Dümen Dergi

Karşımda o varmış gibiydim dün gece. Tuttum ellerini, baktım gözlerine. Bir insan bu kadar mı güzel bakardı ya Rabbim, bu kadar güzel mi tutardı bir eli? Hani içinize işler ya bazı bakışlar, sizi mıh gibi tutar ya olduğunuz yere, aklınıza aşkın kemendini atar ya, güvercin gerdanlığı gibi boynunuza aşk ipini dolar ya! Kurtulabilirseniz kurtulun, ayağı ökseye takılmış bir kuş olur yüreğiniz. Aklına çelme takılan bir sevdalı olursunuz.  Sokaklara düşmüş bir aşk dilencisi, geceleri uyuyamayan bir kalp yaralısı, gözleri kan çanağına dönen bir vuslatzede olursunuz. 

Sevgili içi dolu bir bulut olmuş da gelip göğünüzde durmuş gibi olur. Yağdı yağacak olur ve sizde saklı olan aşk tohumunu yeşertmeye; çiçeği ve dikeniyle dallandırıp budaklandırmaya hazır olur. Aşkın, uçurumun en dibinde filizlenen bir çiçek olduğunu anlarsınız. Ona ulaşmak için uçurumdan aşağı düşmeyi de göze almanız gerekecek. 

Göğsünüzde onun elini hissettiğiniz an bir körük gibi göğsünüz inip kalkmaya başlar. Kalbiniz kaburgalarınızı kırar. Bütün hücreleriniz ayaklanır ve sizin vücudunuzda devrim başlar, ona doğru bir devinim olur. 

Sen benim her şeyimsin, dedim onun siluetine. Ben senin bir şeyin olayım, çokluk hoşuma gitmiyor, teklikten yanayım, diye yanıtladı beni. Elinde bir gül vardı. Dudağının kıvrımında bir dünya saklıydı, gözlerinin derinliğinde bir başka yaşam vardı. Ya Rabbim sesi içimi bombalıyordu yerle bir ediyordu. Yaşam adına bir şey kalmıyordu bende. Bam telime dokunuyordu, aklımı başımdan alıyordu. Bir ses bu denli tarumar eder miydi bir canı? Bu denli tutuşturur muydu bir yüreği? Suya atar mıydı, ateşe verir miydi? Sen öyle diyorsan öyle olsun ama benim ifade ve ilan etmeye çalıştığım şuydu: Sen benim her şeyimsin dediğimde bu içine tek bir şeyimi de alıyor her bir şeyimi de. Sen aklımda olan tek şeysin, kalbimde hüküm süren, gözlerimin gördüğü, dilimin döndüğü, kulağımın onda olduğu ve ellerimin dokunduğusun.

Trevor Waugh, Deep Pink, Roses, Original Oil Painting

Sanki bendeydi, bana benden daha yakındı. Ah be hasretlik! Sonumuz hastanelik… Aklımızda çaresizlik,  kalbimizde sensizlik… Ona niye bu denli sevdalı olduğumu bir kez daha anladım ve tebrik ettim kendimi ona duyduğum aşktan dolayı. Saygıyı hak ettiğime inanıyordum.

O da bana bakıyordu gözlerini hiç kırpmadan, o da benim elimi tutuyordu sımsıkı. Bir filmin en can alıcı sahnesindeymiş gibiydik. Mecnun Leyla’ya kavuşmuştu, Yusuf Züleyha’ya,  Ferhat Aslı’ya. Umurumda değildi artık beni götürseler asmaya. O benim tek bir şeyimdi başka da bir aşk varlığım yoktu bu dünyada. Başka da bir şeye gereksinim de duymuyordum zaten. Ekmeğimdi, suyumdu, havamdı, toprağımdı. Bir insan daha ne ister?

Hayaline dahi razıydım, anlayın ıstırabımı. O, yüreğime değen jilet olsaydı, aklımı darmadağın eden hasretlik, etimi kesen paslı bir bıçak olsaydı, kemiğimi kıran bir balyoz… Tek olsaydı yanımda, baksaydı gözlerime, tutsaydı ellerimi. Yutsaydı beni aşkıyla, boğsaydı sevdasıyla. Uçursaydı beni busesiyle, yangına atsaydı sesiyle. Sahici olsaydı yanımda canımı verirdim ona. 

Çok uzaktasın, dedim onun bendeki hayaline.  Soyutsun şimdi benden; aklımdasın, ruhumdasın, yüreğimdesin. Etin ve kemiğinle hayalimdesin. Derdim sensin. İşim gücüm, aklım fikrim… Bahar geldiğinde dalında patlayan tomurcuğumsun. Suda ortaya çıkan yakamozumsun. Gecelerime ağan yıldızımsın. Sen de benim misafiri olduğum ev sahibimsin, dedi. Ve hep sende kalmak istediğim, aynı havayı solumak, aynı tasta su içmek, aynı tabağa kaşık sallamak istediğimsin. Benli gözlerine ikamet etmek istediğimsin, yaralı yüreğini okşamak ve hüzünlü bakışlarına şifa olmayı arzuladığımsın.

Kendimden geçtim bu sözler karşısında. Yaşıyor muydum yoksa ölmüş müydüm bilmiyorum. Tek bildiğim yalan da olsa hayal de olsa aşkımızın devam ettiğiydi. Hissedebiliyordum, kalbim atabiliyordu onun bahsini ettiğimde. Onu azalarak değil çoğalarak sevdiğimi ve onun aşkının yüreğimde kocaman bir orman olduğunu biliyordum. Bir tohumdu düşmüştü yüreğime ve bugün gözyaşlarımla sulayıp büyüttüğüm bir gözyaşı ormanıydı içimde.

Rabbim, bu ne büyük bir imtihandır içinde olduğum. Beni her şeyle imtihan et de tek onsuzlukla imtihan eyleme, diye dua ettiğimi hatırlıyorum. Huzur içinde uyumuşum onunla. Uyandığımda bir gül vardı yatağımda. Bir gül taptaze… Acılarım kadar gerçekti ve hüznüm kadar asildi.  Rüyanın gerçeğe dönüştüğü andaydım. Hatırlıyordum bu gülü, elindeydi onun, evet ama bu imkânsız bir şeydi! O yâri kokladım, seyrettim ve o yâr için gözyaşı döktüm güle bakarak.

Gürhan GÜRSES

Önceki İçerikZÜCCACİYE DÜKKÂNINA GİREN FİL GİBİ GİDERİM
Sonraki İçerikKALPLERİN FATİHİ
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.