Kut’ûl Amâre’yi duymuş musunuz daha evvel ya da Halil Paşa’yı tanıyor musunuz? Halil Kut Paşa’yı… Kazandığı zaferden dolayı “Kut” unvanını almıştır. Kut Bayramı’nı duymuş musunuz daha önce? Yeni yıl kutlamalarını iyi biliriz ama! Dünyada başka hiçbir millet yoktur ki bizim kadar kendi değerlerine bigâne olsun, bunlara sahip çıkmasın ve bunların yarınlara taşınması işini kendine dert edinmesin! Ne kadar da nisyanla malulüz. İsyan edesim var.
29 Nisan 1916 Kut’ûl Amâre Zaferi… 29 Nisan 2021 yeniden yine Kut’ûl Amâre Zaferi ve kutlaması… Tam 105 yıllık bir zafer sevinci ve övüncü… Bizler bilmiyoruz bu galibiyeti ama İngilizler bu hezimeti iyi biliyor. Kutlu olsun milletimize “Kut’ûl Amâre Zaferi…” Sen kalk 1952′ ye kadar kutla bu zafer bayramını. Sonra NATO’YA gir ve İngiliz alavere dalaveresiyle bu bayramın kutlamasına son ver. Nedenmiş, NATO’ya üyeymişiz, neymiş efendim İngilizler emretmiş. Yok müttefikmişiz, yok aynı tüfekmişiz! Geç bunları anam babam, geç! Sen daha kendi zaferini bilmiyorsun ve tanımıyorsun! Kendi bayramını kutlayamayan bir millet olur mu? Ayasofya’yı daha yeni açtık ibadete. Kut’ûl Amâre Zaferi’ni de yeni kutluyoruz. Neymişiz -ezcümle- hiçbir şeymişiz. Yetmemiş bayram kutlamasını kaldırmamız, yaranamamışız Kut’ûl Amâre’de mağlup edip teslim aldığımız İngilizlere. Bu zaferin adını dahi sildirmişler bu milletin hafızasında, ders kitaplarında dahi kaldırmışlar.
Bu bölgede sorunlar varsa bugün emin olun dünün kuyruk acısı da bunu tetiklemektedir. Hani Kızılderili atasözü var ya ne de güzel oturdu şimdi bu ifadeye: “Eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir.” diye. Lawrence’lar bu coğrafyada halen cirit atıyor uzun bacaklarıyla. Bizleri içte içe bölüyor, yok ediyor. Onlar intikam alıyor bir nevi! Kut’un intikamını. Suriye’den geçmiştir o uzun bacaklı İngilizler bugün, Irak’tan, Mısır’dan. İslam ülkelerinde sorunlar dağ gibi yığılıyor dört bir yandan. Az veren maldan, çok veren candan… İngilizlerse hiç yoktan üzerinde güneşin batmadığı imparatorluk oluyor. Sömürgelerin canı sağ olsun; malı mülkü, altını gümüşü, petrolü doğal gazı…
Kut’ûl Amâre Zaferi’yle ilgili bilgileri de tarih kitaplarından kaldırmışız. Ya bu ne biçim bir zihniyettir memleketi sarmış her bir yandan. Olacak iş değil. Gülerler adama! Her ne hikmetse bu bayramın kaldırılması için baskılar oluşmaya başlamış ve ahirde de bayram kutlamasına son vermişiz.
29 Nisan 1916… İngilizlerin tarih kitaplarından sildirdiği, unutulmaz zaferin adıdır, Kut-ül Amâre… O kadar büyük kahramanlıklarımız var ki unutmak için sanki özel çaba harcamışız. Hiç saymışız, yok bilmişiz. Avustralyalı Araştırmacı Dr. Gaston BODART’ın: “İngiliz prestijinin, 1. Dünya Savaşı’nda yediği en büyük darbe…” dediği savaşı, göz göre göre kamufle ediyoruz. Allah’tan bu fani dünyada yine insaflı, hakbilir bilim insanları var da tarafsız gözle kıyıda köşede kalmış böylesi destansı zaferleri dünya kamuoyuna yansıtıyor ve bizler de onların aydınlattığı ve ortaya çıkarttığı kahramanlıkları öğreniyoruz. Bir toplum, bu kadar mı kopartılır tarihinden, bu kadar mı el çektirilir kendi değerlerinden? Şaşarım da şaşarım, içten içe kanarım.
29 Nisan, Kut Bayramı… 350 subay ve 10.900 şehit vermişiz KUT’ÛL AMÂRE’DE. Yine bu savaşta 13 general, 481 subay ve 13.300 İngiliz teslim alınmıştır ve bunları kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetlerine de 30.000 zayiat verdirilmiştir. Bu zaferin mimarı Halil Paşa: “Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır.” demiştir. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk diye bilinen – ki bu İngilizlerin sömürgelerinden dolayıdır – İngilizlerin bu hezimeti unuttuğunu sanmayın. Günümüz Türkiyesinde olan biten onca acının sebebi sayılırlar. Ülkemize yapılan her türlü saldırının, ihanetin ve küfrün arkasında mutlaka uzun bacaklı İngilizlerin siyaseti vardır.”
Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz; Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz” diyen Akif, bunu herhalde bugünleri görerek söylemiştir. Bugün kendi zaferimizi dahi yabancılardan öğreniyoruz, ne acı ama? Churchill’e İkinci Dünya Savaşı döneminde “Türkler, Almanların yanında savaşa girerse ne olur?” diye sorarlar. Churchill de: “Kut’un intikamını alma şansımız doğar.” demiştir. Ülkemiz üzerinde oynanan oyunların aslında Kut’un intikamı ya da rövanşı gibi algılanmaktadır. Bunun farkında olmamız gerekir. Yerlilik ve millilik, dirlik ve birlik bugün ülkemizin içte ve dışta uğraşmak zorunda kaldığı binbir belaya karşı en tesirli silah gibi gelir diye düşünüyorum.
Kut’ûl Amâre, ver kurtul değil; al, ihya ve inşa et! Ondan sonra da sırtını tarihine yasla ve bir ömür huzurlu yaşa!
Kut Bayramımız kutlu olsun ey eve ve öze dönmesi icap eden büyük güruh!
Gürhan Gürses
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.