Gazi Caddesi’nde yürüyordum. Şehrin meşhur meczuplarından biri geldi yanıma, herkes gibi ben de onu tanıyordum. Garibanın teki, zararsız biriydi. Yaz günü kat kat giyer, hep gezerdi. Geldi önümde durdu, elini uzattı ve “Bana para ver!” dedi. Elimi attım cebime, çıkarttım cebimdekileri. Bir yirmilik uzattım kendisine. Gözlerimin içine baktı ve “Onu değil! Şunu istiyorum.” dedi elimdeki paraların içinden elliliği göstererek. “Neden onu istiyorsun?” diye sordum şaşkınlıkla. “Sana gelir. Sen onu ver bana.” dedi kendinden gayet emin ve bana emrivaki bir şekilde.
İtiraz etmedim, elliliği çıkarttım verdim. Gözlerimin içine bakarak “Sana gelir.” dedi tekrar ve uzattığım elliliği alıp kalabalığın içinde kayboldu. Donakaldım, hayra yordum tabii ki. Meczuptur ne yapsa yeridir diye düşündüm. Elbette bunun da bir sebebihikmeti vardır dedim ve oradan uzaklaştım. Eve geldim.
Kayınvalidem bize gelmişti. Hoş geldin faslından sonra “Oğlum! Bana para geldi mirastan. Payıma şu kadar düştü ve ben bu paranın elli bin lirasını size vermek istiyorum. Alın ihtiyaçlarınız için kullanın.” dedi. Donup kaldım bu işe. Oturdum bir güzel ağladım, rabbime şükür ve dua ettim.
Acaba meczup olan kim diye! “Sana gelir.” demişti de bizim meczup ben ciddiye almamıştım onu. Dediği şeyin kısa sürede gerçekleşmesi beni farklı iklimlere götürdü. Kalp gözü mü bu, başka bir şey mi bilemiyorum. Lakin bu dünyada yaptığınız – ettiğiniz her şeyin sizi bir şekilde mutlaka bulacağınız unutmayın asla!Kurşun mu atıyorsun birisine, sana misliyle gelir. Bir dal çiçek mi uzatıyorsun birisine, sana demet demet gelir. Gülüyor musun birisine, içtenlikle sana kahkahayla karşılığı ulaşır.
Ağlıyor musun birisinin acısına, mutlaka senin gözyaşlarına onun gözyaşları da karışır.
Sana gelir, iyilik yaparsan iyilik gelir.
Sana gelir, kötülük yaparsan kötülük gelir.
Sanmayın fatura edilmez ettiğimiz küfürler bize! Sanmayın hesabı sorulmaz kırdığımız kalplerin! Sanmayın yaptığımız haksızlıklar yakamıza yapışmaz diye.
Bir cana kıydığımız vakit sanmayın bizim canımız da yanmaz diye! Yaptığınız ufacık bir yardım bile sanmayın ki karşılıksız kalır. Bir selam, bir gülümseme, bir nasılsın demek dahi size aynı şekilde dönecektir. Bundan sonra attığın her adıma dikkat et, sana gelir. İyi güzel yere doğru attığın her adım aynı şekilde sana dönecektir. Tam tersi olsa o da öyle olacaktır.
Ağzından çıkan her kelimeyi ölçüp biçerek sarf et başkasına. Yalansa, iftiraysa bulur seni; güzellikse, doğruluksa.
Savaş mı istiyorsun, sana gelir. Barış mı istiyorsun, sana gelir. Yol mu kesiyorsun, cam mı kırıyorsun, ağaç mı söküyorsun, adam mı dövüyorsun unutma sana da gelir! Hem de ummadığın anda gelir.
Bu yüzden yaptığınız ve istediğiniz her şeye dikkat edin ve safdil birisi de sizden bir şey istedi mi onu kesinlikle boş çevirmeyin. Çünkü onun heybesinde kocaman bir “SANA GELİR!” vardır.
GÜRHAN GÜRSES
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.