ARİF NİHAT ASYA’NIN 47. ÖLÜM YILDÖNÜMÜ, RAHMETLE ANIYORUM

“Şehitler tepesi boş değil,
Biri var bekliyor.
Ve bir göğüs, nefes almak için;
Rüzgâr bekliyor.” diye haykıran şair; bayrak şairi, Arif Nihat ASYA…
            Bir bayrak rüzgâr bekliyor ve mezarı başında bir avuç insan vefasını sunuyordu bayrak şairine. Üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin ezberindedir “Bayrak Şairi”miz ibaresi. Başka hiçbir şey yok ona dair, hiçbir iz yok onu yâd etmemize gerek duyulan, hiçbir nişane yok onu hatırlatan. Toplumunda öyle bir derdi yok, eften püften kültürel, sanat ve magazin haberlerinden zaman kalırsa!

Bayrak şairi diye tanındı, bilindi. Bundan öte paye mi var bir şair için. Bundan ziyade nam u nişane mi var bu âlemde sahiden şair olan için.

Ölümünün 47. yılıydı bugün. 5 Ocak 1975’te vefat etti Arif Nihat ASYA, haberiniz var mıydı? Bilir miydiniz 5 Ocak’ı? Noel Baba gibi yabancı değil, bizden biriydi. Sahi tanıyor muydunuz? Arif Nihat’ı bileni görmedim aynı bayrak altında yaşarken şebiarusu hatırlayan kalabalık mı kalabalık bir topluluğu da görmedim ülkem vitrinleri çam ağacıyla süslüyken.
Bayrak şairimiz mezarında bir bayrak rüzgâr bekliyor dercesine dualarınızı bekliyor. Televizyonlarda geçti mi haberi görmedim, gazetelerde kısacık bir haber metni olarak yer aldı, açık mı açık bir manken kızımızın fotoğrafının altında!
3 yaşında babasını kaybetti, yetim kaldı. Annesi başkasıyla evlendi. Dedesi annesinin onca gözyaşına rağmen Arif Nihat’ı vermedi ona. Belki de Türk şiirinde anne üzerine en fazla şiir yazanlardan biri de Arif Nihat’tır bu yüzden sonra öksüz kaldı.
Bir şiirinde buna işaret etmişti naçizane ama duyan olmuş muydu acep?
“Hastalık, sevgisizlik, öksüzlük…
Neler geçirdim ben!
Çıkabilseydi bir ‘güzel’ diyecek
Güzelleşirdim ben!” Halası baktı ona öksüzlüğüne ve yetimliğinde. İçinde  büyüttüğü özlem ile dizelere döktü hissiyatını.
“Onlar, almakta parsadan hisse
Bize kalmakta kıssadan hisse!” diye yazmıştı herkesin parsa peşinde koştuğu bugünlere ne de güzel işaret etmiş şairce. Kimi vatan toprağı üzerine laga luga yaparken kimileri şehit düşüyor gözü kara bir şekilde. Kimi çalıp çırparken devlet malı deniz yemeyen domuz saçmalığınca, kimileri devlete aittir milletin malıdır diye elini sürmez.  Necip Fazıl demişti ya “Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.” Arif Nihat ASYA nur akan tarafı temsil ediyordu.

Ninesi ve sonra dedesi vefat edince halası bakmaya çalışır, yokluk içinde kalır. Bu yoklukta okuldan alınır doğal olarak oysa dedesinin vasiyeti vardır “Torunumu mutlaka okutun.” diye. Halası dayanamaz Arif Nihat’ın ağlamalarına ve yatılı okula kaydını yaptırır bir ara. Devlet eliyle okur küçük Arif Nihat. Kimsesiz, ailesiz bir şekilde Anadolu’da 11 sene okudu. Belki de şairliğinin en keskin dönemlerinin temelleri atılıyordu bu yalnızlıkta.
İki kez evlendi.
Öğretmenlik yaptı.
Milletvekili oldu sonra!
Arif Nihat Asya yazın yaşamında neler yaptığını bakınız nasıl yazdı: “Vurgunculuk yapmadım, soygunculuk yapmadım. Muhalefette; memlekete fayda gördüm, muhalefet yaptım. Boyuna yazmak kolay iş değildir; imla yanlışı da cümle yanlışı da yapmış olabilirim; lakin yalan haber vermedim, yalan mazbata yapmadım. Tesir yaptığım olmadı değil. Fakat tazyik yaptığımı gören yoktur. Devletin memuru oldum; bir partinin memurluğunu yapmadım. Grupların çıkarı için maddeler düzmek aklımdan geçmedi. Alnımın akı ve şerefimle köşemde baş başa kaldım ve göğsümü gere gere, alnımı aça aça muhalefet yaptım.
            Hakk’ı dinledim, yanlışlarımdan dönmesini bildim, ağzımdan çıktı diye manasız inat yapmadım. Millete hizmeti şeref bildim. Şahsa kölelik yapmadım. Ve dil yalancılığı da, kalem yalancılığı da yapmadım. Belki dalgınlıklarım, ihtiyatsızlıklarım oldu. Çok şükür ki madrabazlık, kurnazlık, düzenbazlık yapmadım.
            ‘Şunu yapmadın, bunu yapmadın, o halde ne yaptın’ diye sorarsanız; cezasını, kazasını, ezasını da düşünerek muhalefet yaptım.”
Er kişilere duyurulur.
Bayrak şiirini yazdığı 5 Ocak günü, 1975 yılında Ankara’da öldü. Mehter marşıyla  defnedildi. O bir ülkücü, o bir milliyetçi, o samimi bir müslümandı. Peygamber efendimiz için yazmış olduğu naatta geçen şu dizelere bakın bir zahmet:
“Gel, ey Muhammed, bahardır.
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır!
Hacdan döner gibi gel;
Miraç’tan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!”
Ve o bir şairdi.

Bir gariptir benin memleketim bir tuhaftır.
“Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim;
Yeryüzünde yer beğen
Nereye dikilmek istersen
Söyle, seni oraya dikeyim!” Bayrak şiirinin bu son dörtlüğü emperyalist mesaj içerdiği için sansüre uğradığında “elleri kırılsın elleri kırılsın” diye bedduada bulunmuştur Arif Nihat. Ülkemin garipliği ve tuhaflığını bunun üzerine söyledim. Ayrıca “Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü…” dizesindeki “kızıl” sözcüğünden dolayı komünistlikle suçlayanlar dahi olmuştur. Va esefa!
Bayrak şairimizi rahmetle anıyorum.
“Dağlar lisana geldi, gökler lisana geldi;
Şerh oldu Mesnevî’den yıldızların kelâmı.
Şeffaf mavinizden abdest alıp el açtım
Artık yakındayım, ey gökler, duyun duamı

Önceki İçerikBABALAR VE OĞULLAR
Sonraki İçerikFethi Sekin
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.