Seyyahıyım aşkın. Bir Leyla’da konaklarım bir Şirin’de. Bir Zühre’de misafirim bir Zin’de. Sanmayın ki bahtiyardır bu yürek sanmayın ki mesuttur bu adam. Öyle bir çöldeyim ki ayakkabılarım yok, kızgın kum okyanusunda bir sınavdayım. Ayaklarımın altı değil yanan yüreğimdir yanan, ruhumdur kaynayan.

            Hz. Ayşe zaman zaman Efendimize sitem de edermiş. Ama bu sitemin düzeyi Efendimizi üzmeyecek derecede olurmuş. Böyle zamanlarda Hz. Ayşe konuşurken “Muhammed’in Rabbine yemin olsun ki” yerine “İbrahim’in Rabbine yemin olsun ki” dermiş.  Şu nezakete bakar mısınız?

            Bir defasında Hz. Ayşe Peygamberimize “Beni seviyor musun?” diye sormuş. Efendimiz de “Seviyorum. diye cevap veriyor. “Nasıl seviyorsun?” diye soruyor Hz. Ayşe. Efendimiz de “Kördüğüm gibi seviyorum.” diyor. Hz. Ayşe zaman zaman Efendimize “Kördüğüm ne durumda, ne âlemde?” diye sormayı da ihmal etmezmiş. Her zaman aldığı cevap da “İlk günkü gibi.” olurmuş.

               Sahi siz kördüğüm gibi sevdiniz mi hiç? Bu nasıl bir sevdadır ki tarifi imkânsız, kelimeler kifayetsiz?

               Tül perdenin ardından bakıp aşığını sermest eden maşukların devri bitti artık. Göndermiş olduğu mektubun ucunu hafiften yakıp onunla gönlünün yanıklığına dikkat çeken âşıkların zarafeti yok olup gitti artık. Havlulara kalp nakışları çizip onun içine isim yazan hassas ruhluların dönemi sona erdi artık.

            Sahi siz kendinizi âşık mı zannediyorsunuz? Sahi siz kendinize âşık mı diyorsunuz? Elinizde cep telefonunuz, cebinizde kontörünüz, bilgisayarınızda face’niz, msn’niz… Tül perdeler çoktan rafa kalktı, ucu yanık mektup kâğıtları çoktan demode oldu, havlular çoktan yok oldu gitti.

O,  bunu biliyordu. Askere giderken eşiyle son kere yalnız kaldığında demişti ki, “Eve gönderdiğim her mektubun sonuna üç tane nokta koyacağım; üç tane nokta… O üç nokta senin içindir, anladın değil mi?” Hiç anlaşılmaz mıydı? Eski askerliklerin uzun yılla­rında, derbeder fasılalarla eve gönderilen her mektubun so­nunda hep o üç nokta vardı. Analar, babalar, teyzeler, am­calar, komşular ve tanıdıkları hatırlarının sorulmasına memnun oluyorlar, dualar gönderiyorlar ama mektubun so­nundaki o üç noktaya hiç mi hiç dikkat etmiyorlardı. “Üç nokta” nın muhatabı ise, her defasında bir öncekinden leziz, hasret ve aşk dolu cümleler okuyordu. Hiçbir edibin o güne kadar kaleme almaya muvaffak olamadığı güzellikteki aşk mektupları, üç noktanın içindeki daracık mekânda, her de­fasında ter-ü taze sevgi kelimeleriyle uzun yolculuklar edi­yor, günlerce kayınbabanın emekli cüzdanında, kayınvalide­nin En’am cüzünün arasında bir muska ihtimamı ile gezdi­rildikten sonra lütuf kabilinden gelin hanıma da gösterili­yordu. Onun mektupta yazılanlara aldırış ettiği yoktu; son satırın sonundaki üç noktayı arıyor, buluyor, okuyor, taze havadisler ve mahrem sevgi sözlerini deşifre ediyor ve da­ima, o üç noktayı buğulanmış gözlerinden süzdüğü üç dam­la gözyaşı ile yıkıyordu.

Seneler, seneler sonra, bütün sözlerin mahremiyet yaşmağını yırtıp, üryan tekilliklere düştüğü bir gün, yüreği­nin tam üzerinde sakladığı son mektubu çıkarıp sonundaki üç noktayı okşarcasına seyrederek sevgilisine şöyle demişti: “Sahi Ahmet Bey, ne güzel mektuplar yazardın eski­den?”

            Maşuku bir an dahi olsa görmek aşıkın nazarında aylarca görmemeye değerdi. Maşukun bir nazarına mazhar olmak aşıkın dünyasında ömre bedeldi.

            Sahi sizin hiç üç noktanınız oldu mu? Heyecanla baktığınız, baktığınızda hülyalara daldığınız; sizi mesut eden, mağrur eden üç nokta?

Şimdi el ele kol kola olmamıza rağmen yine de ayrılıklar almış başını gidiyor. Bir gün başka biri kolumuzda diğer ün başka biri… Artık bu marifet sayılır hale geldi. Kaç sevgili değiştin? Kaç kişi eskittin? Aşkın bir mahremiyeti olmalı ve aşk o mahremiyetten mahrum olmamalıdır.

Sahi siz kendinize âşık mı diyorsunuz? Üç noktaya mana yükleyip onunla mesut olan bir dönemin âşıkları bugünkü mesajları konuşmaları elektronik postaları görse ne derlerdi acaba? Sizce çok şanssız mı çok şanslı mı addederdi kendilerini?

“Yusuf’u görenler benim Efendimi görselerdi, bıçakları ellerine değil kalplerine saplarlardı.” sözü de Hz. Ayşe’ye aittir. Başka söz ne hacet değil mi?

            Aşkın Evliya Çelebisi olmaya namzedim. Aşkın Mimar Sinan’ı olmaya adayım. Aşkın Fatih’i olmaya talibim. Bahçede öten bülbülüm, dalında açan gülüm. Narkisos’um suya baktığında kendine âşık olan.

Ah ızdırap, ah ateş, ah ten? Ah sen!

Seyyahıyım aşkın. Mecnun refikimdir, Ferhat yoldaşım… Tahir temizliğim Mem sırdaşımdır. Sonsuz bir mavinin içinde açık bir maviyim, sonsuz bir mavinin içinde bir noktayım. Aşkın badesini dikenlerdenim bir dikişte yüreğe, ruhuna değin aşka bandırılmış olanım. Siz kim ben kim?

Ah enaniyet ah benlik ah egoizm? Ah aşk neme lazım!

Seyyahıyım aşkın. Yüreğim taşkın aklım şaşkın. Ele verir talkını dilim, kulağım sevgilinin sözünü takınır kulağına. Ve salkımını can salkımını verir sevgili yüreğime asarım. Çöl aynı çöl serap aynı serap vaha aynı vaha. Gönüller sevgilinin ardından susamış, dudaklar çatlamış, tenler kavrulmuş. Tel tel dökülmekte hüzünler akan gözyaşı değil gözlerimde… Dökülen hüzün değil tende yaprak yaprak. Açan çiçek değil tenimde pare pare…

            Pervane kim Mum kim, Mevlana kim Şems kim, Hüsn kim Aşk kim? Bütün kimler bana çıkar. Evvellinde ve ahirinde bütün aşklar bana çıkar. Genç Werther’in Istıraplarıyım Goethe’de… Alamut’ta Hasan Sabah’ın fedaileriyim. Aşkın Evliya Çelebisi olmaya namzedim. Aşkın Mimar Sinan’ı olmaya adayım. Aşkın Fatih’i olmaya talibim. Sahi siz zamanın Mecnun’u olabildiniz mi? Sahi siz Leyla’nızı bulabildiniz mi? Sahi bir kerede olsa âşık olabildiniz mi?

Gürhan GÜRSES

Önceki İçerikHayırlısı
Sonraki İçerikASHABI AŞK
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.