O kadar dolmuştu ki Keban olurdu içini boşaltsaydı eğer bir çukura. Mübalağa bile az kalırdı onun hüznünün yanında. Bir insan yağmur yüklü bulutlara benzer miydi? Benzeseydi eğer eminim ki hiç dinmeyen bir yağmur olurdu, sönmeyen yanardağ…

Hep kayan bir yıldızdı o; düşen bir damla yaş, sararan yaprak, yalvaran dudak, titreyen kalp, idrak eden akıl… Üst düzeyde sevmişti belli, sesi çoktu içinde yaşadığı aşkın, rakımı yüksekti sevdiği kadının, havası da cabasıydı.

  • Sen benim ne çektiğimi nasıl bileceksin? diye haykırıyordu martın yağmurlu ve

soğuk bir gecesinde. Hiç kimse yoktu ömründe. Gecenin ayazı vuruyordu içine, titriyordu. Bir insan bu kadar mı yalnız olurdu? Baştan ayağa yalnız kokuyordu. Beni çarpan bu oldu galiba çünkü bana benziyordu. Bay G, hüznün adıydı. Rengi hep siyah, bahtı hep ayrılığa ayarlı, ağzı hep hüzne sayarlıydı.

  • Sen uzaktan uzağa sev yeter. diyordu gözleri yaşlı, üstü başı sırılsıklam. Bir sevdiği

vardı ve hep sevdiği olarak kalacaktı. Hayaldi belki de, yoktu. Bir hülyaya sevdalanmıştı, görmemişti henüz yüzünü. Ya görseydi, böyle hüzne bulaştırır mıydı sözünü? Neyse! Ona 24 saat ilan ediyordu aşkını da o; duymuyordu, bilmiyordu, görmüyordu.

  • Ben senin bir seviyorum deyişine bütün insanları kapı dışarı ederim ömrümde.

Yakarım yazdığım her şeyi. Senin bir gülüşün bana, çiçek bahçesidir. diyordu. O kadar kalbi ve netti ki! Her şeyden şüpheye düşebilirdi ama ona olan sevgisinden zerre kadar şüpheye düşmüyordu. Seviyordu belki de buydu yaşama geliş amacı.

  • İhtimal dâhilinde olsa dahi seni bir an görebilmek için diğer bütün günleri kör

geçirmeye razıyım. dediğinde işte o zaman göklerin de Bay G’ye ağladığını anladım. Bir insan bu cümleleri duyduğunda elbette bu cümlelerin yaşayıp kök saldığı o eşsiz kalbe saygı gösterir, ona sonsuz bir sevgi besler. Onu ilk o zaman anladım ve oturup ağladım.

  • Var mı senden daha ötesi bende, sınırımsın. Sen benim neler yaşadığımı kimden

öğreneceksin? İçim işgal altında, ömrüm zapturapt altında. O kadar tekim ki, bir ses duymayayım hemen sana yoruyorum yani benim güzel sevdiğim anlayacağın senin dışındaki bütün seslere sağırım. O kadar güzel konuşuyordu ki sanki içinizde ılık ılık bir şeyler kalbinizden gözlerinize hücum ediyordu. Ona dikkat kesileli kaç dakika oldu, hayran olalı? Bay G, var mı senin gibisi âlemde? Yok, gayet eminim.

  • Benimle hiç konuşmadın ki yüz yüze. Tutmadın ki elimi, dokunmadın ki saçıma.

Gözlerime dikip gözlerini bakmadın ki! Gülüşümü biliyor musun sen? Sahi gözlerimin içindeki hüznü görebildin mi? Dudağımın kıvrımına inen gülümsemeyi… Ellerimin sıcaklığını… Bir kırlangıç ürkekliğimi… Sesimdeki titremeleri can kulağıyla duydun mu? İçine işledi mi sesim? Karakterim sindi mi aklına? Kalbin tasdik etti mi beni? Sanmıyorum.

Onun aklı takılmıştı sevdiğine, bozuk bir teyp gibiydi. Ben yoktum, başkası yoktu, hiç kimse yoktu onun gözlerinde. Bir tek o vardı! Yağmur altında serenat desem olmazdı çünkü sevdiği kadın yoktu ama adamın içinde o kadın ne de çoktu. Bütün harfleri, heceleri, kelimeleri ve cümleleri sanki o kadından bahsediyordu. Büyülü bir havası vardı, muhteşemdi. Hüzün bu kadar mı gelip oturur bir kalbe ve o kadar mı yakışır bir adama!

  • Sen beni hiç sevmedin ki! Beni gördüğün halde benimle göz göze gelebilme

cesaretini  gösteremedin. Benimle konuşabilmeyi göze alamadın. Sevdin değil mi? Bir yabancı gibi çekip gittin yanı başımda. Beni sevdiğini hiç söylemedin. Sana tam hazır olduğumda benim neler çekeceğimi düşünmeden çekip gittin. Seni suçlamıyorum, lanet olası kendimi suçluyorum. Zehir soluyorum oksijen diye. Bir an önce çekip gitmeyi bu dünyadan, kimseyle konuşmamayı, asla gülmemeyi… Sensiz yapabilirim sanıyorum ve hep kendimi kandırıyorum işte. Goethe, Genç Werther’i yazdığında Allah’tan Bay G yoktu. Werther’i okuyup intihar edenlerin çokça olduğu söylenir hep. Ya Bay G’yi okuyup dinleyenler ne yapardı? Goethe, kıskançlıktan ölürdü, belki o da intihar ederdi. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Yağmurun altında Bay G ve Elazığ sırılsıklamdı ve tahminim yer gök Bay G’ye eşlik ediyordu.

kaptan

GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

Recent Posts

SILA BEBEK

Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…

5 gün ago

ÇOCUKLARDAN UZAK DURUN

Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…

1 hafta ago

NARİN

Nasıl da güzel bir ismi var. Nasıl da zarif… Nasıl da… Nutkum tutuldu. Kim ne…

3 hafta ago

KUNDAKLAR KEFEN OLURKEN

TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…

4 hafta ago

TELMİH SOHBETLERİ

TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…

1 ay ago

ÖLÜ ÇOCUKLAR ÜLKESİ

Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…

2 ay ago

This website uses cookies.