Ünlü heykeltıraş Mikelanj’a sormuşlar: “Bu heykelleri nasıl yapıyorsun?” diye. O da yanıtlamış hemen: ”Bir şey yapmıyorum, onlar taşın içinde var, fazlalıkları atıyorum.” diye. Karakoçan’ın özünde mevcut olan misafirperverliği, haslığı, yiğitliği izah etmemize lüzum yok.Bu güzellikleri ortaya koymak için biraz acı, biraz gözyaşı lazım her zaman. Zaten bunlar cevizin içi gibi sert bir kabuğun arkasında gizlidir. Biraz zorlamamız ve kapıları iteklememiz lazım gelir ona ulaşmak için. Şeyh Galip’in deyimiyle zübde i âlem (alemin özü) olan insan, her yönüyle saygıyı ve doyasıya sevgiyi hak ediyor. Ama özüne inmedikçe insanın, bu hak ediş bil hakkın yerine getirilmiyor ilçemde. Her şey zuhurda cereyan ediyor ilçemde, oysa batında neler var var. Şekil yapan insanlar şekilleriyle değerleniyor. Manen şekil yapanlarsa  şaşkın bir vaziyette bakıyor.

Zafer bölünmekle değil bir araya gelmekle kazanılır. İlçe adına büyük başarılara ve büyük güzelliklere imza atmak; tek bir yüreğin, tek bir nefesin harcı değildir. Acılarda gösterilen duyarlılığın bir şekilde ilçenin işi  ve aş’ı için de kanalize edilmesi inanın ki çok şeyi değiştirir. Yan yana gelecek yüzümüz var daha. Ne kadar kızsak da birbirimize, ne kadar dedikodu yapsak da ne kadar illensek de arkasında insanların, henüz her şey bitmemiş ilçe adına. Nasıl bir araya gelecek insanlar? Ne için gelecekler? Niye gelecekler? Tek cevapla  geçiştirelim bu soruları: “Karakoçan için.” Bundan daha güzeli ve daha manidarı var mıdır? “Niçin yazıyorsun Ey Karakoçanlı?” diye kendime hitap ediyorum soru sormaktan çekinenler adına.  Siz niçin çalışıyorsanız, ben de o iş için kanat çırpıyorum. Siz neyin yorumunda bulunuyorsanız  ben de o yoruma bir lise öğrencisi gibi – arkadaşıma katılıyorum- size katılıyorum. Ben sizin, Karakoçan’ı tahayyülümdeki Karakoçan’ı sevebilme ihtimalinizi sevdim.

Mağrur değil misiniz buralı olduğunuz için? Havalı değil misiniz kınalı keklikleriniz için? Mesut değil misiniz Golan’ a sahip olduğunuz için? Çelakas’ta balık tuttuğunuz için şen değil misiniz? Kaç şeye düşkünsünüz Karakoçan’da? Sevdiğinize mi coğrafyanıza mı özgürlüğünüze mi yoksa? Yüreğiniz Karakoçan için atıyor mu sahiden? Mesela neden delisine sahip çıkmıyor diye uykusunda dahi rahatsız olanınız var mı? Yüreğinizin başkenti olabildi mi Karakoçan?  Yüreğinizin nüfuzu, yüreğinizin 24 ayarı olabildi mi Karakoçan? Ohi Deresi’nde  parlayan çelik balıklara benzeyen kolyeler taktınız mı gerdanınıza? Güzelbaba’da bir sincabın dişlediği meşe palamuduna değin yana yana bakakaldınız mı tüm güzelliklere? Golan’ın sinesine bir kılıç gibi batmış olan kayalıkların en zirvesinde gökyüzüyle ahenk oluşturan ve sanki göğe kanatlanacakmış gibi duran bir dağ keçisi resmini hafızanıza nakşedebildiniz mi bir yaz akşamı sofrasından sonra? “Men ta senin yanında bile, hasretüm sana” diye Karakoçan’a Kulubaba’dan bakıp, haykırdınız mı ömrünüzde bir kez? “Çeşmenin yanında bile, susuzum sana” diye Ferhatlar’ın suyundan kana kana içip boğazınızı yırtarcasına bağırdınız mı hiç?

Yılmaz ERDOĞAN’DAN BİR UYARLAMA İLÇEME YÖNELİK

Soğuk ve şehirlerarası Kiğı Karakoçan otobüslerinde vazgeçtim çocuk ve muavin olmaktan.

Turşulardan, ayranlardan, dört bir yandan bagaja yüklenen

Ve beslenme çantamda Kulubaba’dan getirdiğim dardağan tadındaydı babam.

Ben seninle bir gün Beyaz Çeşme’de – Hıdır Baba’da-  alabalık yeme ihtimalini sevdim.

İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında, Ali Erdoğan’ın müdürlüğünde

Lise’de siyasi olaylarının ötesinde Yavuz Bektaş’ın müdürlüğünü anımsadım

Karakoçan’da tezekli sonbaharlar yaşanırdı o zaman, özlemeye başladım herkesi.

Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra.

Bizim İclal Aydınlarımız vardı, Bekçi İbolarımız

Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı…

Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda,

Mok oynamaya başladık, işin b.ku çıkmamıştı o zamanlar.

Ev yapımı dondurmalar satardık bardağı 1 liradan

Çekirdekler  gazete kağıdından külahlarla satılırdı

Kırmızı sprey boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara

Ve Türk Dil Kurumu’na inat bir Türkçeyle.

Shımarıg bir çocuk edasıyla,  Sagopa lakabıyla, asortik olur tavrıyla

Kebapchi dükkanları açılırdı her köşede.

Ağbilerimizden öğrendik 6 rakamından tavşan yapmayı.

Karakoçan’a usul usul tezek yağıyordu.

Ve kapalı mekanlarda insanların kuyuları kazılıyordu akşamları

Oysa Karakoçan’da hiç kimsenin kuyusunu kazmadım.

Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim.

Sınıfça gidilen – Sefkarbaba’ya – pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak.

Karakoçan’a usul usul tezek yağıyordu.

Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri.

İlçe Haber’de yazılarım çıkıyordu “Bir Karakoçanlı” müstear adıyla

Kimsenin emrinde değildi kalemim.

Çatışmalar olurdu çarşı içinde oysa hiç kurşun yaram olmadı benim

Ve hiçbir mahkeme tutanağında geçmedi adım

Mimlenmedim bilmem ne asıllı diye bugüne değin, bundan sonrası  Allah kerim.

Havada uçuşan yalakalıkların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece

Sana şiirler biriktiriyordum “Gasteci Sabri” çıkışlı ajandamda ama sen yoktun.

Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum Karakoçan, suni teneffüs saatlerinde

Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir adliye lojmanı griliğine götürüyordu

Ben, senin benimle Süleyman ELBAN Bulvarı’na gelebilme ihtimalini seviyordum.

Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.

Yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini

Sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü

Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Karakoçan Ovası’nın yalancı maviliğini

Otobüs oluyordum bir süre, Kiğı Karakoçan Tur;  Kemal Sarıkaya aklıma geliyordu,

Hacı Halim ve Rüzgar Memet

Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde

Otobüs oluyordum  bir ülkeden bir iç ülkeye  çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum.

Peri Suyu’nun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin

Korkuyordum sonra iniyordum otobüsten

Sofu Zülfü yâdıma düşüyordu rahmetle anarken değerlerimizi

Menco Dayı’nın ekmeğini yiyordum kırk tane, geçiyordu korkum

Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk,

Ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum Axpin’de, şimdinin Çiftlik Caddesi’nde.

Çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda Tepeli oluyordu herkes.

Soğuk ve şehirlerarası Kiğı Karakoçan otobüslerinde vazgeçtim çocuk ve muavin olmaktan.

Turşulardan, ayranlardan, dört bir yandan bagaja yüklenen,

“Tızmori” Ramazan’ı  hatırladım garajın Ohi’ye bakan yüzünde

Ve beslenme çantamda Kulubaba’dan getirdiğim dardağan tadındaydı babam.

Ben seninle bir gün Simit Sarayı’ndaki kahvaltı salonunda

Ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği bir yol üstü lokantasında,

-Ğezik teki bal kaymak lokantasında-

Ben seninle, Silbus dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan

Karakoçan’ın herhangi bir toprak çay evinde,

Mesela Karsınideki “Dılop Cafe”de,

Ya da  Kalecikli Dursun’un kahvesinde “Çayları Dursun’a mı söyledin?” bin yıllık esprisi altında

Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim

Ben seninle bir keklik avında hiçbir keklik vurmama ihtimalini sevdim

Golan’da dağ keçisi olma ve Haşim’den bal alma ihtimalini sevdim

Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim Karakoçan!

KAPTAN

Önceki İçerikKÖPEK YAVRULARI
Sonraki İçerikSîmurg
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.