Yine zamansız bir karanlık sökün etti
Mezre’nin arkasından Karakoçan’ın üstüne.
Ben yine bir köprü altında hayata küs,
Ben yine karanlıklarda baykuşlara misafir,
Ben yine Goman’da bir dardağan ağacı gibi yalnız,
Ben yine İlhami gibi sessiz.
Ve seni düşünmekte,
İçinde büyüyen bir diken gibi hem de.
Alıp başımı sana gelmek istiyorum,
Başımdaki onca hengâmeyi def edip
Senin kara sularına demir atmak istiyorum.
İçim dışım zehre bulanmış
Salkım saçak hüzne bulaşmış
Aklım karışık
Kalbim aşık
Bu gece yalnızım,
Golan’daki dağ keçileri
Kızılca’daki kınalı keklikler kadar
Ben yalnızlığın içinde,
Yalnızlığım karanlığın içinde.
Eski Karakoçan YİBO gibi terk edilmiş;
Issız, virane ve yalnız.
Gel de mamur et dört bir yanını,
Gel de abad et her bir yanını.
Gel de şad et harabe gönlümü.