Yahya Kemal’in Rindlerin Ölümü şiiri aklıma geldi Hafız’ın ölüm haberini alınca. Biz de “Rindlerin Ölümü” nü “Rındelerin Ölümü” diye adlandırırsak hiç de yanlış olmaz yani yüreği güzellerin ölümü…
“Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle.
Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.”
Hafız, Karakoçan’ın yapı taşlarından birisiydi, şöyle düşününce ve dalınca maziye sahiden de bu ilçeyle özdeşleşmiş karakterlerdendi. Hakkın rahmetine erdi, mekânı cennet olsun.
Gidiyor güzel insanlarımız bir bir, halen sen ben kavgasındayız, makam mevki derdindeyiz. Durup da kimse fikretmiyor, giderken ardınızdan dua edecek kaç kişi var, sizi rahmetle anacak ve bu güzelim ilçeye yapmış olduğunuz hizmetlerden dolayı “Allah razı olsun.” diyecek? Makamınız, aracınız, tahtınız, tacınız olsa da en son o dört kollu arabaya bineceksiniz. Omuzlarda taşınıp asıl makamınıza uğurlanacaksınız.
Ey Hafız, sen ne güzel bir insandın? Gidince anlıyoruz güzelliğini, bırakmış olduğun boşluğu terk edince görüyoruz. Zararın yoktu kimseye, güler yüzün Karakoçan’ın ortak hafızasında canlanıyor şimdi. İçten gelen kahkahan Tepe’de, Kırkpınar’da, Yeni Mahalle’de yankılanıyor şimdi. Şalvarınla, başında külahın, elinde asan, dilinde eksik olmayan zikrin ve sürekli sağa sola oynattığın başınla sen ne güzel bir hemşerimizdin ey Hafız! Sen de mi gittin şimdi ilçemden, sen de mi terk ettin bu alemi?
Hep güler yüzlü, sıcak sözlüydün, yokluk içinde geçti ömrün, Karakoçan’ın gülüydün. Hafız’ın kalbi varlık içindeydi, ruhu ve imanı… Bu değil mi ötelerde işe yarayan? Biz işe yaramayanı biriktiririz de işe yarayanı çarçur ederiz çarçabuk. Varlık içinde ömrü geçene ibret olsun! İçi fakir dışı zengin olana ne desek az gelir! Dışı fakir içi zengin olanaysa “Hafız” denir.
Ey Hafız! Dönüp de şöyle bir baktım geçmişe. Kimler gelip geçmiş ömrümüzden, kimler güzel nam bırakıp da göçmüş, kimler yüreklere imza atmış, kimler unutulmamış, kimler kazık çakıp da kalmış şaşarım! Kimler tapusunu almış bu dünyanın? Gültepe’de mezar taşlarına hep bildik isimler kazınmış, İlçe Asri Mezarlığında da öyle. Oralar çoğalıyor sanki buralar azalıyor. Sen hakkını helal et bize, bizim varsa helaldir sana.
Ey Hafız! Tepe’de kalmadı kimse, çarşıda pazarda… Herkesin yeri aynı mezarda! Senin şen kahkahaların halen çarşının ortasında yankılanıyor, hayata tutunma mücadelen… Hiçbir zaman seni şikayet eder bir şekilde bulmadım. Belki de hayatı tespih yapıp sallıyordun. Kalp gözünle bu dünyanın yalan olduğunu görüyor, bu gökkubbede baki kalacak kahkahayı sallıyordun yüreğinden gelerek.
Karakoçan, kendi insanının kıymetini geç anlayanların yaşadığı bir yer olmuş. Yaşarken kimse kimsenin farkında değil! Zengini fakirin derdinde değil, siyasetçisi halkın!
Ey Hafız, gezerdin yolları yoklayarak elindeki bastonla, dilinde hep bir terane vardı. Gözlerin görmüyordu ama kalp gözün iyi ve güzel olanın farkındaydı. Tanırdın herkesi ve tanırdı herkes seni. Gören binlerce göz, senin gördüklerini görmemiştir. Üç yaşında gözlerini kaybettin. Dünyanın karanlığı içinin aydınlığını söndüremedi. Marifet görmek de değil anlamakta ve kalben tasdik etmekte. Senden hep iyi bahsederdi insanlar, bu kaç kişiye nasiptir bu yüzyılda?
Hafız, Beydereliydi. Karanlıkta kalır tam 70 koca yıl! Görüp de karanlığı yaşayanlara inat şükrederek geçen onlarca yıl! 5 ay evvel eşini kaybetti belki de dayanamadı yüreği onsuzluğa, o da gitti sonsuzluğa. Dualar ona bugün, rahmetler… Bir şeyler sebep olacak elbet bu gidişe, kalp krizi dediler onun vefatına da. Her kişi niyetine değil Karakoçan, er kişi niyetine.
Hafız, şu an dudaklardaki en güzel lafız!
Gürhan GÜRSES
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.