Canı cennete tüm iyi ve güzel insanların. Irkı ne olursa olsun, inancı, rengi, coğrafyası… İnsanlık için atıyorsa kalbi yeterlidir.
Canı cennete iyiliğe taraf olanın, yardıma koşanın, yara bandı olanın, pansuman olanın, tampon olanın. Umutsuzluğun içinde umut olanın, karanlığın içinde ateş böceği olanın.
Bir nine ineğini satıyor parasını depremzedelere gönderiyor. Bir dede emekli maaaşını veriyor. Bir çocuk kumbarasını açıyor. Yürekler çarşaf çarşaf açılıyor depremzedelere. Kucak kucak bir şefkat dalgası yayılıyor memlekete.
Acımız yok mu? Var hem de dibine kadar. Hüznümüz yok mu? Var hem de en kralı… Ya gözyaşımız? O da var sağanak sağanak. Ama tüm bunların üstesinden gelecek sabrımız da var, metanetimiz de, merhametimiz de. Üç beş çapulcu bozamaz moralimizi, üç beş fırsatçı set koyamaz yolumuza, hainler ayak bağı olamaz asla. Bir millet kesilen damarını kendisi dikiyor. Sancısı yok mu? Kulakları sağır edecek kadar var hem de.
Açlık mı, bastırılır. Soğuk mu, idare edilir. Hastalık mı, iyileşir. Birlik olduktan sonra acılar azalır, emin olun, paylaşılır hüzünler.
Canı cennete insanlıktan yana olanların. Dünyanın herhangi bir yerinde yüreği depremzede için atanların canı cennete. Enkazda çalışanların… Can kurtaranların… Yardım dağıtanların… Ekmek yapanların… Yemek getirenlerin… Taşımacılık yapanların… Depremzedeye evini açanların… Üzerindeki montu çıkartıp depremzedeye verenlerin… Sahada olan herkesin; askerin, polisin, sağlıkçının, madencinin… Dua edenlerin… Enkazda insan arayan kurtarma köpeklerinin de canı cennete. Rabbin dilsiz kullarıdır onlar. Onlara şefkat gösteren insanların da canı cennete…
İyiliklerin boy boy filizlendiği bir Türkiye görüyorum bu asrın felaketinde. Bir çöl düşünün insanlar ellerinde iyilik malzemeleriyle gittikleri her yeri yeşillendirip çiçeklendiriyor. Bir dağ düşünün Ferhat olup yol açıyor iyi ve güzel insanlar. Bir yangına su taşıyorlar imkanları ölçüsünde. Karınca olup Hicaz’a hacca gidiyor insanlar. Maksat niyet değil mi? Yardımın küçüğü büyüğü yok. Bir diş fırçası, bir diş macunu; yeri geldi mi bir çorap, bir eldiven; bazen bir simit, bir ekmek; yeri geldi mi bir çadır, bir battaniye… Ellerinden gelenin yetmediği yerde yüreklerinde olanı veriyorlar.
Toplanan yardımları grup grup ayırıp paketleyenlerin, yardımları taşıyanların ve sahada bunları dağıtanların canı cennete…
Bir yola düşme, deprem yerine ulaşma, insanlara destek olma gayreti görüyorum. Plakalar farklı farklı, araçlar marka marka ama taşınan yükler aynı, yaşayan yürekler bir. Rize Hatay için çarpıyor, İzmir Maraş’a ağlıyor, İstanbul Adıyaman’a pansuman oluyor, Edirne Antep’e koşuyor. Bu tabloyu hiçbir cemaat, tarikat, vakıf ya da siyaset yan yana getiremez. Beyazla siyah yan yana, kuzeyle güney, doğuyla batı… Kimse çelme takamaz, kimse ahkam kesemez. Acı bir çünkü, yürekler aynı yerden kanıyor. Sen ben yok biz olma çabası var bütün kafalarda. Yüreklerde biz olmanın heyecanı var nefes nefese. Nazım diyor ya: “Sen yanmasan, Ben yanmasam, Nasıl çıkar aydınlığa karanlıklar?” Hatay yanıyorsa biz de yanıyoruz, Maraş kanıyorsa biz de kanıyoruz, Adıyaman üşüyorsa biz de üşüyoruz. Ancak böyle üstesinden gelebiliriz felaketin.
Hristiyanı Müslümanı, yerlisi yabancısı, sağı solu, Kürdü Türkü, Alevisi Sünnisi el ele kol kola. Umut budur işte karanlığın içinde yarına dair. En dibini yaşıyoruz belki de psikolojik olarak tek tek ama sarılmamız gereken umut ışıklarını da görmemiz gerekir. Bir daha bu tarz acıların yaşanmaması ya da en az şekilde yaşanması için sahadaki bu fedakarlığı, bu inanmışlığı, bu birlikteliği iyi günde de ortaya koymamız gerekir.
Canı cennete iyiliğe adım atan bütün canların.
Canı cennete güzelliğe yelken açanların.
Canı cennete tüm iyi insanların.
Canı cennete insanını ve ülkesini seven herkesin.
Canı cennete kalbi insanlık içi atanların.
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.