Bazarov nasıl birisidir? Kendisi Nihilist’tir yani “hiççi” Hiçbir otoriteye boyun eğmeyen, inancı olmayan, kurallara riayet etmeyen…
Neyi faydalı buluyorsak onun doğrultusunda hareket ediyoruz. Şu yaşadığımız çağda en faydalı şey her şeyi “reddetmektir” biz de öyle yapıyoruz ve her şeyi reddediyoruz.
“Her şeyi mi?”
“Her şeyi…”
“Nasıl her şeyi yani yalnızca sanatı, şiiri değil aynı zamanda söylemeye dilim varmıyor.”
“Her şeyi.” diye cevapladı Bazarov. “İnsan ya nihilisttir veya değil.” diye de noktayı koydu bu muhabbetin sonuna. Mesele bu: İnsan ya nihilisttir ya da değildir. Bir nevi 20. yy. mottosu… Duvarlara yazılacak, banklara kazılacak…
İki gencin ailelerini ziyaret etmesiyle başlıyor roman. Bu gençlerden biri Arkadi diğeri de Bazarov. Her şeyi elinin tersiyle bir kenara iten hiççi Bazarov. Arkadi ise Bazarov’un tesirinde olmakla birlikte tam olarak karar verememiş fikirlerine.
Herkesin hak ettiğini bulduğu bir yaşamda Bazarov da otopsi yaparken elini keser ve enfeksiyon kapar. Bu da sonun başlangıcı olur onun için. “Her şey boşuna, tat yok yaşanılan hayatta.” diyen Bazarov’u ölüme götürür bu kesik yara.
Bazarov’a göre aşk bile gereksiz bir eylemdir. Kadınlara, özellikle de güzel kadınlara düşkündü Bazarov, fakat idealist anlamda aşk veya onun adlandırdığı gibi romantik aşk, onun gözünde saçmalık veya affedilmez bir delilikti. Her şeyde olduğu gibi aşkta da saçmalık ve gereksizlik vardı. Yani onun gözünde aşk da bir hiçti.
“Otoriteleri tanımamalıyız.” Evet Bazarov bunu derdi. Hiçbir otoritenin hegemonyası altında değildi. Güce karşıydı. “Bizim kitabımızda iyi olmayan şey iyi demek değil midir?” diye sormuştu bir sayfasında kitabın.İyi olmayan şey hiççilere göre iyyidi, güzel olmayan şey de onlara göre güzeldi. Sarf ettiği her sözde hiççilik kendisini gösteriyordu ayan beyan. Belki de muhalif olmak ya da öyle görünmek bu genç çocuğu farklı kılıyordu.
Topyekûn bir reddin numunesiydi Bazarov. Zaten başkahramanıydı romanın. Diğer kahramanlar da onun etrafında şekilleniyordu. “Hakikatte var mıydı Bazarov?” diye sorarsak eğer kitabın son kısmındaki bilgilendirme diğer kahramanların akibetiyle ilgili bu hakikati ispatlıyordu.
Bazarov hiçbir şeye inanmama cesareti gösteren adamdır. Her şeyi iç eden ve bunun adını hiç koyan. Yine de ölümü acı verdi bana. Bir roman kahramanına üzüldüm.
Anne ve babasının onun mezarını ziyaretleri de içimi burktu. Yanlarında kalmaktan kaçınan Bazarov’un mezarına her gün giden anna babanın hüznü yüreğimi sardı. Evlat her zaman evlattır. Yerin altında da olsa üstünde de.
Bazen tavır koymak önemlidir otoriteye. İnsan ancak o zaman tamamlar kendisini ve nefsini hiçbir güce kul etmez. Bazarov’un ölümüne üzüldüm yine de. Söyleyemedikleriyle gitti, yaşayamadıklarıyla.
Temmuzun insanı eriten sıcağında yüreğimize kar serinliği getirip bizi mutlu eden ve ikisi özel olmak…
Acının ne dili var ne dini ne rengi ne de ırkı. Kim ayırır etle tırnağı……
“Sizin hiç babanız öldü mü? / Benim bir kere öldü kör oldum. / Yıkadılar aldılar…
“Benim çocuğum yapmaz!” demeyin. "Bunu yapanlar Karakoçanlı değil!” asla demeyin. “Bunu yapan dışarıdan birileri.” hiç…
Gönüllere sevgi tohumları ektiler. Bilemedik yaşarken kıymetlerini, Bir bir rahmet diyarına aktılar. Eksiliyoruz bir bir.…
Cahit Zarifoğlu'nun ölüm yıldönümü. Öyle ama şairler ölmez. Şiirleri yankılanıp durur kıyamete değin şu gök…
This website uses cookies.