Çiçero’nun cemiyet yapısı teorisi… 2000 yıldır dünya hiç değişmedi, değişmeyecek gibi de. İnsanın olduğu her yerde eziyet de yok mu sizce? Sömürü, alavere dalavere… Kötülük çiçeklerini eken insan değil mi dünya saksısına ve bunları kurumasın diye de sulayan?
Çiçero, iki bin sene önceden bakın neler sarf etmiş:
- Fakir çalışır.
- Zengin sömürür.
- Asker her ikisini de korur.
- Mükellef ( yani vergi ödeyen ) üçü için öder.
- Serseri dördünün adına istirahat eder.
- Ayyaş, beşi için içer.
- Bankacı, ilk altıyı dolandırır.
- Avukat, ilk yediyi kandırarak savunur.
- Hekim sekizini de öldürür.
- Mezarcı, dokuzunu da gömer.
- Politikacı, 10′ lar sayesinde yaşar.
Ezilen daha ezildiği, sömürülenin adeta kanının emildiği, çalışanın durup dinlenmeden çalıştığı, dolandırılanların hep ihtiyaç sahibi insanlar olduğu, sahipsiz olanın çabuk öldüğü ve mezarının dahi bulunmadığı, en kötüsü de oy verip seçtiklerinin bu dünyada asıl saltanat sahibi olduğu konusunda itiraz eden var mıdır?
Nasıl bir dünyada yaşadığımızı beyan etmeme lüzum yok. Herkesin bir şekilde yolunu bulmaya çalıştığı ve ahirde yolunu şaşırdığı bir dünyada masum kalabilmek ve günahsız olabilmek de hüner ister.
Çiçero’nun cemiyet yapısı teorisi bugünün dünyasını anlatıyor. Bugünün fakirini, zenginini, serserisini, ayyaşını, bankacısını, avukatını, hekimini, mezarcısını ve politikacısını… Halimizden memnun muyuz? Yaşağımız hayattan ve içinde bulunduğumuz dünyadan zevk alıyor muyuz? 2000 yılda hiçbir şey mi değişmez, bir adımlık da olsa ilerleme kaydedilmez?
Öyle bir vaktine geldik ki bu dünyanın yaşadığımız hiçbir şeyden tat almayan insanlar haline geldik. Ne içtiğimiz su aynı ne yediğimiz ekmek, ne soluduğumuz hava temiz ne kokladığımız çiçek.
Herkes mutsuz mu mutsuz, gözler ufka bakıyor umutsuz mu umutsuz. Tadı tuzu yok ağzımızın, hali vakti yerinde değil yaşımızın. Yoksul yine yoksul, ezilen yine ezilen… Zengin dünden daha zengin, serseri yine ehlikeyif, ayyaş yine keyfekeder…
Değişmedi dünya. İnsan iyiden yana değişmedi, güzellikten yana taraf olmadı. Kötüler saltanat kurdu, zalimler şerefyab oldu. Mekanın sahibi iki bin sene evvel olduğu gibi yine eziyet ve zulmedenler oldu.
Yaşasın “insanım” diyebilene ve “insan” kalabilene.