İki bahr arasında yer alan bir şehr-i güzide. Sedefin içinde saklı olan inci misali büyüdükçe kıymeti harbiyesi artan ve yeryüzünde emsali bulunmayan yegâne bir mekân. Şair tarafından, bir tek taşına dahi bütün İran toprağının kurban edileceği toprak. Gülhane Parkı’nda ceviz ağacı olan ve kimsenin fark etmediği sürgün şairin memleketi. Asya ve Avrupa’nın ortadan ikiye ayrıldığı ve Avrasyalaştığı yer. Var mı ki başkası ya da emsali?

Necip Fazıl şöyle haykırıyor:
“Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar..
Gecesi sümbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul…”


Konstantinopolis, Dersaadet, Asitane, Konstantiniye, İslambol.. adlarıyla anılmıştır tarih boyunca. İstanbul’un adı İmparator 1.Constantinus’ un şehri anlamına gelen Konstantinopolis’ten geldiği rivayet edilir. Ayrıca halk arasında Müslümanlar çoğunlukta olduğu için İslambol olarak kullanıldığı ve oradan geldiği anlatılır.

Cennetin varlığını göstermek için Allah İstanbul’u yaratmış sanki. Cennetin yeryüzüne küçük bir yasıması; göze hoş gelen, gönle hitap eden.. Milyonların bir sel gibi aktığı kiminin kaybolduğu, kiminin saadete erdiği metropol. İtalyanlar Napoli için “Napoli yi gör ve öl.” derler. Bizler de İstanbul için haykırıyoruz herkese “İstanbul’u gör ve öl.” diye.

Boğaz köprüsü bir kolyedir İstanbul’un gerdanında. Akşamları ışıl ışıl ışıldar iki yakanın ortasında. Leyla’dır İstanbul, güldür, Juliet’ tir. Elbette hoş duracak kolye gerdanında. Akşamları tesbih taneleri gibi dizilen araçlar Çamlıca’dan bakınca ateşböceği olur aniden. Hiç durmadan silsile halinde birbirine bağlanan ışık huzmeleri akşam gezmelerinde bir renk armonisi oluşturur İstanbul’un kalbinde. “ Siz Hiç Ateşböceği Gördünüz mü” leşen bir ömürdür yaşadığımız. Yılmaz Erdoğan bu eseri yazdığında acaba bundan etkilenmiş midir?

İstanbul gibi olmalı aşklar; fethi zor, fatihi tek. Şairlerin başkenti, yazarların üssü. Çamlıca kaç şaire şiir yazdırmıştır? Kaç yazara ev sahipliği yapmıştır? Kültür başkenti, medeniyetin başköşesi. Boğaz tüm haşmetiyle kaç kişinin boğazını kilitlemiştir.

Adalarda faytonlarla gezmeler nasip değil midir şu üç günlük yaşamda? Kaç ünlüye ün katmıştır İstanbul. Eskiden “Her doğan şairdir biraz İstanbul’da” lafzı meşhurdur. Ondandır dökülen dizelere, dizelerden kulaklara yankılanan. Lodoslama dalıp hayatın içine bodoslama kayaya oturan mazi bandıralı bir hasrettir şimdi içinde kendimizi aradığımız.   Ah İstanbul, Türkçen kadar güzel ve esassın. Erguvanların başkentiydin eskiden. Tarihinde erguvan kokusu gelir. Şimdi bütün evlerin, binaların, sitelerin önünde alabildiğine çiçekler uzanıyor maziye nisbet yaparcasına.   Herkes İstanbul’u hizaya çekemez, zor bir kadındır. Yerinde duramayan yabani bir attır İstanbul. Heyhat gem vurabilir misiniz hayalden ata? Denizin sırtına binmiş Kız Kulesi. Sanırsınız ki atını şaha kaldırmış Fatih’in siluetidir canlanan. Sudan ayaklar, buluttan yeller sarmış dört bir yanını. Bir duruş değil midir Kız Kulesi’ne ait olan? Martı çığlıkları ile cebelleşen, yük gemilerine el sallayan, Galata Kulesi’ne göz kırpan ve Boğaz Köprüsü’ ne alttan alta bakan.

Martılar deniz çöpçüleri ya da denizin sokak çocukları. Giden yatların, vapurların ardında bir casus gibi iz süren ve oradan kendilerine atılan ekmek kırıntılarını ya da simit parçalarını havada iken yutan, hiç doymayan ve hiç yorulmayan bir İstanbul gerçeğidir martılar. Siz Çengelköy’de 800 yıllık çınarın yorgun ve kırışık ellere benzeyen yapraklarının gölgesi altında çayınızı yudumlarken denizden gelen esinti martı çığlıkları ile bir olup dingin bir ruh haline sürükler sizi. Artık bahtiyarsınız. Ölseniz de gam yemezsiniz.

Yahya Kemal Ankara’dan İstanbul’a dönerken ”Ben en çok Ankara’nın İstanbul’a dönüşünü sevdim.” der. Bizler de Karakoçan’dan sonra bütün yerlerin en çok İstanbul’a dönüşünü sevdik galiba. İstanbul açılmış bir yaradır yürekte. Hasret kanattıkça kanatır bu yarayı. Marmara’nın suyunu bassanız yaraya ne çare. Fitil tutmaz, merhem bilmez bir haldir.

Kadıköy, Fatih’in ilk kadısı olan Hıdır Bey’e makam ödeneği karşılığı verildiğinden dolayı bu adı alan semtimizdeki boğa heykelini görmedikten sonra Bahariye’de bir tur atmadıktan sonra neylersin İstanbul’u? Sazlık ve kamışlık yer anlamına gelen Kalamış semtini bilmedikten sonra, Arapça kalkınmış, gelişmiş yer anlamına gelen Ümraniye’de kumpir yemedikten sonra, Hacı Bektaşi Veli tarafından İslamı yaymak için gönderilen Anadolu erenlerinden Karacaahmet Sultan’ın dergahından dolayı aynı isimle anılan semt ve mezarlıkta Fatiha okumadıktan sonra neylersin İstanbul’u?

İlk defa sahilde balık avlamak için gelip buraya yerleşen Kartelli ismindeki bir balıkçıdan dolayı bu semte Kartal adı verilmiştir. Her tarafı sularla çevrili yer anlamında Pendik. Hikayeler çok, rivayetler muhtelif. İstanbul’un fethinde önemli rol oynayan Ali Bey’in ismi Alibeyköy’ de yaşatılıyor. Osmanlı döneminde Balat’a saray kapısı anlamına gelen Palat Kapısı denirmiş, bugünse Balat. Tarih ile iç içe bir şehir. Mazi, hal ve ati kol kola girmiş üç kafadar bu şehrin sokaklarında, sularında. Kimi bina olarak, kimi isim olarak. Gezmek ve o havayı özümsemek gerek diye düşünüyorum.

Sosyete Pazarı’na hücum etmedikten sonra neylersin İstanbul’u? Eminönü’nde güvercinlere yem atmadıktan sonra, otantik Mısır Çarşısı’nda boy göstermedikten sonra neylersin İstanbul’u. Kapalıçarşı, Topkapı, Pera, Yerebatan, Dolmabahçe, Ayasofya, Süleymaniye, vesaire vesaire.. Saatleriniz olacak, günleriniz, haftalarınız ki her noktasına zaman ayırabilesiniz? Boğaz turu yapmazsanız eksik kalır İstanbul. Şehir İçi Vapur Hatları’nda simit kovalayan martılara el sallamadıktan sonra…Köpük köpük Marmara’nın sularında balık avlamadıktan sonra… Bu türkü eksik, bu şiir noksan kalır ve  bu şarkı da burada bitmez.

Yedi Tepeli Şehir dendi mi akla İstanbul gelir. Bir üniversite sınavı sorusu kıvamında, dolaylamaya örnek.Yedi tepe, yedi ses, yedi renk. Boğaziçi veFatih Sultan Mehmet Köprüsü. İki yakasını bir araya getiren çengelleridir İstanbul’un. Çelik halatlardan oluşan ve Asya ile Avrupa’ya imza atan.Türkiye’nin Avrupa’ya açılan yüzü, İstanbul.

İstanbul sen adamı şair edersin.
Önceki İçerikYAR MISIN YARA MISIN
Sonraki İçerikELİ KALBİNİN ÜSTÜNDEYDİ
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.