EDEBİ DERGİ, 18. SAYI, ARALIK 2023
Bugün bir yerde denk geldi, okudum. Aslı var mı bilmiyorum – gerçi olsa da olmasa da – ama içim çok ağrıdı sebepsiz yere hem de. Kabullenemediğim bir anlam yüklüydü, hoşuma gitmeyen, ölmüş olsam bile itiraz edeceğim… İnsanın sevdiği ile sınanması nasıl da kötü, nasıl da sancılı… “Ne uğruna dedim çektiğim bütün çileler o yâr ile ilgili öyleyse? ” diye düşündüm. Bir kağıt parçasından ibaret hatıraya dönüşeceksem, üç beş satırlık bir sızlanmaya muadilsem, artık akmayan gözyaşlarına karşılıksam…
Dile nasıl da kolay geliyor şu söz “İnsan öldüğünde en sevdiğinin unutma süresi 18 aymış.” İçim acıdı. Ölümüne sevdiklerimizin bizi öldükten 18 ay sonra tatlı ve güzel bir anıya dönüştürmesi… Kavga ettiğimiz uğruna, belki de onun için bütün dünyayı karşımıza aldığımız, can bilip ömrüm diye hitap ettiğimiz unutacaksa eğer… Hastalandığında hastalandığımız, ağladığında ağladığımız bizi tatlı ve sempatik bir anıya dönüştürecekse… Hani bu böyle olmasa keşke demek istiyorum. Düşünmek bile istemiyorum bunu.
İtiraz ediyorum buna herkes unutsa da o unutmaz. Hakkı yok buna. Bencillik addetmeyin bunu. Gülüşüne dahi can vermek isterken onun…Yürüyüşüne milyon dize yazarken… Sesine kurban, derdine şifa, kahrına dua olurken…
Ölüm hak, eyvallah… Öldükten sonra tabii ki kimse bir ömür yasımızı tutmasın, ona razı değilim ama şöyle unutulmayalım da. Hatıra geldiğimizde gözler nemlensin de yürekler sızlasın da. Öyle bakıp da gülümsemesin sevdiklerimiz peşimizden, ölmüşüz ölmüş. Yaşarken bunu düşünmek belki de acıtıyor yüreğimizi, kanatıyor ruhumuzu. Pansuman ve şifa bildiğimizin buna hakkı yok diye düşünüyorum. Herkes bizi 18 ay sonra tatlı bir anıya dönüştürse de sevdiğimizin bu dönüştürmeye hakkı yok, itirazım var buna.
18 ay sonra unutulacaksın. O zaman şu fani dünyada neyin peşinde kendimizi heba ediyor, kimin uğruna saçımızı beyazlatıp ömrümüzü tüketiyoruz? Geride bıraktığımız her şey ve herkes gibi sevdiğimiz de unutacak bizi. Uzaktan bakıp tatlı bir tebessümle rahmet okuyacak mezarımıza. Belki de hiç gelmeyecek ebedi istirahatgâhımıza ve toprağımıza dokunmayacak.
Canı sağ olsun demem o zaman öldüğümü unutup. Uğruna döktüğüm gözyaşlarımı helal etmem. Unutamayacak beni. Öyle kolay değil. Nasıl da taraflı ve hisliyim şu an. Kabullenemem bunu. Mezarımda ayağa kalkar, bunun hesabını sorarım.
18 ay sonra tatlı bir anı olacaksın. İsimsizler mezarına koysun bari, hiç değilse bir tesellimiz olur kimsemiz yok diye. Kayıp ruhlar ajandasında saklı olalım. Düşünsenize sensiz yaşayamam dediğimiz unutacak… Her iki cihanda yanında olmak istediğimiz…
İçim sızladı bunu okuyunca. Hakkım var unutulmamaya çünkü çok sevdim. Günü bırakın, saati de, dakikayı bile onsuz israf etmek istemedim. Her an’ım onunlayken tatlı bir anı olmak istemiyorum onda. Ben öldükten sonra isteyen istediğini yapsın da demem. Herkes istediğini yapabilir de can dediğimiz yapamaz.
O ölseydi – Allah korusun – o gün ikimiz öldü diye bilirdim. O mezara defnedilir, üzerine toprak atılır ama ben gökyüzünün altında nefessiz kalırdım. Yerin üstü yerin altından farklı olmazdı bana. Ben öldükten 18 ay sonra unutulacaksam en sevdiğim tarafından hiç sevilmemişim demektir. Bir yara gibi kalmalıyım onun yüreğinde, bir çivi gibi çakılmalıyım onun aklına.
GÜRHAN GÜRSES
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.