“Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca” diye başlardı Usta. Bugün gözlerimiz yağmur olmuş ardından. Yüreğimiz “seher vakti garip garip öterken bülbül” deminde, aklımız da
“Dost elinden gel olmazsa varılmaz
Rızasız bahcanın gülü derilmez
Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
Gönülden gönüle gider yar oy yar” hüznünde… Bozkırın Tezenesi’nin ölüm yıldönümü… Hep iyiler ve güzeller ölüyor diye düşünüyorum ya da onların gidişi büyük boşluk bıraktığı için mi bize böyle geliyor? Gönlüm bu yüzden toz duman, aklım gönlümden de beter. Bir haller oluyor bana kayda değer birini kaybedince bu ülke. Türkiye sesini kaybetti onun ölümüyle desem mübalağa yapmış olmam. Türkiye şairini kaybetti desem yanlış olmaz. Türkiye aşığını yitirdi desem isabet olur.
“Ne yemek ne içmek ne tadım kaldı
Garip bülbül gibi feryadım kaldı
Alamadım eyvah muradım kaldı
Ben gidip ellere kalan dünyada” Ellere kaldı dünya Usta, bahçede gül yetim kaldı,
dalda bülbül sessiz kaldı, çölde Mecnun öksüz kaldı, zindanda Yusuf Züleyhasız kaldı, İbrahim ateşlerde kaldı. Anadolu Neşetsiz kaldı, neşesiz…
“Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada” İşte bu yalan dünyada türküler sahipsiz kaldı, sazlar kırıldı, yüreklerin bamtelleri koptu. Toplumun zamkları vardır görünmeyen ama halkı tutan, sarmalayan, bütünleyen… Birliği, dirliği, gönlü, aşkı, sevdayı dile getiren ve hatırda tutan. Neşet Ertaş toplumun gönül önderlerindendi. Sakız değildi televizyon programlarına, salata değildi magazinlere; sanatıyla vardı o, sazıyla, sözüyle, kişiliğiyle. Gönül adamı, bozlak ustası, bozkırın tezenesi Neşet ERTAŞ’IN ölüm yıldönümü…
“Neşet ERTAŞ’I tanımıyorum.” demişti popçularımızdan biri. Varsın tanımasın, gerçek olan Neşet Usta, yalan olan o popçu kızımız, yarına kalacak olan Neşet Usta… Baksın bugün televizyonlara, yarın gazetelere göz atsın, sanal âleme dalsın bir zahmet, radyolara kulak kabartsın. Kim kimi nasıl tanıyor, nasıl biliyor görsün dünya gözüyle? Bu ülke insanı herkesi böyle uğurlamaz bilsin ve de iyice öğrensin o kızımız ve herkes her ölüm yıldönümünde anılmaz böyle güzelce.
Bu toplum değerlerini kaybediyor birer birer. Gönlümüzün bam tellerinden biri daha koptu onun gidişiyle. Sazımız yetim kaldı, türkümüz yarım, gönlümüz öksüz.
“Dolaştım âlemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahide’mden güzeli” diyordu Zahide’m türküsünde, biz de senden güzelini
bulamayacağız usta, senden özelini, senden ötesini göremeyeceğiz.
O mühür gözlüsüydü bu ülkenin, her şeyden kıskananı toprağını, yâd elden, uçan kuştan, esen yelden. Turnadan, kurnadan, urbadan, kuzudan, oğuldan kızdan, gözden sakınır ve kıskanırdı o sevdiğini. Dile düşen “mühür gözlüm”ü, kaç gönlü alıp sevgilin diyarlarına götürmüştü hesap edilmezdi. Kaç dudağa nasip olmuştu kömür gözlümü, kaç maşuka hitap olarak dönmüştü, kaç âşık tarafından sarf edilmişti? Vaktinde Cumhurbaşkanı Demirel tarafından kendisine verilen devlet sanatçılığını “Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu olur. Hepimiz bu devletin sanatçısıyız.” diye reddetmişti. Sonra TBMM tarafından verilen üstün hizmet ödülünü almış ve “Bunu da kültüre hizmet eden atalarımız adına aldım.” demiştir. Tanımayanlar tanısın Bozkır’ın Tezenesi’ni, bilmeyenler bilsin bir zahmet.
“Şu garip halimden bilen şiveli nazlı,
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen?
Tatlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm,
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen?” Özeldi Neşet ERTAŞ, özel olduğu kadar güzeldi, güzel olduğu kadar mütevazıydı. Sakız değildi ekranlarda, çerez değildi programlarda. Değeri vardı her zaman herkeste, her kesimde, ağırlığı vardı gönüllerde, itibarı vardı insanlarda, saygınlığı vardı âlemde. Âşık Veysel’den sonra en önemli isimdi bu gelenekte.
Halkın adamıydı o, halkın ta kendisi. Halkın sesi ve sözüydü. Halkın özüydü misal olarak âlemde, halkın iki gözüydü. Mekânın cennet olsun, rabbim sana gani gani rahmet eylesin USTA’M.
Gürhan Gürses
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.