Kafka’nın en önemli eserlerinden biri olan “Dönüşüm” bu cümleyle başlar: “Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında kendini yatağında kocaman bir böceğe dönüşmüş buldu.”
Sahi siz hiç böcek olduğunuzu düşündünüz mü içinde yaşadığınız toplumda? Sizi böcek gibi görenler oldu mu ve ezmeye çalıştı mı? Mesele burada kendinizi kul ya da köle olarak görmenizde saklı. Siz sistemin ya da o sistemi meydana getirenlerin oyuncağı olursanız her dakika biri sizin zembereğinizle oynar. Onlara kayıtlı ve rabıtalı bir hayat sürersiniz. Onların istikameti sizin istikametiniz olur, onların yanlışı sizin de yanlışınız olur. Başkaldırdığınız anda da başınızı ezmeye çalışır sistem ve sizi abluka altına alır. Her hareketinizi gözlemler ve her adımınızı takip eder.
Siz böcek olursanız başta aileniz, sonra yakınlarınız olmak üzere herkes sizi ezer. Kitabın ilk cümlesinden Gregor Samsa’nın son nefesini verdiği satıra kadar bunu net bir şekilde okuyup anlıyorsunuz. Menfaatler bitti mi evlat da olsanız bir noktadan sonra silinirsiniz.Burada Gregor, toplum dışı bir pozisyonda yer alıyor bu yüzden de genel kabul görmüyor hiçbir kimse tarafından. Bir nevi böcekleşerek bir odanın içinde mahkum hayatı yaşıyor. Çünkü toplum kendisine karşı çıkanı ezen bir büyük postal gibidir. Bu aile de olabilir, patron da… Aileniz sizi yok saymaya başlamışsa o evin hizmetçisi de sizi yok sayacaktır ki hikayenin sonunda Gergor’un cesedini süpürüp atan da evin yaşlı hizmetçisidir.
Siz başkalaştığınız an sistem sizi ezer. Bunu aileyle yapar, içinde yaşadığınız çevreyle yapar, olmazsa toplumsal baskıyla bunu yerine getirir. Farklıysanız bir nevi tutsaksınız daha. Körler memleketinde görenin, sağırlar diyarında duyanın suçlu kabul edilmesi gibi bir durumdur ifade etmeye çalıştığım.
Annesi onun böceklikten çıkıp kendileri gibi olmasını arzu eder ama bu mümkün değildir. Umutları tükendiğinde de artık Gregor’a karşı tavırları da değişmektedir. Bu ümitsiz hal, kız kardeşinin ağzından net bir şekilde ifade edilir: “Buradan gitmeli… tek çare bu, baba. Ama onun Gregor olduğu düşüncesini kafandan atman gerek. Bizim asıl felaketimiz, bunca zaman bu düşünceye inanmış olmamız. Fakat o nasıl Gregor olabilir ki? Gregor olsaydı eğer, insanların böyle bir hayvanla birlikte yaşamalarının olanaksızlığını çoktan anlar ve kendiliğinden çıkıp giderdi.”
Gregor neden böcek oluyor? Böcek ezilmişliği, çirkinliği ve iğrençliği en iyi temsil eden varlıktır da ondan. Burada toplum dışında kalanların iğrençliğini böcekle anlatmak ve onu kötü göstermek mantıklı olsa gerek. Babası Kafka için pek çok şeyin ölçütü olmuş ve yaşamı boyunca ona karşı kendisini güçsüz ve ezik hissetmiştir. Yani onun yanında hep bir böcek gibi durmuştur Kafka. Belki de Dönüşüm Kafka’nın aile tarjedisinin hakikatle kurmaca arasındaki hikayesidir.
Dönüşüm, Kafka’nın 1912 yılında 3-4 günde bitirmeyi öngördüğü ve korkunç olarak tanımlandırdığı bir öykü kitabıdır. Ekonomik etkenlerin modernite de bireyin en büyük imtihanı olduğunu ve onu yabancılaştırdığını anlatmıştır Kafka. Çünkü bu öyküde yabancılaşmanın temelinde ekonomik nedenlerle bireyin kendisine yabancılaşmasına yer vermiştir. Ayrıca Kafka, 25 Ekim 1915’de Kurt Wolff yayınevine yazdığı mektupta, “Dönüşüm”ün kapak resminin böcek olarak tasarlanmasının doğru olmayacağını yazmış ve doğrudan böcek resminin romandaki karakteri anlatamayacağını belirtmiştir. Oysa birçok yayınevinin baskısında kapak resmi bir böcekten oluşmuş. Bu böcek resmi bir ironi gibi duruyor okuduğum kitabın kapağında. Gregor yaşıyor kitabın kapağında ve inanmazsınız halen böcek olarak başkaldırısını sürdürüyor hegemonyalar dünyasında.
“Ah Tanrım!” dedi içinden “Nasıl da güç bir meslek seçmişim kendime! Hemen her gün yoldayım. Bütün bunlar bürodaki asıl işlerden daha yorucu, üstelik bunlar yetmiyormuş gibi bir de yolculuğun çilesi, aktarma trenlerinin stresi, düzensiz, kötü yemekler, sürekli değişen, hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri. Şeytan görsün hepsinin yüzünü!”
Gregor’u böcekleştiren ve başkalaştıran her şeyin, herkesin yüzünü şeytan görsün. Modernliğin insanı yalnızlaştıran ve bir o kadar da yabancılaştıran düşüncesinin de yüzünü görsün şeytan.
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.