Hikaye

GECEYİ GİYİNMİŞTİ BİR ADAM

Ay buluta girmiş. diyordu geceyi giyinmiş bir adam. Adam hüzne… dedim gayriihtiyari.

“Ay buluta girmiş.” diyordu karanlığı örtü edinmiş bir adam. Adam hüznü giymiş. dedim bile isteye.

Ne kadar sevilmediğini her fırsatta dile getiriyordu adam. Sevilmeyi sevilmeyi kör olduk. diyordu. Kalbe pas değdi, güle küf.. Üf! Sevgisizliği ağzına kadar yaşayan adamı anlatmak istiyorum. İtirazı yoktu sevmelere, isyanı yoktu rabbe. Yediği darbelere ah’ı kalmadı daha. Ağlamaksa kaderi oluyordu ve abdestini almak için bir lütuf sayıyordu ağlamayı. Çiçekleri hüzünle besliyor ve en keskin kokulu çiçekleri yetiştiriyordu. Damarını kesip nefesleniyordu kör ve paslı bir bıçakla. Werther onun yanında hikayeydi sadece. Alemlerin yaratıcısı görüyordu onun bu halini ve imtihanın böylesi her kula nasip olmazdı bunu biliyordu adam. Ferhat, sahiden dağları delerken elindeki külünkle bu hüzün bakışlı adam da yüreğindeki sahici hüzün dağlarını deliyordu kalemiyle. Mecnun çölü otoban eylerken Leyla’sı için adam da ruhundaki çölleri aşkı için orman eyliyordu. Ney dertli dertli çalmıyordu artık onun aşkına şahit olduktan sonra, bülbül kendini yok yere perişan eylemiyordu, pervane mum için kendini ateşe atmıyordu.

Bir dalgalı denizdi durgunlaşmıştı. Bir fırtınalı havaydı, açmıştı. Kıştı bahara ermişti. Baktığı her yerde hayat son buluyordu. Bu bile adamı yoruyordu. Herkes soruyordu: Mevlana’ya Şems olan bu hüzün bakışlı adama da mı Şems oluyordu? Pervane muma atıp da canını kül edince inceden inceye bir sızı girmez mi cana? Adam da sevmekten dolayı sızısız yer mi kaldı? Akıl denen şey emanet değil de nedir insana? Kafası akıl dolu olsa ne olmasa ne? Kalbi olmayan adam, adam mı sayılır bu alemde? Kalp meydana çıktı mı dünyanın aklını taşısan ne yazar? Dünya kadar akıl yan yana gelse ne olur ki? Adam akılla değil kalple seviyordu. Sancıması bu yüzdendi.

Dokunduğu her şey kuruyordu. Aşkın Midas’ı oluyordu. Açan çiçek soluyordu. Öten bülbül düşüyordu. Adamın ruhu geçiyordu dokunduğu her şeye, bu o derece tesirli bir hal idi ki onunla göz göze gelmek bile ölüm tehlikesi demekti. Adam resmen çarpıyordu. Ondan elektrik alamadım diyen yok gibiydi. Dünyayı zapt eden bir komutan gibiydi ama gönlü sevgilinin avucunda ürkek bir ceylanın masumiyetine bürünüyordu. Heybetiyle dağları düz eden adam bir ahu gözlünün tutsağı oluyordu. Bu tenakuz hali insana has bir özellikti. Herkese aslan kesilen bir işveli yâre kuzu oluyordu. Her şeyi kıran, onun karşısında bir cam gibi paramparça oluyordu.

Şîrler pençe-i kahrımda olurken lerzân

Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek. diye haykırmıştı ya Yavuz Sultan Selim. O, aslanları pençesiyle titreten ve korkutan padişah, ceylan gözlü birisine kul köle oluyordu. Adamın hali de Yavuz Sultan Selim’den farklı değildi. Gürbüzlüğüyle düşmana korku saran, bir ince bellinin nazarıyla suspus oluyordu. Meğer aşk imiş alemdeki en güçlü silah, en tesirli zehir aşk.

İlahi aşk, sen adamı madara da edersin kadavra da! Sen adamı el üstünde de tutarsın yerle bir de edersin. Adam şu an enkaz halindeydi. Dünyası başına yıkılmış, aklı yitmiş, gözlerinin feri sönmüş, beti benzi atmıştı. Adam aşkın ölgün hali, solgun rengiydi.

Dünyanın en büyük silahı aşktır. ABD bütün bombaların anasını patlattı geçen günlerde. Oysa aşkın silahı bütün bombaların anasının da anasıdır. Hangi kalbe doğrultulduysa o kalp bir daha iflah olmadı. Hangi kalbe düştüyse o kalp bir daha mamur olmadı. Adam bir aşk maktulüydü. Yaşıyordu ama ölüydü, vardı ama yoktu. Sevdiği yüreğindeydi ama yanında değildi.

Adam, dilinde eksik etmediği bir şarkı gibi, Ne kadar da sevilmedik? diyordu.

Gözleri karalar bağlamıştı, kalbi yaralar…

kaptan

kaptan

GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

Recent Posts

SILA BEBEK

Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…

1 hafta ago

ÇOCUKLARDAN UZAK DURUN

Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…

2 hafta ago

NARİN

Nasıl da güzel bir ismi var. Nasıl da zarif… Nasıl da… Nutkum tutuldu. Kim ne…

3 hafta ago

KUNDAKLAR KEFEN OLURKEN

TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…

1 ay ago

TELMİH SOHBETLERİ

TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…

1 ay ago

ÖLÜ ÇOCUKLAR ÜLKESİ

Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…

2 ay ago

This website uses cookies.