Bu ülke insanı zor zamanların insanıdır. Bu devlet zor zamanların devletidir. Hâlâ bu reflekslerimizi kaybetmemişiz. Ülkemiz ve insanımız için acılarımız ne kadar büyük olursa olsun umudumuz da var. Hüznümüz ne kadar çok olursa olsun onu paylaşacak 80 milyon yüreğimiz de var. “Devlet nerede?” diyenlere en güzel cevabı sahada olan devlet adamlarımız, bürokratlarımız veriyor. Basınımız orada, askerimiz, polisimiz, kurtarma ekiplerimiz, sağlık personelimiz, kriz yönetim merkezimiz, halkımız… Bu dayanışma değil mi acılarımızı yüreklere bölüp azaltan? Bir ekmeği ortadan bölüyoruz, bir suyu aynı tasta içiyoruz. Biz buyuz, imkânı yok bölünmeyiz, ayrışmayız.

Depreme karşı bir oluşuna kurbanım Elâzığ, dik duruşuna… Ayakta oluşuna, yara sarışına, merhem sürüşüne… Şifa niyetine her hareketin, tırnaklarınla enkazı kazışına…

Depreme karşı bir oluşuna âşığım Türkiye’m. Arayışına, soruşuna, yanışına, ağlayışına ve dua edişine… Organize oluşuna, yardıma koşuşuna… Etle tırnak oldu Türkiye burada. Devlet ve halk el ele, ilk andan itibaren… Depremi iyi yönetiyoruz. Güzel ama aynı iyi yönetimi deprem öncesinde de yaparsak belki de can ve mal kaybını en aza indiririz. Buraya da bir mim koymamız icap ediyor.

Kimse yok mu? diye soruyoruz. Bakıyorsun kuzeyden Ordu, “Buradayız.” diyor. Güneyden Mersin, “Buradayız.” diyor. Batıdan İzmir, ”Biz de buradayız.” diyor. Doğudan Diyarbakır, “Yanındayız komşu.” diyor. A partisi, B partisi yok herkes burada. A düşüncesi, B düşüncesi yok her fikir burada. İnsanlık söz konusu, insan olmak mesele bu işte! Yurdun dört bir yanından sesler yükseliyor: “Buradayız.” diye. Biz hep birlikte Türkiye oluyoruz. Ölenler taziyemiz oluyor, kurtulanlar sevincimiz… Birlikte üzülüyoruz, birlikte seviniyoruz. Enkazın altından uzanan eli 80 milyon tutmak istiyoruz. Üşüyen canlara bütün ülke battaniye olmak istiyor. Komşu kentlerden kimse eli boş gelmiyor: battaniye, soba, mama, çocuk bezi…

Kimse yok mu? diye soruyoruz. Kürt’ü, “Buradayım.” diyor. Türk’ü, “Buradayım.” diyor. Alevi’si, “Buradayım.” diyor Sünni’si, “Buradayım.” diyor. Kimse enkazın altında kalan canın ırkını, mezhebini, dilini, rengini sormuyor. Onu kurtarmak için elinden gelenin fazlasını yapıyor herkes. Ama sosyal medyada bazı maymunlar da “İyi olmuş.” diyor. Bazı mallar da mallıklarını ispat peşinde koşuyor, siz alık bir halde yaşamaya devam edin. Orası Doğu’dur ve hepsi teröristtir, diyor embesilin biri. Bu şehir ve bu ülke sizi bir böcek gibi ezip geçecektir. El ele ezecektir sizi, kol kola, yürek yüreğe… Siz ayağa dolanan bir çalı bile değilsiniz, sinek bile olamazsınız. Siz cehennemi temsilen bu dünyadasınız, bu dünyanın şeytanlarısınız. Kendi kimliğinizin şarlatanısınız. Sesimi duyuramıyorum, diye sahte mesajlar atanlar var. Enkaz altındayım, diye yalan atanlar var. Orada zamana karşı yarışan ekipleri bu sahte mesajlarla meşgul eden hörgüçler sizler de kahrolun emi! Dakikalar bile önemli… Orada belki de kurtarılacak olan bir cana engel oluyorsunuz bu tür mesajlarla. Neyin aklını yaşıyorsunuz? Deprem fırsatçılarına posta koyuyoruz. Deprem provokatörlerine lanet okuyoruz. Sıcaklık sıfırın altında bazılarının insanlığı da sıfırın altında… Nasip değildir herkese insan olmak, insan kalabilmek ve insanca yaşayabilmek…Söylenecek çok şey var aslında. Gün yara sarma günüdür, birlik olma vaktidir. Futbol maçında “Elazığ üşüme Fener seninle” sloganıyla seyirciler atkılarını, berelerini, eldivenlerini atıyorlar sahaya depremzedelere ulaştırılması için. İnsan acı içindeyken bu tür güzellikleri görünce mutlu oluyor insanlık adına. Gün, enkaz altında yaşam mücadelesi verenlere dua etme günüdür. Provoke edecek olanlara öfkemiz illaki olacaktır ama onlara takılıp da birliğimizi, dirliğimizi bozmayacağız. İşimize bakacağız ve işimize engel olmaya çalışanları da susturacağız. Bu ülkenin hiçbir insanı sahipsiz değildir, yalnız hiç değildir.

O kadar doluyum ki! Bir yandan can pazarı, bir yandan laf pazarı…

Deprem sözcüğü, tep’mekten gelir köken olarak. Bizler de ülkemize, insanımıza karşı tavır takınanları, insanlarımızı ayrıştıranları en şiddetli şekilde tepeceğiz. Konuşmamız icap ettiğinde konuşacağız. Onların ağzı varsa bizim de onları yutacak ağzımız var. Onların bizi rencide edecek, kıracak ve üzecek lafları varsa bizim de onlar kahredecek cümlelerimiz var. Korkumuz yok.

Elazığ yiğidin harman olduğu diyardır, yüreğinde herkese yer vardır sadece ortalığı bulandıranlara yer yoktur.

Başın sağ olsun Elazığ’ım.

Başın sağ olsun Türkiye’m.

Kaptan

Önceki İçerikSîmurg
Sonraki İçerikBİR GÜN KARŞILAŞIRSAK SENİNLE
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.