Bir gençlik ki imanlı, ihlaslı ve bu yüzyılda kararlı aynı zamanda gözü karalı ve İslam’a mugayir her şeye atarlı olsun. Bir gençlik ki elinde Kuran, dilinde Allah olsun. Oysaki elinde cep telefonu, dilinde sevgilinin adı, volesinde kutsal kitabımız… Bol küfür sayarlı, çalım atarlı, yan yatarlı, bire bin katarlı bir gençlik! Z kuşağı, tiktok çocuğu hikâye hepsi. İnsan evladı olsun yeter, insan olsun.
Bir gençlik ki uğruna canlı bomba olduğu beşeri ve siyasi davalarının yerine İslam’ı koysun! Onun yaşatma prensibine uygun yaşasın yaşatsın ve o ruh halini, motivasyon ve fedasını inancına taşısın. Canlı bomba olacak denli bu dünyanın yanlış, sakat ve cani fikirlerine ram olan gençleri düşünüyorum da onları bu hale getirenlerin tesirine şaşıyorum. Bir yandan ona bu yaşamı bahşeden mutlak güç ve güzel olan yüce yaratıcı Allah, bir yandan da onun canına kasteden ve onu bir sarmaşık gibi saran zebellahlar var! İşte eksikliğimiz burada ortaya çıkıyor: Sen sahip olmazsan başkası olur. Sen o boşluğu el birliğiyle milli ve manevi şekilde işleyip doldurmazsan başkaları el birliğiyle gençliğin o boşluğunu kendilerine göre işleyip doldururlar. Ruhsati:
“bir vakte erdi ki bizim günümüz
yiğit belli değil, mert belli değil
herkes yarasına derman arıyor
dava belli değil dert belli değil” diyor ya bende bunu gençliğe yorumlamak istiyorum: Öyle bir vakte erdi ki günümüz “Asım’ın Nesli” dediğimiz gençlik belli değil! Ne kız ne de erkek hiçbiri bizden değil! Bir gençlik ki elinde sigarası, kolunda manitası, kadehinde içkisi ve damarında uyuşturucusu… Sokaklarda volta atarken yüzünde maskesi ve elinde silahı… Kahvehanelerde elinde okey taşı, meyhanelerde içki şişesi… Saçları o biçim, sözleri ne biçim? Giyimi kuşamı modern, yaşayışı bohem, fikri yok, kalbi her dem… Cep telefonu vazgeçilmezi, bilgisayarı en kutsalı… Mekânı face, kafe… Camiler boş oysa! Hali pürmelali fecaat… Bizde ise gençliğe yönelik ne yazık ki icraat yok!
Boş bıraktığınız her çocuk, mutlaka başkası tarafından doldurulur. Hani tabancalar boş da olsa birine doğrultulduğunda: “Sakın ha, öyle tutma şeytan doldurur!” deriz ya, gençlik de öyle! Gençliği boş bırakma sakın, şeytan doldurur. Bir gençlik ki kökünden kopartılmış, farklı köklere aşılanmaya çalışılıyor. Zayıf yaprak, solgun çiçek ve çürük meyve olarak yaşamını idameye çalışıyor. Saçlar ucube, kulaklar numune, dövmeler şahane oysa kalp murdar olmuş ve beyin hasara uğramış. Yok mu bunun bir çaresi, bir devası? Bu gençlerin imajına maddi ve manevi varlığına şekil verecek, onları kıvama getirecek ve neşet ettiği toprağın kültürüne ve intisap ettiği inancın gereklerine davet edecek “image makerleri” ne ihtiyaç vardır.
Bir gençlik hayal ediyorum. “İmajın kadar konuş!” diyen bir gençlik ve bunun gereğini harfi harfine yerine getiren bir nesil! Oysa senin üstünlüğün imanınladır ey gençlik, sana imanın kadar konuş desek… Tarz yapmışsın ey genç, kabul, oysa asıl tarz İslam’a uygun yaşayışı benimsemektir desek… Öyle bir gençlik ki nefsin zirvesinde beşeri ve bedeni her türlü zevki yaşayan ve bununla kendisini kandırıp sakatlayan bir gençlik! Ruhun ve kalbin açlığı hakeza zirvelerde bunun doyumu ve tatmini için ilahi olanı göremeyen ve ona meyledemeyen bir gençlik! İmage makeri Kuran-ı Kerim olan bir gençlik arzu ediyorum; zikri habibullah, fikri Allah… Öyle bir gençlik ki İslam davasını aşk bilecek ve o aşkı nefsinde harbiden yaşayacak.
“Elimden tut!” diyen bir gençlik… Terörün, uyuşturucunun, fuhuşun ve sarhoşluğun avucunda… Siz, size uzanan o eli tutmazsanız hâlihazırda yukarıda zikrettiğim her türlü musibet hazır kıta o elleri beklemektedir.
“Beni adam et!” diyen bir gençlik… Siz, beni adam et diyen o gençliğe terzi olmazsanız ve kendi değerine inancına uygun giysi dikip giydirmezseniz; yabancı ve yalancı terzilerin elinde o gençlik heba olacaktır. Bizi insan içine sok, diyen bir gençlik… Siz cemiyetleşip, manayı ve inancı bu gençlerin önüne koymazsanız; bu gençler yabani ve yavan bir ot parçası gibi kuruyup yok olacaklardır.
“Bizi sosyalleştir!” diyen bir gençlik… Siz onların ufkunu açacak, zihnini berraklaştıracak ve huzurunu sağlayacak meziyetleri bulup onlara sunmazsanız; onlar da bugün olduğu gibi kendi imajlarını cebin, netin, terörün, uyuşturucunun ve iffetsizliğin kucağında arayacaktır.
“Bizi yont!” diyen bir gençlik… Milli ve manevi hususiyetlerle bu gençleri yontup şekillendirmezseniz; öyle bir an gelir ki böyle kalasa böyle balta deyip onları paramparça edersiniz.
“Bize yol yordam öğret!” diyen bir gençlik… “Oluklar çift birinden nur akar birinden kir” diyen üstat gibi gençliğin yolunu iyiye, güzele ve doğru olana yöneltmeniz gerekir. Nur mu, kir mi? tercih bizlerin artık!
Kuşların Allah’ı zikrettiği, ağaçların Allah’a secde ettiği bir dünyada insan rabbini unutuyor. Dünyevi zevkler tutsak alıyor ruhları ve nefis denen yılan sarıyor bedeni. Ondan sonra herkes kalkıp medeni olduğunu sanıyor. Dara düştüğünde Allah diyorsun, zorda kaldığında Allah’a yalvarıyorsun. Ey genç adam! Sen kuştan ve ağaçtan daha üstün özelliklere sahipsin ve akılla donanmışsın. Rabbine giden yoldan sapma! Seni yoktan var eden, seni yine vardan yok etmez mi sanırsın! Hak yolunu nefsinin şaşmaz ve sapmaz bir davası bil ve o yolda samimi bir şekilde yaşamayı kendine şiar edin! Hây’dan geldik Hû’ya döneceğiz.
Bir gençlik hayal ediyorum. Öyle bir gençlik ki dini, dili ve ülkesi için gerektiğinde semayı dahi bir çarşaf gibi savurup atabilecek, yeryüzünü bir halı gibi silkeleyebilecek, denizleri dalgalandırabilecek, yanardağları söndürebilecek bir gençlik! Attığı her adımı düşmana deprem olan, bakışları ateş yağmuru, sözleri zehirli ok olan bir gençlik!
Dava, bugün gençliğin ağzında bir marş olmalı ve arş arş ona yürümeli gençlik! Yoksa imajı ufacık bir esintide dahi yerle bir olan bir gençlikle bir yere gidemez bu toplum. İmajı, imanla süslü olan bir gençliğe ise kasırgalar dahi bir adım attıramaz. Çünkü onlar toprağa kök salan ağaç gibidir.
Gürhan GÜRSES
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.