DERGİZAN YAZI VE SANAT ÜLKESİ, SEÇKİ 2, 2020
Siyah saçlı Ayva ile hüzün bakışlı Nar, hasbahçede buluştular ilk. Gamlıydı hava ve tentenesinde gözyaşları birikmişti göğün. Bir bakışına, dedi Nar Beyefendi, Ayva Hanım’a… Eeee, ne olmuş bir bakışıma? diye cevapladı siyah saçlı Ayva Hanım. Göğü yakar, yeri yıkarım tek damla gözyaşına… Uzak dursun her türlü musibet senden, bela uğramasın semtine, kahır dolmasın kirpiklerine, ayrılık düşmesin payına. Bakışın cennete çeviriyor ömrümü. Hani derler ya ömrümü yedin diye. Bakışın ömrümü yesin istiyorum. Hüzün bakışlı Nar Beyefendi bunları yüzüne yüzüne söylerken Ayva Hanım’ın, bahçede hafiften bir yel esti. Ayva Hanım’ın kokusunu ve bir tutam tüyünü getirdi Nar Beyefendi’ye. Hani utanmasa boylu boyunca uzanacaktı Ayva Hanım’ın önünde. Sermestti Nar Beyefendi. Seyarrelerde dolanıyordu. Ayakları yere basmıyordu ve tam da şu an kesseniz damarlarını kanı akmazdı. Ayva Hanım bu ilgiden ve sevgiden gayet de memnundu. Fettan bakışını karanlıkta tavşanın gözlerine tutulan projektör gibi Nar Beyefendi’nin gözlerine dikiyor, inanmazsanız biliyorum, onun canını alacak gibi duruyordu. Nar her haliyle teslimdi. Ruhunu ruhuna katacak olan Ayva Hanım’ın ağzının içine hayran hayran bakıyordu. Ayvacığım, al şu kör ve paslı bıçağı yar kalbimi. Bak içinde ne var? Bir tanem diye alırsın beni ‘bin’tanen olurum.Siyah saçlı Ayva Hanım da kalbinde boy veren bu aşk sarmaşığının ruhunu baştan sona sardığını hissediyor hani utanmasa Nar Beyefendi’nin boynuna dolayıp kollarını onun susuzluğunu giderecek ve ona abı hayat olacak öpüşü dudaklarının kıvrımına konduracaktı.Yan yanaydılar ama yana yanaydılar. Has bahçenin iki müdavimi, olmazsa olmazları… Damarlarında akan özsuya aşk enjekte edilmişti. Birinin gülüşü diğerinin ağlayışı… Ayva Hanım mütemadiyen gülüyor, Nar Beyefendiyse ağlıyordu. Çünkü ikisinde de aşk vardı sol yanlarında. Bu dünyada kimine gül demişler kimini ağla! Bu öyle bir aşktı ki cümle âlem gözlerinde hiçti. Varsa yoksa gördükleri tek kendileriydi kalp aynasında.Nar Beyefendi gam çöktü derdi bulutlu havaya. Ve güzelim kirpiklerinde çiy tanesi asılı duruyor derdi Ayva Hanım’a. Tutup o inci tanesini hüp diye içine çekti ve sancımaya başladı. Bu, dedi aşkın sancısıdır güzel Ayva’m. Dünyanın en kıymetli incisinin sancısıdır. Sen böyle konuşunca ben kendimi çiçekle donanmış gibi hissediyorum. Sen hep konuş sevgilim, ben de o tatlı melodinle huzur içinde seni dinleyeyim. Hüzün bakışlı ağlayan Nar’ım. Bu kez lütfen sevinçten ağla, mutluluktan… Yazdıklarına baktım hep kahır ve dinmeyen gözyaşı sağanağı… Ben senin gülen ayvansam sen de benim gülen narımsın. Yârimsin, yarımsın, yaramsın.Nar Beyefendi’nin gözleri nemlenmişti. Ayva Hanım en güzel mendilini ki yüreğini onun gözlerine Yakup Peygamberin gömleği gibi sürdü. ‘Bela uzak dursun senden. Aşk gözlerinden aksın bir şelale gibi ve ben de nasibimi avuç avuç içeyim senden. Sözlerinde yer edeyim ve ilhamında her dem taze olayım. Derunuma kök saldın, dedi Nar Beyefendi Ayva Hanım’a. ‘ Sen Allah’ın emri peygamberin kavlisin artık bana.’ Kuşlar cıvıl cıvıldı. Çiçekler şen şakrak… Ayva Hanım’ın neden böyle betinin benzinin solduğunu anlamışsınızdır ve Nar Beyefendi’nin neden kırmızı olduğunu? İşte aşk sararıp solmak yanıp kül olmaktır. Ayva Hanım ve Nar Beyefendi gibi çifte kavrulmaktır.Onlar yürümüşler birbirlerine, sarılmışlar sımsıkı. Aşkın resmi diye süslemişler dünyayı. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
Gürhan GÜRSES