Yine zamansız bir karanlık sökün etti
Mezre’nin arkasından Karakoçan’ın üstüne.
Ben yine bir köprü altında hayata küs,
Ben yine karanlıklarda baykuşlara misafir,
Ben yine Goman’da bir dardağan ağacı gibi yalnız,
Ben yine İlhami gibi sessiz.
Ve seni düşünmekte,
İçinde büyüyen bir diken gibi hem de.
Alıp başımı sana gelmek istiyorum,
Başımdaki onca hengâmeyi def edip
Senin kara sularına demir atmak istiyorum.
İçim dışım zehre bulanmış
Salkım saçak hüzne bulaşmış
Aklım karışık
Kalbim aşık
Bu gece yalnızım,
Golan’daki dağ keçileri
Kızılca’daki kınalı keklikler kadar
Ben yalnızlığın içinde,
Yalnızlığım karanlığın içinde.
Eski Karakoçan YİBO gibi terk edilmiş;
Issız, virane ve yalnız.
Gel de mamur et dört bir yanını,
Gel de abad et her bir yanını.
Gel de şad et harabe gönlümü.
Temmuzun insanı eriten sıcağında yüreğimize kar serinliği getirip bizi mutlu eden ve ikisi özel olmak…
Acının ne dili var ne dini ne rengi ne de ırkı. Kim ayırır etle tırnağı……
“Sizin hiç babanız öldü mü? / Benim bir kere öldü kör oldum. / Yıkadılar aldılar…
“Benim çocuğum yapmaz!” demeyin. "Bunu yapanlar Karakoçanlı değil!” asla demeyin. “Bunu yapan dışarıdan birileri.” hiç…
Gönüllere sevgi tohumları ektiler. Bilemedik yaşarken kıymetlerini, Bir bir rahmet diyarına aktılar. Eksiliyoruz bir bir.…
Cahit Zarifoğlu'nun ölüm yıldönümü. Öyle ama şairler ölmez. Şiirleri yankılanıp durur kıyamete değin şu gök…
This website uses cookies.