Deneme

BÎHNA SÊVÊ

16 Mart’ta elma kokusu gelir burnumuza. Halepçe gelir. Utanırım insanlıktan. Elma yemekten ve demekten sakınırım o gün. En kötüsü de kalleşçe olanıdır katliamların, kardeşçe yaşamak dururken.

Halepçedir bir yanımız, resmen yanar dökülür tenimiz pul pul. Etlerimiz elma kokusunda, gözlerimiz yaşamak arzusundadır. Oysaki cesetlerimiz sokaklarda cansız bir şekilde ulu ortadır.  Analar, çocuklar, dedeler, nineler sonra kediler, köpekler, kuşlar, sonra otlar çiçekler hepsi boynu büküktür. Bugün dahi böyledir oralar, bugün dahi içten içe zehirdedirler.

Nine, dede yan yana ölüm şarabını, ana ve kuzusu kol kola ölüm şurubunu içmektedir. Genci yavuklusu sere serpe ölmektedir. Hepsinin güneşin altında, tozun içinde nefesleri kesilmektedir çünkü elma kokusu genizlerini yakmaktadır, cieğerlerini; soluklarını kesmektedir.

            Ne zaman bir ema kokusu hissetsem Halepçe gelir aklıma. İnsanlığımız ayaklar altındadır!

Yaşadığımız çağa lanet olsun iki gözüm; gezdiğim dağa, oturduğum bağa… Yaş farkı yok kimyasala maruz kalanların. Kim sallar bunca zehri, kim boca eder milyonların üstüne bunca kimyasalı? Vicdan yok mu, izan ve Allah korkusu? Burunlarda elma kokusu; ciğerlerin iflası, etin kemiğin imhası, canın kabzedilmesi…

Ah Halepçe, dilimde var milyon kelepçe! Ölümün bu kadar acımasızı var mı? Reva mı bu halka, hak mı Allah aşkına? Ahmet Arif ne de güzel demiş oysa:

Erkekçe olsun, erkekçe olsun isterim

Dostluk da düşmanlık da

Hiçbiri olmaz hâlbuki. Zulmün bu kadar insafsızı, insanlığın da sızısıdır.

 Anne ve bebeler yerde taşlaşmış, sanırsın ki kimyasal atanlara saldırmış. Oysaki gül koncası memededir dudağı bebenin, emmektedir helal sütünü annesinin. Zehir katılmamış sütüne ve bozulmamış mayası. Hiç değilse kimyasal zihniyetler gibi  sütü bozuk değil bebeğin! Hiç değilse sütüne haram katılmamış o annenin! Beyinlerin can almakla haz alacağını, kalplerin insanları yok etmekle mutlu olacağını zanneden ucubeleredir sözüm:

  • Dünya size de kalmaz! Vurdu, vurdu sonunda vuruldu olursunuz.

Cinsiyet farkı yok yere düşenlerin. Bu kadar canileşenlerin aklı da yok insafı da!  İnsanlığı hiç yok arkadaş! Ten farkı yok yerde can çekişenlerin. Otun, börtünün, böceğin, insanın; insandan çektiği nedir Allah aşkına? Bunu yapanın canavardan farkı yok, bunu emredenin insan olduğu meçhul!

Halepçedir bir yanımız, Kürd’ün ağıtıdır, aslında insanlığın… Hüzündür takılan yüreğimize, gözyaşıdır dökülen yanağımıza. Halepçedir yüreğimize vurulan kelepçe. Halledenlerin  karşısında bütün dünya el pençe ne yazık ki! Ödül vermekte, sırtını sıvazlamakta katilin. Dur demez bizden olmayan, bu katliama! Yapma demez bu coğrafyadan olamayan bu katliama?

Kalpler yıkıktır, dudaklarda ağıt vardır. Başlar öne eğiktir, gözler yaştır. Halepçe insanlığın alnında bir kara lekedir, bu çağa da ancak bu vahşet yakışır. Bizeyse sesimizi yükseltmek yaraşır. İnsanız insanlığımızı test ediyoruz, ayrımı gayrımı değil! İnsanız insanlığımızı test ediyoruz, zalimi zulmü değil!

Bir ana bir yavru, bir genç bir yavuklu, bir baba bir de yatalak hasta… Ölenler mutlu bir güne uyanmışlardı. Elma kokusu vardı havada! Nereden bilsinler burunlarına gelen ve onlara yaşamı hatırlatan bu kokunun kimyasal olduğunu? Bunu yapanlaradır sözüm; kim yasal olduğunu sanıyor kimyasalların? İnsanlığın ortak mahkemesinde ve insan olanın muhakemesinde elbet kıyamete kadar suçludur bunu yapanlar.

Bugün günlerden Halepçedir dostlar! Japonya, Vietnam, Afganistan, Suriye ve Filistin gibi! Kalbimde kelepçe, beynimde işkencedir bugün. Dualarımız günahsız, suçsuz, masum ve bir o kadar da sessiz bir şekilde ölümü soluyanlara gelsin.

Yeryüzünde nerede bir vahşet varsa son bulsun. Dini, dili, ırkı ne olursa olsun yok yere toplu şekilde katledilenlere rabbim cennetini versin. Geride kalan insanlığın şiarı olsun şu sözler bundan sonra:

  • Halepçeler olmasın bir daha! Halepçe acısı insanlığın yüreğine isabet etmesin asla!

Hal etmedikçe insan olmayı, sindirmedikçe insanca yaşamayı, bu çağ ve bu dünya daha nice Halepçeler ortaya koyacaktır. Çünkü bu potansiyel bu dünyada ve insanlarda mevcuttur. Kimyasında kimyasal olanları kim yasalara teslim edecek? Kim yasalara teslim etmezse bu kimyasal beyinleri insanlık daha fazla yas tutacak bundan sonra ve ahirde kimyasını bozacak âlemin.  Kürdün ağıtıdır Halepçe, insanlığın ayıbı. Bir kere de insanlık moda olsun bu dünyada.

Çok mu zor?

Gürhan Gürses

kaptan

GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

Share
Published by
kaptan

Recent Posts

SILA BEBEK

Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…

1 hafta ago

ÇOCUKLARDAN UZAK DURUN

Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…

1 hafta ago

NARİN

Nasıl da güzel bir ismi var. Nasıl da zarif… Nasıl da… Nutkum tutuldu. Kim ne…

3 hafta ago

KUNDAKLAR KEFEN OLURKEN

TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…

1 ay ago

TELMİH SOHBETLERİ

TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…

1 ay ago

ÖLÜ ÇOCUKLAR ÜLKESİ

Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…

2 ay ago

This website uses cookies.