğim ama hüznüne ortak olduğum o kadın bilir.
Ne kadar da güzel söyledi, ne kadar da beni anlattı.
– Meğer sevmiş gibi yapmış!
Aynen öyle dedim içimden.
İyice ağladım.
Katıla katıla ağladım.
Sarsıla sarsıla…
Yok gibiydi böyle ağlamak.
– Gitmem! diyenler bir sabun gibi kayıp gitti elimden.
– Sen gitme de! diyenler ortalıkta yok.
-Aslında hiç sevmemiş beni! Off ya! Nasıl ağlıyorum? Gök delinmiş sanki! Derdine hemhal olduğum kadın ağlamasını kesmiş beni teskine çalışıyordu.
Kim tutar beni!
Ben beni biliyorum çünkü!
Aklıma onun gülüşleri geliyordu.
Kayan bir yıldız gibi göğümden göğsüme doğru düşüyordu. Ve düştüğü yerde bir yangın çıkıyordu. İçsel bir acı sarıyordu canımı. Daha bir kıvranıyordum. Onun gülüşleri canımı okuyordu.
Onun sesini duyuyordum kulaklarımda.
Bir masal kahramanı gibiydi.
Gecenin yarısında anlattığı masalları biliyordum bana.
O masalların iyi insanıydı o.
Oysa anlattığı masallar gibi bitmedi masalımız.
Biri beni sarsıyordu.
– Kendine gel, geçti artık! diyordu. ‘Bak ben kestim ağlamayı lütfen sen de ağlama!’
– Biliyor musun?
– Neyi?
– Beni de sever gibi yapmışlar ama sevmemişler!
Sarıldı sımsıkı.
Gözyaşlarımız aynı anda aktı.
– Beni de, beni de hiç sevmemiş. Sadece sever gibi yapmış.
Kalakaldık ayrılığın tam ortasında gözü yaşlı içi parçalı bir şekilde. Ağladıkça güzelleştik, güzelleştikçe ağladık. Gözyaşlarımızın tükendiği yerde bizler de tükenmiştik artık. Ayağa kalktık son bir kez sarıldık ve aksi yönlere doğru sendeleye sendeleye gittik.
Dilimizde ise bir sakız gibi:
– Sever gibi yapmış ama hiç sevmemiş. acısı vardı söylediğimiz.
Bir ağlayan görmeyeyim, iki gözüm iki çeşme be sevgili!
İki gözüm iki çeşme…
– Beni de sever gibi yapmış ya…
Beni de hiç sevmemiş ya…
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.