“Seni aşka mahkûm ediyorum.” dedi ağır aşk reisi gönül mahkemesinde. İlk duruşmada ağırlaştırılmış müebbet aşka mahkûm oldum. Savunulacak hiçbir yanım yok, sırılsıklam aşığım çünkü. Her şey bütün berraklığı ve şeffaflığıyla ortada… Onu görünce hızlı hızlı çarpan bir kalp, terleyen bir el, sağa sola bakan bir çift göz, kekeleyen bir dil.
Her şey ve herkes uluorta bütün delil ve tanıklarıyla aleyhimde. Leyla, Aslı, Şirin vesaire… Şiirler, hikâyeler, yorumlar…
Oysa “seviyorum”dan başka yorum yapmadım.
Oysa onun adını duyduktan sonra şiiri bıraktım.
Oysa o benim evvel ahir tek hikâyem.
Suçum onu haddinden fazla sevmek anlaşılan haddi aşmışız be gülüm! Biraz abartmışım hani, biraz şımartmışım. Kabı taşıran son damla suçmuş meğer yüreği taşıran aşk cürümmüş.
O konuştukça ben sustum.
Ben sustukça o konuştu.
Asıl ben onu cezalandırıyorum da haberi yok.
Gönlümün bir tane dahi avukatı yok, onun avukatı herkes.
“Seni aşka mahkûm ediyorum.” dedi ağır aşk reisi gönül mahkemesinde. Ağırlaştırılmış müebbet aşka mahkûm oldum ilk duruşmada.
İtirazlar sevgili tarafından, temyizler, davalar, müdahaleler, müdahiller…
Gözyaşlarımı içime akıttım, içimin kara denizini oluşturdum bu gözyaşlarıyla.
O hâkimdi ben âşıktım.
O savcıydı ben lâldim.
O avcıydı ve ben avdım.
O, beni yargılarken gönül mahkemesinde ben onu durmadan seviyordum. Zamanımın bir anının dahi onsuz heba olmasına razı değildi derunum. O beni yargılıyordu, bense onu seviyordum. Yargılarken sevemezdi zira.
O suçladı ben inadına sevdim.
O mahkûm etti ben ahına dek sevdim.
Gel gitler.
Git geller.
2. dava derken…
“Seni aşka mahkûm ediyorum.” dedi ağır aşk reisi gönül mahkemesinde. “Ağırlaştırılmış müebbet aşka.” Sonra “Yok” dedi “Hafif kaldı bu ceza.”
“Seni aşka mahkûm ediyorum.” dedi ağır aşk reisi gönül mahkemesinde. Sonra “Yok” dedi “Ucuz oldu bu ceza.”
Ve ekledi alelacele: “Sevgilinin çatık kaşlarında kurulu darağacına hem…”
“Saçları ipin olacak boynuna dolanan, ipeğimsi bir ölüm olacak sevgilinin saçlarında salınırken hayallerin.”
“Onun gözleri cellâdın olacak.” dedi ağır aşk reisi. “Seni ölmeden öldürecek! Kirpikleri sineni dağ dağ edecek, kaşları yay olacak o bakışlara, ok ok batacak içine. Kolları iskemlen olacak bir itimlik…” Sonra ev yıkan ve ocak söndüren bir irin kahkahası… Karar kesin, aşk kader, ölüm mukadder.
“Seni aşka mahkûm ediyorum.” dedi ağır aşk reisi gönül mahkemesinde. Sonra “Sevgilinin can alan ahı, gönül talan eden vahı, kalp yıkan beyanı üzerine…” dedi.
“Son arzun nedir?” diye sual eyledi ağır aşk reisi.
“Onsuz; bu dünya azap, öbür dünya harap” dedim. Duymazlıktan geldi. Zaten iş olsun diye sormuştu… Devam ettim usulca: “Beni onun gamzelerine defnedin.” diye.
Ağır aşk reisi kalemi orta yerinden kırdı.
İnfaz hakmış, son söz nahakmış.
Sevgilinin darağacında asılı kaldı yüreğim.
Sevgilinin gamzelerinde gömülü kaldı ruhum.
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.