umut ve şarkı olsun istedim dudaklardan düşmeyecek,

bir destan olsun istedin bu şiir ah ne çare!

yüreğimde bin yare, karakoçan milyon pare.
“de gel le yâr, yüreğimde bilsen ne var?”

başımda golan kaynar, der kadıncağız

usulünce bağin’e bakar, dağ keçilerine kayınca gözleri.
bağırlardan düşen kaya parçalarına benzer kaderi.
peri suyu’na nazır bir kadın tanıdım ağlamaya hazır
marallar ortalığı dağıtır, ay vakti bu şiir dilime dolanır
gözyaşları bulut bulut, patlamaya hazır bir sağanak
içinde kaç bin yıllık bir sancı var kadın olduğuna dair
ne hikâyeler anlatır; utanır, kırılır, ağlar ve patlar
tek başına meydan okur; haldan anlamaz, vaziyetten çakmaz

karanlık mı karanlık gecelere ve sebebine ömrünün.

kimse fark etmez içindeki gömünün
ey gül yüzlü, hayal ve umut dolu  kadın

terk edilmiş bir ev gibi harabe

ve yıkılmış binaların üzerinde dimdik duran kadın!
bu şiir sanadır ilkin, sonra Karakoçan’a, daha sonra Avrupa’ya
pilavtepe üstünde bir çeşme,

ağlamamı söylemeyin o vefasız eşe oy lımıney.
ağla di deli gönül, çağla di deli dönül duysun hezar millet
duysun kendinden bizar millet,der kadın gözleri sağanak
terk edilmiş gurbette, acısı hem de terutaze…
silbustan uçan kuşlar, hasretimi çalan kışlar
gözlerimden akan yaşlar, yüreğime değen taşlar
ah karakoçan, hep karaya çalan ilçem
ömrümün beyazı Karakoçan, kadası, belası
ömrümün ahirinden ötesi, var mı payesi?
peri suyu’na nazır bir kadın tanıdım ağlamaya hazır
marallar ortalığı dağıtır, ay vakti bu şiir dilime dolanır
ömrünü heba eyleyen bir kuşcağız,

hayallerini siyaha çalan bir nalesaz türküsünü dinler peri suyu’nun
hikâyesini dinler kadının yılların yorgunluğuyla peri
yabanlığını yaşamın, kıraçlığını sevdaların,
stabilize yollarda kaybolan umutlarını arar yaşamın
kadın; al sana kucak dolusu umut,

al sana güneş dolusu ışık, ağız dolusu gelecek,
al sana kucak dolusu dost,  kalp dolusu aşk diyecek bir dudak.
nerede bulacak seni, kime soracak
olduğun yerde çiçek çiçek solacak belki de
netameli yollarda ürkek ve teksin
seni kim güldürüp şad edecek söyle ey bikes, söyle ey bimecal
peri suyu’na nazır bir kadın tanıdım ağlamaya hazır
marallar ortalığı dağıtır, ay vakti bu şiir dilime dolanır
yollarına aşkın, vur kırbacını allah aşkına!
vur ki her zerresinde ve habbesinde bu ilçenin

bin yürek havalansın semaya kanatlanıp.
selam ve esenlik getirsin sana heveslenip
ağlama bir daha, yakışmaz kadına ağlamak

çaresizlerin işidir ağlamak, çin işkencesidir
ruhundan bir parça, teninden çekilen tırnak
ruhu serazat ama bedeni mahkûm,
gözleri özgür ama bakışları mahkûm.
karakoçan kadar rahat,yaşaması kolay ama katlanması zor.
kolayı def, sesi tef, zoru keyfekeder
vur yoluna başını kiğı’nın kim tutar seni
avare avare o köy senin bu köy benim dolaş
biçareyim diye silbus’a vur başını,özlüce’ye at kendini.
hedik kaynatır bir nine, helva dağıtır bir gelin
yolun ötesi mezarlık, helvanın öncesi sessizlik
oy gelin sana mı kaldı helvası hicranın.
varır mı oraya bu meşhur ve meşum karanlık.
oy gelin başın üstünde tüter duman
halin pek de yaman, peruperişan
sana mı kaldı helvası üç günlük dünyanın.

teskin edecek var mı yasın?
avrupa dedikleri yıkılmış bir ev, viran olmuş bir gönül

talan edilmiş bir yaşam ve çalınmış bir yarın

alın yüreğimi bıçakla yarın

ah alamancı kardaş, sen anlat

gönül yakan ve yıkan öyküsünü gurbet elinin
çalabildin mi rahatça bam telini yürek sazının?
tıngırdatabildin mi tellerini yadellerin?
gurbet türküsünü yaktın mı içten içe?

gurbetteki yalnızların hissesini pay ettin mi tepe’ye

tenhasına varana değin köyünün,

çeşmesinde avuç avuç içilen suyuna,
toprağında kirlenmiş esvabına,

çamuruna bulanmış pabucuna varana değin
altını öpmek gibidir memlekette yaşamak.
ve gurbette itilmiş bir başına konulmuş

bir kadının öyküsüdür anlattığım
bir kadın bin kadındır bugün, bin kahırdır
çeken bilir çilesini, başına gelen bilir sillesini.
gam yükünü sırtına vuran bilir.
gurbette bir kadın ağlıyor kaderine,

bir başına kalmış terk edilmiş kederine
telli duvaklı bir yolculukta umuda
kalmış hasbelkader telsiz, duvaksız ve damatsız
son bulur hikayesi karakoçan’ın ücra bir köyünde
ve gelir mevzubahis olur bir ağustos akşamında hikayemize
üstü kalsın her türlü acının artık vakit dem vaktidir ilçem

kızılca’da gümüş balıklar raks eder ayçiçekli tavada

közde demlenir kaçak çaylar batan güneşe doğru
hüzün başucumda, sigaramın dumanında
yalnızız yine güzel ilçem sapına kadar hem de
yalnızız kahrolsun işte,  bir başına konulmuş ve terk edilmiş

bir kadın gibi hem de gurbet elde

Önceki İçerikBİR AŞK HİKAYESİ
Sonraki İçerikGERT WİLDERS
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.