Alt tarafı yaşayıp gidecektik bu dünyadan. Başkasının silahıyla göğsümüzden vurulup ölmeyecektik. Kendi kaderimizle ölecektik. Biraz gülüp eğlenecektik bu dünyada; bize bahşedilen nimetlerden tadacak, keyif alacaktık yaşamdan. Ciğerlerimize çekecektik temiz havayı, güneşlenecektik, yağmurda ıslanacaktık ve iliğimize değin hissedecektik yaşamı. Müsaade etmediler.
Cehennem gibi bir yer oldu bu ülke. Şeytanlar dolaşıyor sokaklarda. Boş silah gibi adamlar türedi ülkemde ve bunlar gözlerine kestirdikleri kadınlara şeytan olup dolduruyorlar o boş silahı ve apak gülün üzerine damlatıyorlar al kanı.
Bensu, 23 yaşındaydı. Kuzeninin eski kocası, takıntılı bir psikopat tarafından Muğla Milas’ta göğsünden vurularak öldürüldü, kadındı. Sevgilisi değil takıntılı bir psikopat tarafından katledildi Bensu. Katili kuzenin eski kocası… Bensu göğsünden vuruldu. Otopside yarsanız o göğsü; sevinçleri çıkacak ortaya genç bir kadının, özlemleri ve yaşamadığı onca güzelliği. Yarım kaldı işte her şeyi. Sevmediği ,istemediği ve reddettiği bir cani tarafından göğsünden vuruldu ve düştü kara toprağa. Ateş düşmez de ne olur şimi her ocağa? Rahat olmayan evinizde daha! Bensu ülkemdeki bütün kadınların adıdır ve bu ateş aslında bu ülkede tüten en son ocağa kadar düştü.
Yazılacak bir şey de yok, konuşulacak da ama yapılacak tek şey var: Katil ve katiller, cani ve caniler dolaşamayacak öyle ellerini kollarını sallayarak sokaklarda. Bilecekler başlarına ne geleceğini, ölümden de beter bir gazaba uğrayacaklarını?
Kadın cinayetlerinde en nefret ettiğim soru şu: “Neden öldürülmüş, acaba kadın ne yapmış?” Bu da en az o cinayet kadar korkunç ve üzerinde düşünülmesi gereken vahim bir durumdur. Şimdi kalkıp da bu soruya şöyle cevap versem: kadın olduğu için katledilmiş; anne, eş, sevgili… Yüz vermediği ve reddettiği için…
Kadın sevmek zorunda değil. Zorla güzellik olmaz. Silahla bıçakla olacak bir iş de değildir sevmek. Sevseydi bile yine o bıçak ve silahla illaki karşılacaktı. Ruhunuz kötü sizin. İliğinize değin işlemiş canilik. İçiniz katil, işiniz cinayet! Yağmur düşse üstünüze katran olup akarsınız. Bahar olsa leş olup kokarsınız. Sevmediği, istemediği, reddettiği biri tarafından katledildi Bensu. Kan yağıyor bu bahar mevsiminde ülkemin göğünde, Bensu’nun kurşunlanan göğsünde.
Erkeklik taslamak, adam olduğunu zannetmek, silahın vermiş olduğu sahte cesarete sırt dayamak!
Yere girsin adınız da canınız da ey katil ruhlu yaratıklar! Nasıl bir imtihan ki sizinle aynı çağda, aynı göğün altında ve aynı toprakta yaşamak? Reddedilince kabullenmeyi bil, sevilmedin mi bırak ardını, saygı göster sevmişsen kadını, yaşam hakkına girme, gül yerine kül atma gülüşünü sevdiğinin üstüne! Sahi kime söylüyorum bunları?
Saçlarına rengarenk çiçeklerden taçlar takılmalıydı Bensu’nun oysa üzerine kürek kürek toprak atıldı bugün. Yaşamak hiç bu kadar rezilce olmamıştı, adice ve canice. Sizi istemeyen bir kadına musallat olmanız ve onu katletmeniz alçaklıktır.
Tapulu bir mal değildir kadın! Parselli bir arsa ya da! Yüzölçümü olan bir tarla da değildir. Size miras kalan bir tereke de değildir. Sizin sahip olduğunuzu zannetiğiniz mülk de değildir! Ve siz azrail değilsiniz! Kadına ölüm kusan bir makine de değilsiniz! Adam da değilsiniz ,erkek de! İnsan hiç değilsiniz! Adınız da batsın canınız da çıksın. Sevdanız da yerin yedi kat dibinde girsin, arzunuzun da kökü kurusun.
Alt tarafı bir çiçek koklayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp gidecektik bu dünyadan. Bir gülüşe meftun olup, birkaç dize yazıp, tüm dertlerimizi unutacak şekilde sevdiğimize sarılıp çok şükür yaşadık ve bize emanet edilen canı hakkıyla icra edip rabbe teslim ettik deyip gidecektik tertemiz.
Elinde silahıyla kapımızda bekleyen kim; ardımıza bir gölge gibi düşen, canımıza kasteden, bahçemizi talan eden, hayvanlara eziyet eden ve kadınları katleden?
Al tarafı yaşayıp gidecektik.
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.