İsveçli yönetmen Mikael Håfström‘ün yönettiği Ondskan yazar Jan Guillou’nun aynı adlı otobiyografik romanından uyarlanan bir film. Ondskan, 2004 yılında Oscar’a ‘En İyi Yabancı Film’ dalında aday da olmuştur.
Film yöneten-yönetilen ilişkisini, hiyeraşiyi o kadar başarılı bir şekilde anlatıyor ki film boyunca bir sürü örnekle karşılabiliriz. Erik Ponti sorunlu, sinirli ve belayı kendine çeken bir lise öğrencisidir. Sorunlu bir okul hayatına sahip olan Erik aynı zamanda evde de sürekli üvey babasıyla kavga etmektedir. Babası tarafından sürekli aşağılanmakta ve ondan dayak da yemektedir. Erik’in annesi ise bu duruma pek karşı koyamaz ve Erik’i yatılı okula yollamak zorunda kalırlar. Erik de bir yandan sevinir evden ayrıldığı için fakat Erik’in başı tabii ki beladan kurtulmaz. Erik okulda baskıcı öğretmenlerle karşılaşır. Ayrıca manipülatif bir zorba olan Otto ile de uğraşmak zorunda kalır. Erik de herkese ağzının payını vermek ister. Otto ile sürekli çatışırlar ve olaylar yavaşça daha da büyür. Erik’in yanında olan tek kişi ise oda arkadaşı Pierre‘dir. Zamanla okulda sessiz kalanlar da artık Erik’i destekler. Çünkü Erik ezilenleri temsil eder. Bir şekilde 1968 yapımı ‘If….’ adlı filmle benzerlikler taşıyan Ondskan kesinlikle izlenilmesi gereken İskandinav filmlerinden biri.
Temmuzun insanı eriten sıcağında yüreğimize kar serinliği getirip bizi mutlu eden ve ikisi özel olmak…
Acının ne dili var ne dini ne rengi ne de ırkı. Kim ayırır etle tırnağı……
“Sizin hiç babanız öldü mü? / Benim bir kere öldü kör oldum. / Yıkadılar aldılar…
“Benim çocuğum yapmaz!” demeyin. "Bunu yapanlar Karakoçanlı değil!” asla demeyin. “Bunu yapan dışarıdan birileri.” hiç…
Gönüllere sevgi tohumları ektiler. Bilemedik yaşarken kıymetlerini, Bir bir rahmet diyarına aktılar. Eksiliyoruz bir bir.…
Cahit Zarifoğlu'nun ölüm yıldönümü. Öyle ama şairler ölmez. Şiirleri yankılanıp durur kıyamete değin şu gök…
This website uses cookies.