YAZI YORUM KÜLTÜR, SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ, SAYI 32, OCAK 2020
Gölgemdi benim, ete kemiğe bürünmeyen.
Ruhen var olan bedenen hiç olan…
“Bir fincan kahve
Bin derde şifadır.
Anladın mı?” diye ikide bir kolumdan sarsıyor ve kendine has mottolarını sarf ediyordu.
Adamına çattık diyordum, gölgesine. Anladık da bu dürtme ne Allah aşkına? Oralı bile olmuyordu.
Asıyordum yüzümü, soğutuyordum bakışlarımı, sesimi öfkeyle sosluyordum ve ona öyle hitap ediyordum. Duvara konuşsam daha iyiydi. Belki duvar çiçek olurdu.
Kahve güzel de bu hayal güzel değil. Fincan güzel de fincanı tutan bu el özel değil.
Gecenin en güzel saati bu, anladın mı? diye kolumu dürttü yine bay gölgem. Anlıyorum da sen beni anlamıyorsun galiba? Kulağımı zaten tırmalıyorsun, bu kolumu dürtmek de neyin nesi? Onu bırak bu “anladın mı?” sorusu ne her cümleden sonra söylüyorsun kardeşim?
Havaya konuşuyordum, boşa…
İnsan aynada yansıyan kendisine seslenir mi? Ondan kendisinden farklı şeyler yapmasını bekler mi?
“Herkes çekiliyor yuvasına, sesler kesiliyor.
Yalnızlık volta atıp duruyor kafanın içinde.
Dışın bu kadar sessizlik kesilirken içinin düğün halayı gibi olması ilginç geliyor.
Anla!“ cümlesini bitirmesine fırsat vermeden atladım ve yapıştırdım cümleyi hayalinin tam da ortasına: Evet anladım, dedim ve üstüne üstlük onu dürttüm. Boşlukta sallandı ellerim. Olsun onu kendi silahıyla vurdum.
Tam bir şeyleri yazmaya başlıyorsun… Ortam müsait, kafa bir milyon… Kalp yağmura gebe bulut ve gözlerde saklı umut… Milyonlarca cümle emrini bekliyor yüreğinin sayfalara hücum etmek için. Türk kahvesi elinde hem de orta şekerli… Bütün şartlar emrine amade ama! Bir gölge kalkmış ha bire sana “anladın mı?” diye soruyor söylediği her şeyi? Kendinizi tuhaf hissetmez misiniz?
“Bir fincan kahve
Bin derde şifadır.
Bir de gül dalına konmuş bülbül işlemeliyse fincan…
Bir de telvesinde falın iyi çıkmışsa…” Anladın mı? Bu siluetin bin derdi yoksa ne olayım? Kendi derdini ifşa etmek ve yüreğini ferahlatmak adına bunu söylüyor. Al bisturiyi eline yar yüreğini. Akıt ne varsa irin adına yüreğinde, iltihaplı hisleri söküp at! Gölgenin canını al, akıt onun karanlık kanını. Aydınlık kıl bahtını, hayırlı kıl gönül tahtını.
Kahve içeriz hatırı başlatırız. Ters çevirip fincanı fala yatırırız lakin çıkan fala da inanmayız. Bahanemizdir bir fincan kahve. Maksadımız hâsıl olsun diyedir, demimiz bulsun, kafamız hoş olsun, kalbimiz iyi hissetsin diyedir kahve içtiğimiz. Gölgeniz karışmasın hislerinize. Gölge etmesin güneşinize.
Kahve, sevdiğinizle güzeldir; sevmediğinizle içtiğiniz kahve değildir. Gözlerini içersiniz bazılarının, falında çıkarsınız. Lakin siz böylesine zarif düşünürken içinden bir ses dürtüp de seni “anladın mı?” derse… Ne kahve için bir daha ne de bir şeyler yazın. Kendinizi intihar edin. Yaşıyor süsüyle bugüne kadar geldiğinize yeter deyin.
“Közde kahve mükemmel oluyor abi!
Telvesinde istediğiniz fal çıkıyor.” diye beylik bir laf etti ve “Anladın mı?” diye de çemkirdi yine. Ya sen benim gölgemsin “abi” diyorsun bana! Kahveyi içen benim falıma çıkan sensin. Bir gittir be!
İçmiyorum bir daha kahve, dedim. Gül dalına konmuş bülbül figürlü fincanı duvara vurdum. Gül soldu bülbül kanatlanıp uçtu. Bir hüzün çöktü telvesine kahvenin. Bir damla yaş kaçtı gözlerine gölgemin. Bir tutam kahır damladı sözlerine. Ve bir gölge kayıplara karıştı varlığımın güneşinde. Kim o, dediğim benmiş yanı başımda bir gölge gibi duran. Ondan bana yadigâr bir “anladın mı?” kaldı. Bir de gül dalına konmuş bülbül figürlü kırık fincan. Artık neyse falım çıksın ayan beyan halim.
Gürhan Gürses
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.