Deneme

MÜTEMMİM CÜZÜMSÜN

Tuttum onu kollarından, orman yeşili gözlerine bakarak, şaşırıp kalmasına aldırmadan: “Sen benim ‘Mütemmim cüzüm’ sün.” dedim. Yani ayrılmaz parçam. Nasıl da anlam oturuyor mevzu sen olunca. Yeter ki denk gelsin kelimeler. Herhangi birinin sarf ettiği klişe sözlerden olmasın, taklit hiç…

Yer yerinden oynasın hiç de. Ağızlarda sakız da olalım. Onun sokağındaki duvarlara, geçtiği yollara, baktığı göğe nakşetmek isterdim ayrılmaz parçam olduğunu. Uçak dolusu seni seviyorum sözcüklerini onun başına boca etmek isterdim. Sevilmeyi sevilmeyi insanlar içten içe çürüyüp gidiyor. Ruhları iltifata maruz kalmayı kalmayı tenhalaşıyor. Sarf etmesi en kolay şeydir söz. Masrafsızdır ama sağlam ve yerinde sarf edildi mi sizi berhudar eder, yerinde sarf edilmedi miydi de murdar.

Sana en güzel cümlelerimle geliyorum. Bunlar bile güdük kalıyor, hoş gör. Bundan maksadım seni büyük sevdiğimdir. Güneşli bir bahar günü… Aylardan nisan, günlerden sevdam… Kuşların cıvıltısı bir yandan sizi mutlu ederken diğer yandan rüzgarın hafiften hışırtısı, suyun şırıltısı bir orkestra ikliminde sizi sermest etmeye kafi geliyor. Böyle müsait ve sevmeye elverişli bir hava ve zeminde sevmeyip de ne yapacaksınız? 24 saatin tamamını yalnızlığa mı tahsis ettiniz? Gözyaşlarınızla mı çiçek açtıracaksınız? İşte tam da bu haleti ruhiyeyle ona şöyle dedim: Arapça bir söz grubu gördüm bugün “Mütemmim cüzüm.” diye. Anlamı o kadar güzel ve derin ki: Ayrılmaz parçam… Paramparça edilmiş bir canın şifalanması, iyileşmesi için söz merhemine, anlam pansumanına ve kalp okşanmasına ihtiyaç varmış, öğrendim. Artık sen benim mütemmim cüzümsün. Dinlediğim her şarkıda, izlediğim her filmde, okuduğum her kitapta sen varsın bana. Nasıl bir zenginliktir kimse bilemez bunu. Kalp zenginliği ama onunla…

Nemrut’un zirvesinde göğe bakmak, bir bungalovda uykuya dalmak, eski Mardin’de sokak sokak gezmek, Gazi Caddesi’nde onu ellerinden tutmak ve dünyanın bütün çiçeklerini nisan yağmuru gibi onun başına saçmak… Aynı yöne bakmanın ve aynı istikamete gitmenin hazzını da katıyorum mütemmim cüzüme. Aynı kitabı okumanın, aynı şarkıyı dinlemenin ve aynı filmi izlemenin heyecanını da. Bizim bizden başkamız yok. Anladın mı neden mütemmim cüzüm olduğunu?

Yapmacık ifadeler, takma kirpiğe benzeyen cümleler, botokslu kelime grupları ve iğdiş edilmiş anlamlarla onun karşısına çıkamazdım. En bakir kelimelerle ona seslenmek, duygularımı hissettirmek ve belki de en mühimi onu etkilemek istiyordum. Söz büyüsüne inananlardanım. Ruha iyi gelen tekmil sözcükleri dağarcığımda bulundurmak ve o yâre sarf etmekle kendimi bahtiyar sayıyorum çünkü o benim “Mütemmim cüzümdür.” Bu söz grubunda kendimi buldum desem abartmış olmam. Yarısını arayan bir ruhun tabii ki kendisini en iyi anlatacak sözleri, söz gruplarını ve cümleleri bir operatör doktor hassasiyeti ile görmesi, ona manalar yüklemesi ve sevgiliye ithaf etmesi gayet anlaşılabilir, kabul edilebilir bir mazerettir. Onu bütün mazeretleriyle seviyorum.

Cahit Sıtkı’nın:
“Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm.
Sende tattım yemişlerin cümlesini” bu dizeleri tam da bugünkü coşkun ve bir o kadar delişmen hissiyatımızın tercümanı oluyor.

Bir çam kozalağı dahi anlam kazanır. Bir sokak kedisi… Bir fotoğraf karesi… “Sevmeyip de napcaz?” desenize… Kalan ömrümüzü ahla mı geçireceğiz, ağlayıp sızlayarak mı yoksa? Bugüne kadar bulamadığınız sevgiyi bulmuşsanız, göremediğiniz ilgiyi görmüşseniz, tadamadığınız mutluluğu tatmışsanız bence o sevdaya deli gibi sarılın. O yüreği sahiplenin, o sese kulak verin, o bakışa maruz kalın 24 saat. Çünkü o sizin bugüne kadarki en büyük eksikliğiniz olan kalbinizdir. Orayı tamamlayan en büyük eksikliğinizdir ve bundan sonrası için de sizin mütemmin cüzünüzdür.

İnsan sevince aslında doğa da bütün renkleri, ritmi ve ahengiyle göze hoş geliyor, diğer canlılar da bu güzelliğin adeta birer tamamlayacısı oluyor. İnsan bir kere esaslı sevmeye ,görsün artık “Mütemmim cüzüm” der sevdiğine.

kaptan

GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

Recent Posts

KARAKOÇAN’IN GÜZEL YÜREKLİ İNSANLARI

Temmuzun insanı eriten sıcağında yüreğimize kar serinliği getirip bizi mutlu eden ve  ikisi özel olmak…

2 hafta ago

ACININ  MEMLEKETİ VAR MI?

Acının ne dili var ne dini ne rengi ne de ırkı. Kim ayırır etle tırnağı……

2 hafta ago

EVLERİN ÖKSÜZLERİ BABALARDIR

 “Sizin hiç babanız öldü mü? / Benim bir kere öldü kör oldum. / Yıkadılar aldılar…

3 hafta ago

GARİBAN MAHMUT

“Benim çocuğum yapmaz!” demeyin. "Bunu yapanlar Karakoçanlı değil!” asla demeyin. “Bunu yapan dışarıdan birileri.” hiç…

3 hafta ago

AŞKA HUDUT ÇİZİLMİYOR

Gönüllere sevgi tohumları ektiler. Bilemedik yaşarken kıymetlerini, Bir bir rahmet diyarına aktılar. Eksiliyoruz bir bir.…

4 hafta ago

KAVUŞMALARIMIZ KÖR TOPAL

Cahit Zarifoğlu'nun ölüm yıldönümü. Öyle ama şairler ölmez. Şiirleri yankılanıp durur kıyamete değin şu gök…

4 hafta ago

This website uses cookies.