Bağyan oturur musun? diyorlar ya illet oluyorum. “Bağyan” değil “bayan” da değil “kadın” olacak esasen. Yer vereceksen yavşamadan yer ver, gevşemeden… Neyse farklı yönden giriş yaptık ama mevzu başka! Toplu taşıma araçlarında bazen nezaket icabı, bazen malum sebeplerden – yaşlılık, hastalık, gebelik – dolayı, bazen de işgüzarlıktan dolayı oturduğumuz koltuktan kalkıp yerimizi başkalarına veriyoruz. İyi mi yapıyoruz kötü mü, bunu yerimizi verdiğimiz zatın tepkilerinden öğreniyoruz. Bu da bazen hayal kırıklığı ve pişmanlık olarak bize geri dönüyor, bazen de bir şükran olarak bize yansıyor. Çevresine tamamen kör ve sağır olanlar da var, çevresini pürdikkat inceleyenler de! Kulaklığını takıp beresini gözlerine çekip uyuyor numarası yapan da var, biri gelsin de yerimi vereyim tedirginliği içerisinde olan da var! Bu toplumda ne ararsan fazlasıyla var.
Efendisi de var gevendesi de!
Nazik olanı da var nobranı da!
Softası da var suntası da…
Kalası da var klası da!
Olmaya ki bir bayan kalabalığın ortasında kalsın, olmaya ki bir yaşlı ayakta kalsın hemencecik içimizdeki insani duygular harekete geçer ve sıcacık ve sağlam yerimizi onlara veririz. Karşılığında bir şey bekleme yoktur. Belki bir teşekkür, bir Allah razı olsun yeterlidir. Yerini vermeyenlerin “Baksana öküze, yerini verdi.” iç konuşmalarını da hesaba katmak lazımdır. Bazen de ters bir tepkiyle karşılaşırız ve içimizden “Lanet olsun içimizdeki bu insan sevgisine!” der kabuğumuza çekiliriz. İşte toplu taşıma araçlarında karşılaştığımız bazı olayları irdelemek istedim biraz. Gönül isterdi ki değerler eğitimini yedisinden yetmişine bütün halkımız benimsesin ve uygulasın. Sonsuz bir nezaket ve hürmetle insanlar iletişim içerisinde olsun. Kolay gelsin, teşekkür ederim, özür dilerim, affedersiniz vb. iç rahatlatıcı, nezaket parlatıcı dileklerimizi ve arzlarımızı her insan günde yüzlerce kez kullansın. Mevzuumuz toplu taşıma araçları ve bu araçlarda yer verme / me olayı…
– Nineciğim binmeyelim tramvaya. Baksana ayakta bile yer yok.
– Bize yerini verecek bir enayi buluruz, gel sen!
Bu toplumdaki en ayı nine sensin! Kahrolsun içimizdeki yer verme alışkanlığına. Bunu duyan yer verir mi bir daha! Yukarıdaki diyalog aynıyla yaşanmıştır. Toplu taşıma araçlarında yer verme konusuyla ilgili ciddi sıkıntılar yaşıyoruz bugün. Yer versen bir türlü yer vermezsen başka bir türlü… Nezaket gereği bir bayana yerinizi verdiğiniz zaman:
– Hayırdır, neden yerini bana veriyorsun? şeklinde bir ithamla karşılaşabilirsiniz. O kadar kuşkucu bir toplum haline geldik ki her şeyde bir yanlış aramaya başladık. En olmaz şeyleri bile zorla getirip milletin aklının içine sokmaya başladık.
– Neden olacak bayansınız, incelik olsun diye yerimi verdim size! Ama bunu yaptığım için çok pişmanım, ayakta kalın! diyebilirsiniz, hakkınızdır. Ya da onu gıcık etmek için “Ama bağyan” diyebilirsiniz! Bazen de üslup olarak çok kaba bir şekilde emrivakiyle karşı karşıya kalabiliriz.
– Bayana yer versene! diye seslenir bayanın yanındaki bayan!
– Neden?
– Hamile de ondan!
– Hamile olduğuna dair belgeniz var mı?
– Çok kabasınız.
– Evet kabayım ve bunu sizden öğrendim. Daha nazik bir şekilde yer isteyebilirdiniz. Hem kadının hamile olduğunu bilemem ki! Karnı daha belirgin değil! Hamile olan bayan yanındaki kaba bayanın üslubundan dolayı özür diler.
Bir yerde okuyup not almıştım. Orta yaşın altında iki bayan konuşuyorlarmış aralarında. Kadınlardan birisi geçenlerde metroya binen yaşlı bir amcaya yer verdiğini amcanın da iki istasyon sonra metroya binen genç ve hoş bir bayana yerini verdiğini gülerek anlatmıştı. Ah be güzel amcam oldu mu şimdi? Maksat güzellik olsun değil mi? Güzel bayanlara yer veriliyor gibi bir sonuç mu çıkarmamız gerekiyor acaba? Ne dersiniz?
Yanında ortaokul çağındaki çocuğuyla bayanlar biner bazen. Büyük ihtimalle altın gününe gidiyorlar. Sizler de bayan otursun diye yerinizi vermeye teşebbüs edersiniz. Çocuğu ayakta kalsa da bir şey olmaz diye düşünürsünüz. İşte tam ayağa kalkıp “Bayan buyrun oturun” dersiniz ya! İçiniz toplumsal bir vazifeyi yeri getirmenin hazzı ile tavan yapmak üzereyken yerini vermek için kalktığınız bayan kocaman çocuğunu oturtmaz mı yerinize! Sinirden öldüğünüzün resmidir o görüntü. Bazen de yerinizi vermek için kalkarsınız ama yerinizi vermek istediğiniz bayan sizi görmezlikten ve duymazlıktan gelir. Hiç oralı olmamış gibi davranır. Sap gibi kalırsınız kalabalığın ortasında. Artık otursanız da bir manası yoktur. Bazen de aracın içi tıka basa doludur. Ayakta bekleyen bayanlar ve yaşlılar var. Hanım ablamızın birisi de çocuğuyla kurulmuştur iki koltuğa. Ayakta bekleyenlerin sinirli ve sorgulayıcı bakışlarına aldırmaksızın oturmaktadır çocuğuyla. Hem de tek koltuk parası ödediği halde. Bir tek çayı eksiktir. Ta ki şoförün uyarmasına kadar! Her neyse…
Yerinizi sağlama alın derim. İhtiyacı olan biri çıkarsa da vicdanınıza kalmıştır her şey! Yerinizi verirseniz kaybedeceğiniz tek şey sadece o yolculukta yeriniz olacaktır. Yerinizi vermeseniz belki de kazanacak olduğunuz bir sevaptan mahrum kalacaksınız. İlerleyelim beyler!
Çok gerideyiz.
Gürhan GÜRSES
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.