Güncel

ÇANAKKALE DİYETİ

Bir adam tanıdım; yerdi hep, ne bulsa yerdi. Babasını dahi yerdi önüne koysaydınız, o denli açtı, doymazdı. Yiyin efendiler yiyin, diyen şairi duymuş da ona nispet yaparcasına yiyordu. Elleriyle pilavı kaşıklıyor, ayranı ağzından döküle döküle içiyor, üstü başı yemek yağına bulana bulana yiyordu. Yoktu böyle yemek, oburluğun sözlük anlamıydı.

Bir adam tanıdım ne bulsa yerdi, bırakmazdı geride ne bir kemik ne bir kırıntı. Mide de mideymiş ha bana mısın demedi bir gün.Yemeği yemek üstüne koyup yedi, tatlıyı ekmek üstüne… Salatayı salata üzerine yedi, ayranı kola üstüne içti. Lahmacunu ekmek arası, pilavı ekmek üstü, makarnayı da ekmeğe sardı yedi. Mide doldukça açlık hissi daha da arttı; arttıkça yedi, yedikçe arttı. Allah’a şükrolsun diyemedi, daha yiyeceği vardı şu fani dünyada nokta da koymak istemedi iştihasına.Göz de gözmüş hani yetti gayri demedi. Bir ondan, bir bundan, bir şundan, bir ötekinden aldıkça daha da acıktı; acıktıkça daha da yedi. Allah’a bir türlü şükredemedi, gözlerini bandıracağı çok ama çok şey vardı. Yedikçe şişti, şiştikçe yedi. Bir ağır adam, etten duvar oldu. Karayollarında silindir vazifesi gördü, uçakta denge unsuru oldu. Var mı böyle bir adam, böyle bir mide, böyle bir göz?

Donatılanbir masa, mükellef mi mükellef bir sofra, baş tacı konuklar lakin aç mı aç bir kıta; Afrika! Çöpe giden ekmekler, sebzeler, meyveler… Yok yere dökülen servetler, tüketilen insani değerler. Elinde poşetiyle çöpte yiyecek arayanlar, suyu kaynatıp kaynatıp çorba niyetine içenler, bir deri bir kemik kalanlar, semizleşenler…Tartıya çıktığında “Lütfen teker teker çıkın” diye kantarın topuzunu kaçıranlar, asansörün kapısında 4 kişilik yazısını görünce diğer üç kişiyi bekleyenler, yürüyen merdivenlerde elektrik kesildiğinde mahsur kalanlar!

Bir adam yemek yedi, bir yemek adamı yedi. Masa  dolu dolu; çeşit çeşit yemek, tabak tabak salata, türlü türlü içecek, envai  kek pasta… Lakin doymayan bir çift  göz, habire içine yiyecek içecek tıkılan bir mide, yağlı el ve dudaklar… Ondan sonra gelsin kilolar, diyetler, falanlar filanlar, canım tatlılar; sütlaçlar, güllaçlar… Huzurunu yedi ilkin, sonra aklını. Nefsine söz geçiremiyor, gözünü ikna edemiyordu. Göbeği  almış başını gidiyor; dişleri feryat ediyor, midesi fesat geçiriyor, bağırsakları bas bas bağırıyordu. İştiha üzerine iştiha avrdı adamda, ağzı sulu mu sulu, gözü aç mı aç, karnı hazır mı hazır ve ne bulsa yutmaya nazırdı. Dünya lavaş arası bir döner gibi görünüyordu ona hani şöyle dürümlense bir lokmada yutacak gibiydi adam dünyayı.

O, ne bulsa direkt mideye koyardı: ekmek kırıntısı, karpuz kabuğu, ağaç kovuğu. Kilo üstüne kilo koyardı, et üstüne et katardı, yağ üstüne yağ bağlardı lakin… Bir şey ilişti gözüne bir 18 Mart günü. Boğazı kilitlendi, gözleri ağlamaklı oldu. O günden sonra bir daha bir şey yiyemedi. Miladı oldu ömrünün 18 Mart.

Gözü doymayanlara, her şey benim olsun diyenlere, mide büyütenlere, yemekte tıksırıncaya kadar kalkmayanlara, kalbini sevmek yerine yemekle dolduranlara, beynini fikretmek yerine yemekle yerle bir edenlere. Alın size bir diyet, hem de test edilip onaylanmış, müthiş de uygulanmış. Alın size bir rejim, bal gibi de tescillenmiş:

Çanakkale Savaşları…  

43. ALAY 1. P.TB. 1. BÖLÜK 1917 yılı yemek listesidir.

GÜN                          Sabah                Öğle                  Akşam                     Ekmek

15 Haziran            üzüm hoşafı             yok           yağlı buğday çorbası        tam

26 Haziran                   yok                    yok               üzüm hoşafı                 tam

18 Temmuz            üzüm hoşafı            yok                   yok                          yarım

8 Ağustos                 yarım ekmek        yok            şekersiz üzüm hoşafı       yok

Not: 21 Temmuz 1917’den başlayarak ordu emriyle ekmek istihkakı 500 grama indirilmiştir çünkü un ve ekmek kalmamıştır.

Adamın boğazı kilitlendi, gözleri mahcup mahcup yere baktı. Bu o denli fazlaydı ki iğne ipliğe döndü ansızın ve hiç durmadan yediği binlerce günün inadına oruç tutmaya başladı. Ne zaman biraz iştahlansa Çanakkale’deki askerlerimizin yemek listesi aklına geliyor ve gözyaşlarıyla doyuruyordu kalbini.

Gürhan GÜRSES

kaptan

GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

Recent Posts

SILA BEBEK

Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…

7 gün ago

ÇOCUKLARDAN UZAK DURUN

Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…

1 hafta ago

NARİN

Nasıl da güzel bir ismi var. Nasıl da zarif… Nasıl da… Nutkum tutuldu. Kim ne…

3 hafta ago

KUNDAKLAR KEFEN OLURKEN

TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…

1 ay ago

TELMİH SOHBETLERİ

TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…

1 ay ago

ÖLÜ ÇOCUKLAR ÜLKESİ

Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…

2 ay ago

This website uses cookies.