Sivas’ı görüp Başbağlar’ı görmeyenin vicdanını sorgular, Sivas’a yanıp Başbağlar’a yanmayanın da aklından şüphe duyarım. İkisi de tek elden idare edilen tertipli bir katliamdı. İkisinin de acısını ülke olarak çekiyoruz. Birini öz görüp diğerin üvey görmeyi de kabul etmiyoruz. Acı aynı acı, kahır aynı kahır; gözyaşı aynı gözyaşı, insan aynı insan, can aynı can…

Başbağlar… 210 evle beraber büyük – küçükbaş hayvan ve otlar yakılıp 33 can katledildi. Sıradan bir terör olayı değildi, tertipli bir katliamdı. Neden bu katliam önlenmedi? Başbağlar, Sivas’a 500 km uzaklıkta ve Erzincan’ın en son köyü. Neden burası seçildi? Katliam anında çıkan yangına neden müdahale edilmedi? Silah sesine yakındaki jandarma neden gitmedi? Cenazelere otopsi yapılmadı, çevrede 600 boş kovan toplandı ama hiçbirine balistik inceleme yapılmadı. Ve neden yakalanan sanıkların hemen hepsi serbest bırakıldı? Dosya neden kapandı, basın neden duyarsız Başbağlar’a? Sorular çok ve çetrefilli oysa Sivas davasında hüküm giyenler vardı.

Yüreğim kan ağlar, başım karalar bağlar. Oy dağlar, yüreğimi temmuzda bak neler dağlar? Ve görür, bilir, anlarım ki bu ülkede saflar sımsıkı tutulmuş; ne biri başkasına yanar ne de başkası birine ağlar! Bal gibi de 5 Temmuz’da herkes dublaj yapar.

Başbağlar, yüreğimi dağlar. Solum Sivas, sağım Başbağlar… Sağ ve sol kolumuzu koparttılar! 2 Temmuz 1993 Sivas faciası… 5 Temmuz 1993 Başbağlar katliamı… Yazılı, görsel ve sosyal medyada Sivas ve Başbağlar’a bakın. Hangisi daha baskın ve daha ön planda! Sivas’ta insanlarımız öldü, Başbağlar’ da da. İkisini yapan aynı el, aynı güç, aynı zihniyet.

Çıkartılmak istenen aleni bir Alevi – Sünni çatışmasıydı. Başaramadılar ama yüreğimizi yakıp canımızı katlettiler. Bugün birini gör, diğerine kör olmayalım. Her iki katliamda da ülke olarak canımıza kastedildi ve bizi en hassas yerimizden, kardeşliğimizden vurmaya çalıştılar.

Sivas’ta 33 insanımız dumandan zehirlenerek 4 insanımız da kurşunla vurularak öldürüldü. Tasvip etmemiz mümkün değil aksine lanetliyoruz. Başbağlar’ da da güya Sivas’ın öcünü almak için 33 insanımız dizildi sıraya, tarandı kurşunla. Suçları neydi acaba, günahları? Yoktu.

Ülke olarak kaç tane sırat köprüsünden geçmişiz bugün daha net görülüyor. Sivas’ı unutmayalım ama Başbağlar’ı da. Unutursak tarih tekerrür eder, Allah korusun, aynı zihniyetler sahne alır ve toplumsal suikastlar devam eder.

Başbağlar’da bir köy katledildi. Tarihi, sosyal tesisi, aracı gereci, hayvanları, otları yakıldı ve köy tamamen yok edilmek istendi. 33 insanımız katledildi: bunlardan bir çocuk, bir kadın ve 3 erkek yakılarak gerisi taranarak…

Silah sesleri, yakılan evlerden çıkan dumanlar ve edilen ateşler jandarma karakolundan duyulduğu ve görüldüğü halde sabaha kadar bu katliama müdahale edilmedi. Bunu yapanlar “Sivas’ın intikamını aldık.” diye bildiri bırakıp ellerini kollarını sallayarak köyden gitti.

Başbağlar analar ağlar, bir de babasız kalan bebekler, bir de yeni evlenmiş gelinler! Gerisi kendi çalar kendi oynar! Oysa ateş düştüğü yeri yakar. Sivas’ı gören Başbağlar’ı da görsün. Birini gör, diğerine kör olmasın kimse.

Başbağlar, Türkiye’nin başını karalara bağladı. Sivas nasıl yüreğini yaktıysa Başbağlar da bağrını yaktı ülkenin.

Başbağlar; gözleri bağlı, vicdanları saklı, şefkatleri prangalıların görmek istemediği, dile getirmekten bile imtina ettiği bir katliamdır bu ülkede. Sivas da ölen can da Başbağlar da ölen patlıcan mı diye ironiye alalım. Sivas’ta dumandan zehirlenen insan da Başbağlar da katledilenler insan değil mi? Oraya yakılan türküler var da Başbağlar’a değinen hiçbir şey yok! Birine üzülüp diğerine seviniyor musunuz? Birine yas tutup diğerini pas mı geçiyorsunuz? Her ikisini yapanlarda aynı güçlerdi. Kalbimizin bir yarısı Sivas, diğer yarısı Başbağlar’dır. İkisi de yaralanmıştır orta yerinden ve asla izleri silinmeyecektir bu ülkenin hafızasında. Dualarımız onlaradır bugün.

Sivas’a yanan Başbağlar’ a da yanmak zorundadır. Sayfa sayfa Sivas anılırken ve failleri hüküm yemiş yatarken Başbağlar’la ilgili hiçbir hüküm yok. Sanki orada hiçbir olay ve öldürülen yok. Garip değil mi? İki gün arayla insanlar katlediliyor bu ülkede. Mantık aynı mantık, el aynı el, zalim aynı zalim.

Kocaman iki acı var yüreğimizde ve nutkumuz tutuluyor, gözlerimiz doluyor. Ne geçti elinize katil sürüleri? Onlarca insanın günahı boynunuza dolandı. Elinize onların kanı değdi. Onların canı yandı sizin hiç mi vicdanınız sızlamadı? Siz insan değil misiniz?

Yaşadığımız çağdan ve -güya var olan- insanlıktan nefret etmemiz için bu iki katliam yeter.

Başbağlar; analar karalar bağlar, gerisi gözünü bağlar.
KAPTAN

Önceki İçerikMeczubun Biri
Sonraki İçerikGİDERKEN BİR MUŞTU GİBİYDİLER
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.