Hikaye

Meczubun Biri

Kaç kez geçtim evlerinin önünden. Ya önünden geçtiğim ev onların değildi ya da evdekiler onlar değildi. Bilmiyorum.

Kaç kez baktım penceresine? Hem saymaya kalksam abartmışsın dersiniz. Tuttum kuş attım sesine, gül attım penceresine. İnci saçtım saçına. Kafayı yiyecektim. Perdeleri çekiliydi, ışığı yanmıyordu. Uyuyordu belki de. Yok, uyusaydı hissederdim hem uyusa rüyasının kapılarını açardı bana.

Bir aşağı bir yukarı gidip geliyordum sevgilinin sokağında. Biri görse bu halimi nöbet tuttuğumu düşünecekti onların evinin önünde. Ama o yoktu. Onun olmadığı yerin bekçisi olmazdım.

Mecnun çölü mesken tutmuştu ya, Ferhat dağı, Yusuf kuyuyu… Ben de sevgilinin sokağını mesken tutmuştum. Ayağının değdiği yolu, bastığı kaldırımı; baktığı ağacı, kokladığı çiçeği…

Kapısını çalmalıydım, evet bu iyi fikirdi. Hem sorsalar uydururdum bir şeyler. Adres falan sorardım, ne bileyim işte! Onu görmekten başka bir düşüncem yoktu, bir şeyler düşünecek durumda da değildim. Onun elinin değdiği kapıya dokunmak, bastığı zile basmak… Rabbim ne büyük saadet?

Of belki de gitmişti bu şehirden. Hem gitse kokusunu da alır götürürdü, gökkubbede saklı duran sesini de, hafızamda canlı bir şekilde yer tutan gülüşünü de. Aklımdan hiç çıkmıyor ki bunlar! Gitmemiştir bence. Yok, yok gitse gözyaşlarım dökülürdü yaz yağmuru gibi ansızın.

Koşsam yetişirim sanırım. Dört yanına şehrin dağılsam parça parça, bulurum izini muhakkak!
Belki terminaldedir. Tren garına gitme ihtimali de var. Belki de yalınayak yürüyerek gitmiştir. Arşa çıkmaz ya, arzın merkezine inmez ya da. Hava alanında yahut… Ey kalbim, her şeyi unut.

Onun varlığına bir işaret beni sakinleştirecekti, bir delil… Olay yeri inceleme ekibindeymişim gibi hareket ediyordum. Ayak izlerini arıyordum. Çiçeklere sinen kokusunu, duvara çarpan sesini… Of ya! Şöyle yarım baksa! Tülün ardında dursa… El sallasa… Sanki biri benden önce gelmiş her şeyi temizlemiş ondan kalan.

Yok ya bu işte bir yalnızlık var. Onu görebilme ihtimalimin çok zayıf olduğunu biliyorum. Aklımın kıyısında yalınayak dolaştığını, kalbimin ortasında bağdaş kurup oturduğunu… Bunları hep hayal ediyorum. Bir karartı perdenin arkasında… O mu acaba? Sanki değil, gözlerim mi karardı yoksa. Olacak iş değil, kaç aydır gelip gidiyorum insan bir seslenir, keyiflenir, penceresini açar ve odasını çiçekle doldurur. Hiç değilse merak eder insan. Aklına gelmiyorum kesin, onca işin arasından kalkıp bir de beni mi aklına dolayacak! Hem kimin aklında olduk ki bu yaşa kadar?

Kaç kez kapısını çaldım. Ya insan bir ses verir. Ve o ses de aşina gelir kalbe, şifa olur. Gitse bile hatırlarını tembihler insan. Bir merhabadan zarar mı gelir yaşanılan onca şeye? Onun orada olma olasılığı bile beni mutlu ediyor. Evin içinde, odasında, perdelerin arkasında… Onun beni görebilme ihtimali de çok güzel geliyor. Onun aklında olma… Nasıl da körkütük sevmişim onu.

Zil zurna âşık olmuşum ona. Onun ağzından çıkan cümleleri geç, kelimeleri bırak, harfleri dahi ziyan etmemiş saklamışım. Bir siluetti o! Ay parçasıydı karanlık göğümde asılı duran. Bir gülse şöyle bütün iç yaralarım kabuk bağlayacak, aklım ferahlayacak. Belki de gidip oturacağım yerime.

Bu dünyada kimsenin benim kadar seni yok! Ne yapacağım şimdi? Gitsem aklım onda kalır, kalsam yine… Niye çıkmaz bahçeye o sevgili, bayram olduğunu bilmez mi? Hem uzakta baksa dahi kabulümdür. Yoksa bu nasıl bir zulümdür? Galiba o bahardan da habersiz, kuşlardan, yellerden…

İçimdeki sen eksikliği had safhaya ulaştı artık. Bana bir senler oldu, hiç şaşırma! İnanmazsınız belki de ama ben sevgili balkona çıksın da etrafı şöyle bir güzel aydınlatsın diye aklımı yorarken, kim bilir sevgili hangi âlemde? Biri mi var kalbinde acaba? Yoksa mutlaka bir işaret görürdüm ondan.

Kaç saat onu bekledim orada. İnsan bir gelmez, bakmaz, sormaz mı? Ağaç oldum kapısında. Sulasaydı çiçeğe dururdum. Sulamadı dikenimle büyüdüm. Kaç kez baktım penceresinden içeri. İnsan saksı olur yine görünür. Taş olur ayağıma takılır, ne bileyim uçurum olur ben de o uçuruma yüzde yüz düşerim.

Nerede bu? Aklımda olduğu kadar baktığım yerde de olsa! Meczuba çıktı adım. Mecnuna ermek istiyorum çünkü mecnunluğun makamı daha yüksek. Sen Leylalığını yap! Yine ekip geldi. Belli ki rahatsız olanlar var benden. Bir gece de gelmeyin ne olacak? Belki de benden sonra ortaya çıkacak o sevgili? O arıyordur polisi muhakkak!

Beni buraya kelepçeleyen kalkmış hiçbir şey olmamış gibi polise şikâyet ediyor. Sevdirmeseydin kendini bu kadar? Elime vurdular diyelim kelepçeyi kalbime ne yapacaklar ki? Hem sen mahpusundayım ki beni alıp da hangi mahpusa koyacaklar merak ediyorum.

Ekip arabası geldi yanımda durdu. İki polis indi arabadan. Uzattım ellerimi “Tutuklayın.” dedim. Boynumda zaten onun kemendi var! Beni buraya her gece getiren ayaklarım mı sanıyorsunuz. Hayır. O sevgili istediği gibi çekiyor beni buraya boynuma attığı aşk kemendiyle.

Kardeşim gel, dedi polisin biri. Bu metruk binadan daha terk içindesin. Her gece sana söylemekten artık bizar olduk.

Bakmayın onların böyle demesine. Onların görmediğini görüyorum. İnanmazlar hem bana. Adımız meczuba çıkmış.

Araca binerken biri bana el salladı. Vallahi de oydu. Ben tanımaz mıyım öptüğüm kokladığım eli. Ne polisler gördü bunu ne de ay.
Yine geleceğim.

Gürhan Gürses

kaptan

GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

Recent Posts

SILA BEBEK

Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…

5 gün ago

ÇOCUKLARDAN UZAK DURUN

Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…

1 hafta ago

NARİN

Nasıl da güzel bir ismi var. Nasıl da zarif… Nasıl da… Nutkum tutuldu. Kim ne…

3 hafta ago

KUNDAKLAR KEFEN OLURKEN

TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…

4 hafta ago

TELMİH SOHBETLERİ

TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…

1 ay ago

ÖLÜ ÇOCUKLAR ÜLKESİ

Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…

2 ay ago

This website uses cookies.