Narkoz altında sanki Macron…
Aklı başında değil, aklı baliğ değil, gözleri insani ve vicdani hiç değil!
Ve kalbi Cezayir’de mahkûm!
Ah mülki İslam neredesin? diye soracağı geliyor insanın.
Neden haykırmazsınız yek bir ağızdan: “Ey sarkık Macron, Cezayir’de neler oldu?” diye. İslam’a ve her iki cihanın nuru peygamber efendimize saldıracağına aynaya bak evvela! Ne işiniz vardı Afrika’da? Yoksa sizlerde mi demokrasi götürdünüz Cezayir halkının canı pahasına?
Osmanlının çıktığı yerlerde Osmanlıca konuşulmuyor bugün.
Fransa’nın çıktığı yerlerde Fransızca konuşuluyor.
İngiltere’nin çıktığı yerlerde İngilizce konuşuluyor.
Bu ne perhiz ne lahana turşusu? Soruyorum şimdi size ey medeni Avrupa? “Kim emperyalist, kim jandarma?” diye. Osmanlı mı diyeceksiniz? Hangi yüzle, hangi dinle, hangi dille? Sorarlar adama değil mi? Afrika’da bir ülkedir Kenya… Kenya’nın özgürlük savaşçısı Jomo Kenyatta’nın, “Beyaz adam geldiğinde, bizim topraklarımız, onların ellerinde İncil vardı. İncil’i verip bizi uyuttular; gözlerimizi açtığımızda İncil bizim elimizde, topraklarımız onlardaydı” sözleri, sömürüye dolayısıyla Batı dediğimiz canavara ne kadar da isabetli bir haykırıştır.
İşte Macron, işte Trump, işte Putin, işte Hitler, işte Musolloni ve uzantıları Zayed, Dahlan, Selman vesaire… Zihniyet bir, zulüm bir; bombalanan mekânlar aynı, yıkılan evler aynı, ölen insanlar aynı… “Zulüm ile abad olmaz dünya” değil mi? Avrupa’da Suriye olur bir gün!
Ah Macron ne de yarımsın sen öyle! Bir o kadar tarihin altındasın! Bir o kadar da koltuğun altındasın; üç günlük dünya, saltanatın tabuta kadardır unutma! Macron yok yere sarkmaya çalışıyorsun bize. Sarka sarka yalama olacaksın ahirde. Kafayı peygamberimizle bozmuşsun. Hakaret karikatürlerini binalara yansıtmışsın. Allah şeksiz şüphesiz güç sahibidir. O, ol dediği vakit her şey olur. Macron, sen bir sinek gibi duvara çarpılır ve tarihin çöplüğüne atılırsın.
Fransa’da dünyaya Fransız kalan bir garip sarkık ve yıkık adam; Macron… Yahut aklının başında olmaması hasebiyle teflon kafa! Narkoz tesirindeki beyniyle bizlere meydan okuyacak! Boyu yetmez maalesef! “Temel bugün yaptığı basın toplantısında bundan sonra hiçbir Fransız’la aynı fıkrada yer almak istemediğini söyledi.” Vaka bu işte, topyekûn tavır; her şekilde, her mekânda, her dilde… Fıkra da dahi olsa tavır koymalı cümle Müslümanlar.
Ah Kanuni ne de güzel mektuplar yazmışsın elin gâvuruna. Üslup biraz Macron tarzı oldu hoş görün lütfen; tek muhatap olarak Macron’adır lafım. “Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Avrupa’da büyük bir mücadele yaşanmaktaydı. Habsburg İmparatorluğu akrabalık bağlarıyla Avrupa’nın önemli bir kısmında hâkimiyet kurmuştu. İtalya, İspanya, Avusturya, Almanya ve Macaristan gibi ülkeler dolaylı veya direkt olarak Habsburg İmparatorluğuna bağlı idi. Habsburg İmparatorluğu’nun önünde duran tek güç Fransa ve İngiltere’ydi. Osmanlıların Avrupa’daki bu mücadelelere karışmaları siyasi dengelerin yeniden kurulmasını sağladı. Kutsal Roma-Germen İmparatoru Şarlken, Fransa Kralı Fransuva’yı 24 Şubat 1925’te Kuzey İtalya’da Pavia Savaşında yenip, esir aldı. Fransızlar, Şarlken karşısında aciz kalınca, o dönemde Hristiyanlığın en büyük düşmanı olarak kabul edilen Osmanlılardan yardım istediler. Ve Kanuni’den gelen ferman… “Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Azerbaycan’ın ve Şam’ın ve Halep’in ve Mısır’ın ve Mekke ve Medine’nin ve Kudüs’ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen’in ve nice memleketlerin sultanı ve Padişahı Sultan Beyazıd Han Oğlu Sultan Selim Han Oğlu Sultan Süleyman’ım. Sen ki Fransa vilayetinin kralı Fransuva’sın. Hükümdarların sığındığı kapıma elçinizle mektup gönderip, ülkenizi düşman istila edip, şu anda hapiste olduğunuzu bildirip kurtuluşunuz konusunda bizden yardım talep ediyorsunuz. Söylediğiniz her şey dünyayı idare eden tahtımızın ayaklarına arz olunmuştur. Her şeyden haberdar oldum. Yenilmek ve hapsolunmak hayret edilecek bir şey değildir. Gönlünüzü hoş tutup üzülmeyesiniz. Böyle bir durumda atalarımız düşmanları mağlup etmek ve ülkeler fethetmek için seferden geri kalmamışlardır. Bizde atalarımızın yolundayız ve daima memleketler ve alınmaz kaleler fetheylemekteyiz. Gece gündüz daima atımız eyerlenmiş ve kılıcımız belimizde kuşatılmıştır. Yüce Allah hayırlara bağışlasın. Allah’ın istediği neyse olur. Bundan başka haberleri gönderdiğiniz adamınızdan öğrenesiniz. Böyle biliniz.”
Sen ki Fransa vilayetinin encümeni Macron’sun.
Yok yok muhtarı, yok yok yüz karası…
Makaroan Macron!
Makaraya sarmak lazım seni, ti’ye almak…
Sen ki bugün ne rezil bir haldesin ve kendi çıkarın için âlemin nuru peygamberimize hakaret etmektesin. İslam’a hakaretten medet ummaktasın. Yazık sana, yazık Fransa’ya! Bu akıl sana kuru azıktır. Ey Macron, ne haldesin haberin yok; ayakta durmaya dahi mecalin yok.
Kanuni’den ikinci mektup: Bu mektup da Fransa’da ‘Dans’ eğlencesinin başlaması, yapılması üzerine Kanuni tarafından yine Fransa Kralı 1.Fransuva’ya yazılmış bir mektuptur. Aynen şunları der Kanuni: “Ey Fransa Kralı Fransuva! Sefirikebirimden aldığım mazhara göre malumatım oldu ki, memleketinde dans namında “Ala Mele İnnas Fuhşiyyat ve Lubiyat” yapıyormuşsun. İş bu name-i hümayunumun eline vusulünden itibaren bu melanet rezalete son vermediğin takdirde, orduyu hümayunumla gelip seni kahretmeye muktedir olurum.”
Her neyse. Biz mazluma duamızı edeceğiz, zalime de bedduamızı. Macron’a beddua düştü bugün. Biz onun dinine hakaret etmeyiz, onun inancında olanların değerlerine hakaretamiz şeyler yapmayız. Bizden olmayanın düşüncesine saygı gösteririz. Ama uysal koyun da değiliz küfredene de hakaret saçana da gerekli cevabı vermekten geri durmayız.
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.