Deneme

ben, bende kalır mıyım o an

Arz-ı hâl etmeye cânâ seni tenhâ bulamam

Seni tenhâ bulıcak kendimi aslâ bulamam

                                                                 Ulvî

 (Ey benim canım, ben sana derdimi arz etmek istiyorum ama bir türlü seni yalnız bulamıyorum; seni yalnız bulduğumda da kendimden geçiyorum, bu sefer kendimi bulamıyorum.)

Hiç yalnız değilsin, mumun etrafı gibi kalabalık başın. Pervaneler dört dönüyor, sırf sana katabilmek için kendilerini. Bu yüzden sen de başını şöyle kaldırıp bakamıyorsun o fasit dairenin dışına. Bu kalabalığın kuru bir kalabalık olduğunu düşünüyorum ama seni ziyadesiyle meşgul ediyor. Laf cambazları şimdi sarf ediyordur en âlâyyül âlâ sözlerini, en müstesna şiirlerini diziyordur şairler senin huzurunda, ressamlar en muhteşem resimlerini çiziyordur bir tablo gibi senin ve şarkıcılar en güzel nağme ve melodilerle kulağının pasını siliyordur. İşte bu vaziyet içinde sana ulaşamamanın acziyeti ve mağduriyeti içinde sancılanıyorum.

Kimin seni var ki böyle? Gökteki en parlak yıldızdan daha parlak, yerdeki en güzel çiçekten daha güzel… Baktı mı insan gözleri kamaşır ve bir güzellik hissi yayılır saçından tırnağına kadar. Bir yel eser kokunu getirir, bir gül boy verir yanağına teşbih olur, bir servi endamın olur. Dişlerin inciden pahadır, kirpiklerin en yalınkat askerin okundan daha sivridir, Allah korusun değdiği canı alır. Kaşlarınsa bu canı hedef eden kirpiklerinin gerildiği yaydır. Bilmem ki bu benim dilimdeki nasıl bir vay’dır? Rabbim özene bezene yaratmış seni ve güzelliğin numunesi diye de yeryüzüne indirmiş. Seni gören kendinden geçmez de ne olur? Etrafın sen sarhoşu, bu yüzden onları yargılamaya hakkım yok. Bu dünyada bir gözün görüp görebileceği en güzel şeysin sen. Şimdi nasıl çıkacağım ki bunların arasından da gelip seninle iki hoş kelâm edeceğim, mümkün mü?

Sesini duyan kulak dünyanın en güzel kulağı olur. Seni gören göz dünyanın en güzel bakan gözü olur. Sana açılan dudak dünyanın en güzel kokularını getiren nefes olur. Yani demek istediğim şu ki sana bulaşan her şey mutlaka ezeli ve ebedi bir güzelliğin parçası olur. Bütün hissiyatımı en nadide kelimelerle bir mücevherat gibi dizmek istiyorum ak gerdanının sayfalarına. Ki bu inciden gerdanlığın ederi senin gerdanına takıldıktan sonra ortaya çıkar: Paha biçilmez olur.

Kimi sana bakmak için etrafında, kimi sesini duymak, kimi elini tutmak, kimi bakışına bir kerecik de olsa mazhar olmak için. Herkesin bir mecburiyeti, meftuniyeti illaki var. Herkesin yolu bir şekilde sana çıkıyor. Bütün kaplerin çıktığı adres  sensin.

İşaret parmakları seni gösteriyor. Yolda ve darda kalanların, gidecek başka kapısı olmayanların… Sana göç var ve bu herkesin iradesi dışında oluyor. Dünyanın en güzel göçü desem mübalağa etmiş sayılmam. “Göz hakkı” diye bir şey var bizde, belki de insanlar güzeliğinin göz hakkı için sana geliyor. Yüzündeki nikabı şöyle hafiften çekip yarısını dahi göstersen gülcemalinin -eminim ki- bunu görenlerin çoğu yığılıp kalır olduğu yere. Şarabın sarhoşluğu olsa olsa insanı ayıltan bir sarhoşluk olur. Senin sarhoşluğun asla geçmez. Bir kere o sarhoşluğa düşen ömür billah kendisini kurtaramaz bir daha senden.

            Diyelim ki geldim yanına, işte bir başka sorun da burada başlıyor. Kalır mıyım “ben bende” o an? Seni bulurken kendimi aramaya başlıyorum. Kendimi bulunca da seni aramaya başlıyorum. Bunu ifade etmeye kudretim yok. Kalemim kavi değil o kadar, kağıt bu hisleri taşıyacak kadar yangına dayanaklı değil.

            Bu arayış mahşere kadar sürsün istiyorum. Çünkü bu arayışın cana kattığı lezzetin – ki bu lezzet hüzünle sunuluyor- asla emsali yok.  İşte hâlim bu. Ne tarafa dönsem sen varsın aklımda. Ne düşünsem sen geliyorsun aklıma. Çaresi yok bunun ki olmasını da istemiyorum zaten.           

kaptan

GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

Share
Published by
kaptan
Tags: BEN

Recent Posts

SILA BEBEK

Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…

7 gün ago

ÇOCUKLARDAN UZAK DURUN

Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…

1 hafta ago

NARİN

Nasıl da güzel bir ismi var. Nasıl da zarif… Nasıl da… Nutkum tutuldu. Kim ne…

3 hafta ago

KUNDAKLAR KEFEN OLURKEN

TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…

1 ay ago

TELMİH SOHBETLERİ

TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…

1 ay ago

ÖLÜ ÇOCUKLAR ÜLKESİ

Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…

2 ay ago

This website uses cookies.