Bizler bu ülkenin arazi zencileriyiz.
Yerinde durmayanıyız.
Suskun kalmayanıyız.
Alkış çalmayanıyız.
El öpmeyeniyiz.
Etek tutmayanıyız.
İtirazımız var yanlışa…
Kötü olana sesimiz var haykıracağımız…
Üstüne gidecek ayaklarımız var haksızlığın.
Kimsenin keyfinin kâhyası değiliz.
Kendi keyfimizin kâhyasıyız.
Makamın huzurunda el pençe duranlardan değiliz.
Bizler rahatsız edenlerdeniz.
Bu yüzden hiçbir işimizi yapmazlar.
Mesela atamazlar hak ettiğimiz yerlere.
Bizi ayaklarına beklerler.
Çok beklerler.
Biz bu ülkenin samimi ve harbi evladıyız.
Dava denen mevzunun asıl adamlarıyız.
Bizler ev zencisi değiliz.
Öyle masa başında oturanlardan, koltuğa kurulanlardan değiliz. Kendi rahatı, havası için devlettin malını çarçur edenlerden hiç değiliz Allah’a şükür. Fakir fukaranın, garip gurebanın, tüyü bitmedik yetimin hakkının o mallarda olduğunun şuurunda olanlarız çok şükür.
Önce can diyenlerden hiç değiliz.
Açsa birileri uykusu gelmeyenlerdeniz.
Üst başı yoksa üşüyenlerdeniz.
Atanamadığı için canına kıyan öğretmenin tarafındayız.
Isınmak için kırık dökük penceresine eski bir battaniye saranın tarafıyız.
Yokluklarla boğuşarak üniversiteyi bitirmeye çalışan yetimin yanındayız.
Çözmek için test bulamayan, kitap alamayan ve eğitimdeki fırsat eşitliğine mugayir duranın destekçisiyiz.
Makam arabasıyla halkın arasında gezenlerin değil; ayakkabısının altını mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev dolaşarak eskitenlerin tarafındayız.
Bizler bu ülkenin kısık seslileri değil gür seslileriyiz.
Ya rahatta olacağız bir ömür boyu, ne etliye ne sütlüye karışacağız; ya rahatta olmayacağız bir ömür boyu, her şeye karışacağız.
Yol ikiye ayrılıyor; ya birilerinin açtığı ve dümdüz olan yolda yürüyeceğiz ya da kendi yolumuzu açıp ilerleyeceğiz.
Bizler rahatta olan değiliz, onu talep eden de!
Düz yolda yürüyenlerden de değiliz.
Bir yanardağ gibi içten içe kaynayacağız ve vakti geldi mi gün yüzüne akacağız.
Malcolm X ne diyordu hani: “İki tür zenci vardı: Bir ‘ev zencisi’ bir de ‘arazi zencisi’ ve devam ediyordu: Ev zencisi her zaman sahibine iyi baktı. Arazi zencisi kontrolden çıkacak olsa ev zencisi onu geri tarlaya bağlardı, araziye koyardı. Ev zencisinin bunu yapması şaşılacak bir şey de değildi, çünkü ona arazi zencisinden daha iyi yaşam şartları garanti edilmişti. Yemeği arazi zencisinden daha iyiydi ve ona göre daha iyi giyinirdi, daha iyi evde kalırdı. Efendisi ne yediyse o da ondan yerdi, efendisi ne giydiyse ev zencisi de ondan giyerdi. Konuştu mu tıpkı efendisi gibi konuşurdu. Ve efendisini, efendisinden bile çok severdi. Eğer efendisi hasta olursa derdi ki: ‘Nasıl oldu da hasta olduk?’ Efendisi hasta oldu diye ev zencisi de hasta olurdu! Efendisinin evi tutuşsa alevleri söndürmeye çalışırdı. Efendisinin malına efendisinden daha fazla sahip çıkardı: İşte bu ev zencisiydi. Ama bir de arazi zencisi vardı. Barakalarda yaşayan, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan… Onlar en berbat elbiseleri giyer, en kötü yemekleri yerdi ve her zaman fırçayı yiyen onlar olurdu. Kabına sığmazlardı. Efendilerinden hep nefret ettiler. Ev ve arazi zencisi arasındaki fark buydu. Ve bugün hâlâ ev zencilerimiz ve arazi zencilerimiz var! Ben bir arazi zencisiyim!”
Bizler bu ülkenin arazi zencileriyiz.
Kimse görmez bizi siyasilerin etrafında.
Amirlerin her esprisine gülenlerden değiliz.
Müdürlerinin her konuşmasına alkış tutanlardan hiç değiliz.
Eğriye eğri diyenlerdeniz.
Sesini tutanlardan değiliz, rengini saklayanlardan…
Bizler hep kaybedenleriyiz bu ülkenin.
Kendi çıkarını ülke çıkarından üstün tutmayanlardanız.
Devletine, milletine her ne olursa olsun küsmeyenlerdeniz.
Kırılsak da üzülsek de mağdur edilsek de işini en iyi şekilde yapanlardanız.
Bizler arazi zencisiyiz bu ülkenin.
GÜRHAN GÜRSES
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.